Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bosna Hersek’te yayımlanan Stav Dergisi’ne verdiği mülakatta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.

Erdoğan’ın mülakatından öne çıkanlar şöyle:

“TÜRKİYE DÜNYANIN EN CÖMERT ÜLKESİ”

Suriye krizinin ilk anlarından itibaren din, dil, mezhep, köken ayrımı gözetmeden kapımıza gelen herkesi bağrımıza bastık. Suriye’de yerlerinden edilmiş 3 milyonu aşkın kişiye resmi kurumlar ve STK’lar vasıtasıyla düzenli yardımda bulunduk. Türkiye halihazırda dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ve milli gelire oranla dünyanın en cömert ülkesi.

Hal böyleyken imkanları bizden kat be kat fazla olan Avrupa ülkeleri, Suriye konusunda maalesef iyi bir sınav veremedi. Ülkemize verilen sözler yerine getirilmedi.

Türkiye şu an 3,7 milyonu Suriyeli olmak üzere yaklaşık 5 milyon sığınmacıyı misafir ediyor. İdlib’de yoğunlaşan saldırıların ardından 250 bin kişi daha ülkemiz sınırına geldi. Bu katliamların devam etmesi halinde sayı da artacaktır. Ancak Türkiye’nin yeni bir düzensiz göç dalgasını tek başına göğüslemesi artık mümkün değildir.

“TEK GÜNDEMLERİ PETROL”

“Suriye meselesine bazı ülkeler sadece çıkar, güç ve petrol merceğinden bakıyor. 1 milyon insanın hayatını kaybettiği ve 12 milyon Suriyelinin evlerini terk etmek zorunda kaldığı böylesi büyük bir insani trajediyi fırsata çevirmenin peşindeler. Tek gündemlerinin petrol kaynaklarını ele geçirmek olduğunu açıkça söylediler. Güney sınırımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunun gerisinde de bu niyetler vardı.

Türkiye, PKK/YPG terör kuşağıyla adeta boğulmak istendi. Bu planlar, son 3 yılda düzenlenen 3 başarılı harekatla akamete uğratıldı. 8 bin 300 kilometrekarelik alanı DEAŞ’lı ve PKK/YPG’li teröristlerden temizleyerek, güvenli hale getirdik.

Ülkemizin güvenli hale getirdiği bu bölgelere şimdiye kadar 375 bin Suriyeli gönüllü ve güvenli bir şekilde geri döndü. Şimdi bu çabaları bir üst aşamaya taşıyoruz. Barış Pınarı Harekat bölgesinde kurmayı planladığımız şehirlerle, bu sayının 1 milyonu, hatta 2 milyonu bulacağına inanıyoruz.

GAZZE’DEKİ KARDEŞLERİMİZİN YÜKÜNÜ HAFİFLETMEK İSTİYORUZ

Filistin meselesi, Türkiye’nin en önemli dış politika önceliklerinden biri. 1967 sınırları içinde bir Filistin Devletinin kurulması için her zeminde mücadele yürütüyoruz. İsrail yönetiminin dünyanın en büyük açık hava hapishanesine çevirdiği Gazze’deki kardeşlerimizin yükünü hafifletmek için gayret gösteriyoruz.

Ancak Müslümanlar olarak hâlâ ümmetin meselelerinde dayanışma içinde hareket edemiyoruz. Müslümanların bu dağınıklığı en fazla zalimlere cesaret veriyor. 1,7 milyarlık İslam alemi, Myanmar’dan Filistin’e, Türkistan’dan Afrika’ya kadar dünyanın farklı köşelerinde kardeşlerimizin zulüm görmesine mani olamıyor. Arakan’da tüm dünyanın gözleri önünde Rohingyalara karşı işlenen soykırım bunlardan sadece biridir. Dünyanın en mazlum halklarından biri olan Rohingyaların kendi topraklarında, özgür, güvenli ve müreffeh bir şekilde yaşaması için hep birlikte çalışmamız lazım.

