Araştırmacı-yazar Murat Akan, parlamenter sistemdeki bozukluklar nedeniyle 1960-2003 arasında tamı tamına 51 hükümetin değiştiğini ve Türkiye’nin birikimlerini sürekli kaybettiğini belirtti. Akan, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde hükümet borsası yaşanmayacağını, Türkiye’nin sürekli istikrar dönemine gireceğini söyledi.

Üst Akıl kitabının yazarı Murat Akan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayıyla resmen başlayan referandum sürecini ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni Diriliş Postası için analiz etti. Parlamenter sistemin çarpıklarını, Türkiye’ye verdiği zararları ele alan Akan, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin sağlayacağı kazanımları ele aldı. Akan, referandumda Türkiye’nin geleceğine yön verileceğini, bu bağlamda toplumun kutuplaştırılmadan ikna edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçiş yasasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan onayladı. Artık bundan sonraki karar, 16 Nisan 2017’de sandık başına gidecek olan halkımızın tercihine kaldı. Öncelikle belirtmeliyim ki, demokrasilerde ‘tercih’ hakkı kutsaldır. Dolayısıyla insanların sırf politik tercihlerinden dolayı birbirlerini aşağılaması, kınaması, karşı tarafı ‘şeytanlaştırması’ aslında acizliğin, fikir üretememenin tezahürüdür. Herkes siyasi tercihini medenice açıklayabilmelidir. Karşı tarafı suçlayıcı ifadeler yerine; asıl kararı verecek milleti ikna etmenin yolları aranmalıdır. Mesela benim bu referandumda tercihim ‘evet’ olacak” ifadelerini kullandı.

IMF’ye mahkûm edildik

“Neden evet?” sorusunu detaylı olarak cevaplayan Akan, parlamenter sisteminin Türkiye’nin yıllarını kaybetmesine neden olduğunu, 43 yılda 51 hükümetin işbaşına geldiğini dile getirerek, gerekçelerini şöyle sıraladı: “Neden mi? Bilindiği gibi Türkiye’de ilk demokratik seçimler 1950 yılında yapıldı. Adnan Menderes ile yakalanan on yıllık bir istikrar dönemi, 1960 darbesiyle sonlandırıldı. Türkiye bu on yılda kazandıklarını, bir yılda heba etti. Daha henüz darbenin ertesi yılı, Türkiye IMF ile Stend-by anlaşması imzalamak zorunda kaldı. Sonrası tam bir istikrarsızlık ve kaos dönemi… Mesela 1960 ile 2003 yılları arasında tam 51 hükümet kuruldu. Evet, 43 yılda tam 51 hükümet! Tıpkı borsa gibi; indi, çıktı, kuruldu, yıkıldı… Her seçimde harcanan milyonlar da cabası… Hele 1970 ile 1980 yılları arasında öyle bir dönem var ki, bu bile tek başına ‘evet’ demeye yeter de artar bile… Zira 10 yılda tam 12 hükümet değişmiş! Sonuç; kutuplaşma, kavga, kaos, koalisyon, enflasyon ve 12 Eylül darbe.”

Tek adamlık palavra

Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin tek adamlık ya da diktatörlük olmadığının tespitini yapan Akan, sistemin Cumhurbaşkanı Erdoğan için değil daha güçlü bir Türkiye için gerekli olduğunu kaydederek, “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi, iddia edildiği gibi ‘tek adam’ rejimi değildir. Aksine lidere değil, sisteme bağlı yönetim biçimidir. Yasada yer alan ‘aynı kişinin iki defadan fazla seçilemeyeceği’ kuralı da, sistemin tek adama odaklı olmadığının garantisidir. Milletin en az %51 oy ile seçeceği kişinin ‘diktatörlük’ kuracağını iddia edenler ise, aslında millete güvenmeyenlerdir. Zira sistemin Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsıyla ilgisi yoktur. Tam tersine, Erdoğan sonrası güçlü ve istikrarlı bir Türkiye’nin garantisidir. Cumhurbaşkanlığı Sistemi, terör başta olmak üzere iç ve dış tehditlere karşı daha hızlı karar ve önlem alınmasını sağlayacaktır. Partileri yenilikçiliğe, çalışmaya, üretmeye, değişime, kaliteli rekabete ve uyuma zorlayacaktır” mesajını verdi.

Dış güçlere tokat

Dört bir yandan Türkiye’ye saldıran odakların cumhurbaşkanlığı sistemiyle güçlenecek Türkiye’de istedikleri gibi at koşturmayacağını aktaran Akan, analizini şu şekilde tamamladı: “Cumhurbaşkanlığı Sistemi, çoğunluk iradesinin ülke yönetimine hakim olması demektir. Recep Tayyip Erdoğan sonrası güçlü Türkiye’nin teminatıdır. Dış odakların hükümetleri ‘şamar oğlanına’ çeviremeyeceği iktidar şeklidir. Asker odaklı vesayetin son bulması demektir. Düşük profilli liderleri bile güçlü hale getiren istikrar sistemidir. Bürokrasiyi ve devlet hantallığını azaltan sistemdir. Parti enflasyonunu bitiren, tabela partilerinin hazineden beleş para almasını engelleyen sistemdir. Partizanlığı, kutuplaşmayı azaltan sistemdir. Daha önemlisi; milli ve yerlidir.”

Editör: Haber Merkezi