Burak Çolo / Diriliş Postası

15 Temmuz gecesi Muğla’da “FETÖ ve darbeler” konulu konferans veren Gazateci-Yazar Abdurrahman Dilipak, “Gülen yarım asırdır kripto bir eleman. Çeyrek asırdır da bu projenin taşeronu. Arkasında ABD, İsrail, Vatikan, İngiltere, bazı AB ülkeleri ve NATO var” dedi. Dilipak, “Kontrollü darbe” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu’na “Rubin’in siyasi sözcülüğü”nü üstlenmiş” şeklinde konuştu.

15 Temmuz hain darbe gecesinin üzerinden 1 sene geçti. Kanlı gecede 249 şehit verilirken, 2 bin 193 gazimiz yaralandı. Kahraman şehitlerimiz, gazilerimiz ve halkımız FETÖ’cülerin darbe girişimini püskürttü. Allah bir daha ülkemize darbe girişimi, işgal girişimi yaşatmasın. 15 Temmuz gecesini usta Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak’a sorduk. Dilipak, Diriliş Postası Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu.

15 Temmuz gecesi neredeydiniz?

Darbe girişimini nasıl öğrendiniz?

15 Temmuz akşamı, yani darbe gecesi 20.00 gibi Köyceğiz’de, Marmaris’e ve Dalaman’a 20 km mesafede bir yerde “FETÖ ve Darbeler” konulu bir konferans veriyordum. Konferansa başladıktan sonra  hanım telefon etti, “bizim evin bulunduğu bölgede  silahlı asker varmış” diye. Komşular haber vermiş. Evimiz Çengelköy’de Kuleli Askeri Lisesi’ne yakın. Beylerbeyi yolu da kapanmış. Telefon sessizde idi, toplantıyı tertip eden  Şadi Pirci’yi aramış. O da “Evden arıyorlar, acilmiş” diye telefonu bana verdi. Bir askeri hareketlilik sözkonusu idi. Konferansa ara verdim. İzleyenler, ne olur ne olmaz diye Dalaman’a gitti, oğlum ve damadım her ihtimale karşı Dalaman’a gittiler. Kaldığım yere gittim. Telefon ve WhatsApp üzerinden Ankara ve İstanbul’da arkadaşlara, Beştepe’ye, İçişleri’ne, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ulaşmaya çalıştım. Hamza Türkmen, Cevat Özkaya’ya ulaştım İstanbul’dan, durum ciddiydi. Beştepe not alıyor, geri dönen olmuyordu. Yasin Aktay’la konuştum, Meclis’teydi, tedirgindi. EGM Yardımsızı Mustafa Gülcü ile konuştum, “Millet sokağa çıksın, durum kritik” dedi. Bu arada Hamza Türkmen, Fatih Tezcan, sokağa çağrısı yaptı. Başkaları da vardı. Ben de Telefonu ve WhatsApp’ı bırakıp sokak çağrısı yaptım. Ardından Erdoğan’ın çağrısı geldi. Sabahta İstanbul’a doğru yola çıktık, ancak Akşam vakti İstanbul’a ulaşabildik. Hava kapalı, kara yolu ise her yerde tutulmuştu. Sonra meydanlardaydık.

 

15 Temmuz darbe girişimine CHP liderinin “Kontrollü darbe” demecini nasıl değerlendirirsiniz?

“Kontrollü darbe” bir algı operasyonu, Kontrol dışı darbe olmaz zaten. Darbenin kontrol merkezi CIA, MI6, NATO üsleri idi. İçeride FETÖ’nün her yerdeki adamları iş başındaydı. Strafor işin içindeydi. FETÖ’nün “CHP imamı” rolünü üslenmiş birinden başka bir duruş beklenemezdi. “Kontrollü bir genel başkan” var ortada, “kontrol kumandasının kimin elinde” olduğuna bakmak gerek. “15 Temmuz’da bir darbe vardı. Bu darbeye göz yumdular, o darbeyi bahane ederek kendileri darbe yaptı” demeye getiriyor. Michael Rubin’in bir 15 Temmuz stratejisi var. Söz ve eylemleri tamamen buna uygun. FETÖ ve PKK sanıklarının AİHM ve ardından AK Parti’yi iktidardan düşürüp Erdoğan’ı UCM’de yargılatmaya yönelik bir komplonun ipuçları var sözlerinde. KK “Rubin’in siyasi sözcülüğü”nü üslenmiş durumda.

