Dumlupınar, Türk Deniz Kuvvetleri'nin en ünlü denizaltılarından biriydi. 1940'lı yılların ortasında, II. Dünya Savaşı'nın yoğun atmosferi ve denizlerdeki büyük güç mücadelesi devam ederken, Türkiye de deniz gücünü artırma çabalarına girmişti. Dumlupınar, 1950'li yıllarda inşa edilen ve Türk Deniz Kuvvetleri'ne katılan dört modern denizaltıdan biriydi. 1951'de inşasına başlanmış, 1953 yılında ise hizmete girmiştir.
DUMLUPINAR’IN ÖZELLİKLERİ
Dumlupınar, 1.600 ton deplasman ağırlığına sahip, 90 metre uzunluğunda ve yaklaşık 8,5 metre genişliğindeydi. Bu denizaltı, daha çok denizaltı harp yetenekleriyle biliniyor ve o dönemdeki diğer denizaltılarla kıyaslandığında oldukça güçlüydü. Ayrıca, radar ve sonar sistemleriyle de donatılmıştı. Tüm bu özellikler, ona denizaltı savaşlarında önemli bir avantaj sağlıyordu.
DUMLUPINAR’IN SON SEFERİ VE KAYIP
Ancak Dumlupınar’ın öyküsü, acı bir trajedi ile son buldu. 4 Nisan 1953 tarihinde, Dumlupınar, Türk Deniz Kuvvetleri’nin Ege Denizi'nde gerçekleştirdiği tatbikattan dönüşte, Marmara Denizi’nde bir kazaya uğradı. O gece, Dumlupınar’ın sonar sistemi bir başka geminin izlerini tespit etti, fakat bu gemiyle temas kurmak yerine, denizaltı bu gemiyi "düşman" olarak algıladı.
O gece saat 02.10 sularında, yoğun sisin etkili olduğu Çanakkale Boğazı’nda seyreden Dumlupınar denizaltısı, Nara Burnu açıklarında Naboland gemisiyle çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle ağır hasar alan denizaltı, hızla sulara gömüldü. Mürettebatın büyük bir kısmı denizaltının içinde mahsur kaldı.
Kurtarma çalışmaları başlatılırken denizaltının acil durum şamandırası yüzeye çıkarken, içerideki denizcilerle son kez telefon bağlantısı kuruldu. Ancak oksijenin hızla tükenmesi ve olumsuz hava koşulları nedeniyle mürettebatın kurtarılması mümkün olmadı. "Vatan sağ olsun!" diyerek veda eden denizcilerimiz, şanlı tarihimize unutulmaz bir kahramanlık örneği bıraktı.
Dumlupınar Denizaltısı battığı derinlikten kurtarılamadı ve 81 şehidimizin naaşları bunca yıl sonrasında toprağa verilemedi
DUMLUPINAR’IN HATIRASI
Dumlupınar’ın kaybolmasının ardından, Türk denizcilik tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuş ve TCG Dumlupınar, bir sembol haline gelmiştir. Günümüzde, Dumlupınar’ın kaybolduğu yer, Türk Deniz Kuvvetleri için bir anıt haline gelmiştir. Aynı zamanda bu trajik kaybın ardından, denizaltı güvenliğiyle ilgili daha fazla dikkat edilmeye başlanmış ve Türk donanmasındaki denizaltı filosu için geliştirilmiş yeni önlemler alınmıştır.