LİBYA VE DOĞU AKDENİZ MESAJLARI

Türkiye olarak Libya konusunda muhatabımız, BM tarafından da tanınan Milli Mutabakat Hükümeti ve Başbakanı Sayın Serrac’dır. Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının aranması ve işletilmesinde, ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin devre dışı bırakılmasına seyirci kalamazdık. Libya ile imzaladığımız Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” ile “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” ile Türkiye’yi Akdeniz denkleminin dışına atma projeleri akamete uğradı.

Ege’nin ve Akdeniz’in sahibi, bu denizlere kıyıları olan ülkelerin tamamıdır. En uzun kıyı sahibi ülke olarak biz de buradaki haklarımızı korumak için sonuna kadar, tüm imkanlarımızla mücadele etmekte kararlıyız.

“TÜRKİYE’DE SİSTEM TARTIŞMALARI BİTMİŞTİR”

“Türkiye’de artık sistem tartışmaları bitmiştir. Milletimiz tarihinde ilk defa tamamen demokratik yollarla yönetim sistemini değiştirmiştir. 16 Nisan halk oylamasında kabul edilen, 24 Haziran 2018 seçimleriyle uygulamaya giren yeni yönetim sistemi, milli iradeyi güçlendirmiş, istikrar ve hızlı karar alma kabiliyeti kazandırmıştır. Özellikle eski sistemden nemalanan çevrelerin yeni sistemi kabullenmeleri ve içselleştirmeleri zaman almaktadır.

“İLK SEÇİMDE SANDIĞA GÖMÜLDÜLER”

Son 17 yılda çok büyük medya kampanyalarıyla kurulan kimi oluşumlar, daha ilk seçimde millet tarafından sandığa gömülmüştür. AK Parti olarak biz başkasına değil, kendimize bakıyor, kendi gündemimize odaklanıyoruz. Milletimize olan sözlerimizi yerine getirmenin mücadelesini veriyoruz.

NATO VE S-400 MESELESİ

Ülkemizin NATO’daki önemi, gücü ve etkinliği tartışma götürmezdir. Ülkemizin egemenlik haklarına giren S400’ler meselesi üzerinden yapılan tartışmaları biz doğru bulmuyoruz. S400 meselesi, Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak üzere attığı bir adımdır. NATO ve F35’lerle menfi anlamda herhangi bir ilişkisi yoktur.

“DEVREDİLEN FETÖ OKULLARI ARTACAKTIR”

Türkiye’de 40 yıl boyunca FETÖ, okullar ve dershaneler aracılığıyla çok ciddi imkanlar elde etti. FETÖ’nün tehdit unsuru olmaktan çıkarılmasında örgüte ait bu kurumlarının kapatılması son derece önemlidir. Örgütün eğitim, kültür, sivil toplum gibi farklı kisvelerle varlığını sürdürme çabalarını aslında yeni terör eylemlerinin hazırlığı olarak görmek gerekir ve bu tür faaliyetlere karşı her daim uyanık olunmalıdır. Şimdiye kadar 18 ülkede 219 okul Maarif Vakfına devredilmiştir. Zamanla bu sayının artacağına inanıyoruz.

TÜRKİYE’NİN BALKAN POLİTİKASINI ANLATTI

“Türkiye’nin Balkanlar’da istikrar ve kalkınmanın temini, barışın pekiştirilmesi dışında hiçbir özel gündemi yoktur. Türkiye’nin ortak bir tarihi, coğrafyayı ve kaderi paylaştığı Balkan coğrafyasına sırtını dönmesi düşünülemez. Bu politika, hiçbir etnik ve dini unsuru ötekileştirmeden, birlikte var olmanın ve birlikte kazanmanın mümkün olduğunu herkese göstermiştir. Her ne kadar kaostan ve gerilimden beslenen bazı odaklar, bu barış ve istikrar ortamından rahatsız olsa da aklıselimle hareket eden herkes Türkiye’nin bu çabalarını memnuniyetle karşılamaktadır.”