 

15 Temmuz’un üzerinden 1 sene geçti.

15 Temmuz ile ilgili okuyucularımıza nasıl mesajlar vermek istersiniz?

Ha bu yaşananlar herkese ders olsun. Bu darbe Uluslararası sistemin Türkiye’yi ele geçirme operasyonu idi. Bunda başarılı olsalardı, bir sonraki adım 22 bölge devletinin Türkiye üzerinden BOP marifeti ile ele geçirilerek, Türkiye modeli bir rejim değişikliği, sınır ve iktidar yapılarının yeniden düzenlenmesi sözkonusu idi. 3. adımda bu süreç bütün İslam ülkelerine yayılacak ve ardından Kapitalizmin tek kutuplu dünyası hayata geçirilecekti. Tek bir dünya devletin, medneiyetlerarası savaşı sonlandırma adına tarihin sonuna kadar devam edecek bir düzen inşa edeceklerdi.

F. Gülen yarım asırdır kripto bir eleman. Çeyrek asırdır da bu projenin taşeronu. Arkasında ABD, İsrail, Vatikan, İngiltere, bazı AB ülkeleri ve NATO var. Bu iddialarından hemen vazgeçmeyecekler.. Bugün kapitalizm bir kriz yaşıyor. İhtiyaç duyduğu acil kanı bölgemizdeki terör ve savaşlardan elde ediyor. Ama kendi içinde de kan kaybetmeye devam ediyor. Bugün yaşanan kriz temelde kapitalizmin krizidir.

15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ askerlerinin nasıl yargılanmasını istersiniz? İdam edilmeleri hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Yargılama önce cürm-ü meşhud, suçüstü olaylardan başlamalı ve sür’atle sonuçlanmalı. Çok sanıklı davalar ile küçük grublar da ayrılmalı.

Mağdurlar suç duyurusunda bulunmalı ve müdahil olmalı. STK ve kişiler tanıklık yapmalı.

Cezalar adil olmalı. Ceza suça uygun olmalı. Kesinlikle bu işin dış bağlantıları, siyasi ayağı, bürokrasi ayağı, STK, Media ayağı, sermaye ayağı deşifre edilmeli. İdam cezası ma kabline şamil olmaz. Ama idam ceazası düşünülüyorsa hemen çıkartılmalı ve bundan sonraki suçlar açısından özellikle yurt dışına kaçan ya da yakalanmayan elemanlar sıkı bir şekilde takibe alınmalı.

Bu yapının örgütlü olduğu diğer ülkelerde de davalar açılmalı. Media, STK ve siyasi çevreler örgüt ve süreçle ilgili düzenli bir şekilde bilgilendirilmeli. Öte yandan bu yapının iktidar ve muhalefet içindeki siyasi aktörlerinin izlenmesi ve haklarında bir an evvel gerekli hukuki işlemlerin yapılması şart.

Ben sanki “Darbelerin emzirdiği bir çocuk”um. 27 Mayıs’ı yaşadım, çocuktum. 12 Mart’ta “asılacak yaş”taydım, MNP davasında mahkum oldum. Neyse ki Yargıtay kararı bozdu, ardından 1974 affı. 12 Eylül’de Erbakan’ın danışmanıydım. 28 Şubat’ta, Kudüs’teki Sincan toplantısındaki konuşmacı bendim. 15 Temmuz’da Marmaris’e 20 km mesafede “FETÖ ve Darbe” konusunu konuşuyordum.

Editör: TE Bilisim