“BOSNA HERSEK’İ ASLA YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ”

“(Bosna Hersek’teki bazı medya organlarında ‘Türkiye Sırbistan’da yatırım yapıyor, Bosna’ya ise sevgi veriyor’ şeklinde eleştiriler.) Bu iddialar kesinlikle doğru değildir. Türkiye, bağımsızlığından bu yana geçen sürede en sıkıntılı anlarında dahi Bosna Hersek’i yalnız bırakmamıştır, asla bırakmayacaktır. 8 Ekim 2019’da Sırbistan, Bosna Hersek ve Türkiye liderleri olarak Belgrad-Saraybosna Otoyolu Projesi’nin temel atma törenini gerçekleştirdik. Bu, sadece bir yol projesi değil, her yönüyle bir barış projesidir. Türkiye’nin Bosna Hersek’teki doğrudan yatırımlarınnın toplamı 250 milyon dolara yaklaşmıştır. 700 milyon doları bulan toplam ticaretimizde kısa vadede hedefimiz 1 milyar dolardır.”

“BOSNA’DA 13 CİDDİ YATIRIMIMIZ VAR”

“2014’teki sel felaketinden sonra başlattığımız et ithalatı, Bosna Hersek’te hayvancılığın ve besiciliğin gelişmesine ciddi katkılar yaptı. Aynı şekilde TİKA ve diğer kurumlar da kalkınma odaklı yardımlarıyla Bosnalıların yanında. Türkiye’nin, Bosna Hersek’te 13 önemli yatırımı bulunuyor. Komşu ülkeler sayılmazsa, Bosna Hersek’e gelen turistler bakımından Türkiye birinci sırada. Ülkelerimiz arasında çifte vergilendirmenin önlenmesi ve Serbest Ticaret Anlaşması gibi ikili ticareti kolaylaştıran pek çok anlaşma var. Siyasi istikrarla beraber Türkiye’nin Bosna Hersek’teki yatırımlarının daha da artacağına inanıyorum. Bu konuda biz elimizden gelen gayreti göstermeye hazırız.”

NOBEL ALAN HANDKE’YE TEPKİ

Nobel Edebiyat Ödülü’nün, binlerce Müslümanın kanını döken bir caniyi savunan, destekleyen, hatta öven bir şahsa layık görülmesi utanç vericidir. Kirli ve kanlı siciline rağmen bu şahsı ödüllendirenler, 25 yıl önce Bosna’da işlenen soykırıma da ortak olmuşlardır. Ortada küresel barış ve istikrar adına hiçbir başarısı olmayan, hatta eline masumların kanı bulaşmış kimi siyasetçiler, bu komite tarafından ödüle layık görülmüştür. Bu şahsın, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edildiği 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde ödüllendirilmesi ise ayrı bir garabettir.

“SÖZ KONUSU MÜSLÜMANLAR OLUNCA…”

Bu şahıs, Boşnakları değil de İngilizi, Almanı, Fransızı, İtalyanı veya Norveçliyi katleden birini övseydi, Nobel Komitesi yine bu şekilde davranabilir miydi? Holokost’u öven bir şahsı ödüllendirmeye cesaret edebilirler miydi? Elbette hayır. Fakat söz konusu Müslümanlar olunca, bu tarz utanç verici skandallara rahatça imza atılabiliyor.”

“İZZETBEGOVİÇ’İN EN BÜYÜK MİRASI ASALETTİR”

Aliya İzzetbegoviç, sadece Bosna Hersek’in değil, İslam dünyasının son asırda yetiştirdiği en büyük mütefekkir, siyasetçi ve dava adamlarından biridir. Aliya İzzetbegoviç’in en büyük eseri Bosna, en önemli mirası ise asaletidir. Bu vesileyle kendisine bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Bosna Hersek ne kadar güçlü, müreffeh ve istikrarlı olursa, Aliya’nın emanetine de o denli sahip çıkılmış olacaktır. Biz de bu anlayışla hareket ediyor, her alanda Bosnalı kardeşlerimize destek veriyoruz.

“BOSNA’NIN HUZURU VE İSTİKRARI İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Bosnalı kardeşlerimize ve Türkiye ile gönül bağı olan Balkanlardaki tüm dostlarıma söylemek istediğim ilk şey, Türkiye’nin her zaman yanlarında olacağıdır. Biz, Bosna Hersek’in huzuru, istikrarı ve barışı için çalışmaya devam edeceğiz. Tüm Bosna Hersek halkına 2020 senesinde Rabbimden esenlikle diliyor, ülkem ve milletim adına selamlarımı iletiyorum.

Editör: Haber Merkezi