Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

TÜBA ve TÜBİTAK'ın 2022 yılı ödüllerini takdim edeceğimiz bilim insanlarımızı çığır açıcı çalışmalarında ötürü tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Başvuruların titizlikle değerlendirilmesiyle bu sene 57 bilim insanımız 2 kurumumuzun ödüllerine layık görüldü. Uluslararası TÜBA Akademi Ödüllerinde fen ve mühendislik bilimleri, sosyal ve beşeri bilimler ile sağlık ve yaşam bilimleri kategorilerinde 3 ödül takdim edeceğiz. Böylece TÜBA Akademi Ödüllü bilim insanı sayımız 25'e yükseldi.

Üstün başarılı genç bilim insanlarının ödüllendirildiği TÜBA GEBİP ödüllerini 22 farklı üniversite ve kurumdan 34 genç bilim insanımıza vereceğiz. Bugüne kadar TÜBA GEBİP ödülü kazanan bilim insanı sayısı da 610'a ulaştı. Bilimsel telif eser ödüllerinde 7 Türkçe bilimsel telif eser, 6 TÜBA TESEP ödülüne layık görüldü.

Bu alanda da şimdiye kadar ödüllendirilen eser sayısı 226'ya çıktı. TÜBİTAK Ödülleri kapsamında ise 12 farklı üniversiteden bilim insanımıza 2 bilim ödülü, 1 hizmet ödülü ve 11 teşvik ödülü takdim edeceğiz. Bu ödüllerin ilk kez verildiği 1966 yılından bugüne kadar 184 bilim ödülü, 19 özel ödül, 88 hizmet ödülü, 547 teşvik ödülü ve 2019 yılı Prof. Dr. Fuat Sezgin Bilim Tarihi Ödülü dahil olmak üzere toplam 839 bilim insanı ödüllendirildi.

Atalarımız az önce de ifade edildi "Marifet iltifata tabidir. İltifatsız emek zayidir" diyor. Hakkı verilen her başarının yeni başarıların habercisi olduğuna inanıyoruz. Cumhurbaşkanı olarak TÜBA ve TÜBİTAK Bilim ödüllerini bu hissiyatla himaye ediyoruz. Başbakanlığımız döneminde de bu çalışmaları yakından takip ettiğimizin, her aşamada destek verdiğimizin en yakın şahidi sizlersiniz. Bugün ödülünü takdim edeceğimiz bilim insanlarımızın her birini ayrı değerde görüyoruz. Esasen ödül alsın almasın bilim insanlarımızın tamamını ülkemizin müreffeh yarınları için gecesini gündüzüne kattığını biliyoruz. Ödül sistemini bilim insanlarımız için bir motivasyon ve teşvik kaynağı olarak değerlendiriyoruz. 2022 TÜBA ve TÜBİTAK Bilim ödüllerinin bilim camiamıza hayırlı olmasını diliyor, ödül alan bilim insanlarımızı tekrar tebrik ediyorum.

Ülkemiz milli teknoloji hamlesi rehberliğinde gerçekleştirdiği çalışmalarla dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefine adım adım yaklaşıyor. Biz siyasi bağımsızlığın, teknolojik bağımsızlıktan geçtiğine samimiyetle inanıyoruz. Bilim ve teknoloji Türkiye'nin hedeflerine ulaşmasında en önemli araç, en etkili imkan olarak görüyoruz. Katma değerli üretimin, güçlü büyümenin ve sürdürülebilir refahın yolu bilim ekosisteminin canlılığından geçiyor. TÜBA ve TÜBİTAK yürüttükleri takdire şayan çalışmalarla ülkemizin bilim ve teknoloji altyapısına önemli katkılar yapan kurumlarımızdır. TÜBA, Türkiye'de bilim alanlarının tamamını kucaklayan faaliyetleriyle bilim insanlığını ve araştırıcılığı özendirmeyi misyon edinmiş bir akademik platformdur. Bilime ve teknolojiye katkı sağlamak amacıyla tematik, bilimsel programlar ve projeler yürüten TÜBA, araştırma ve yayınlarıyla da literatüre değerli katkılar sağlıyor.

Bu yıl Türk İslam Bilim Kültür Mirası projesini 8 eserle zenginleştirdik. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında da Türk Maarif Ansiklopedisi, Milli Teknoloji Hamlesi ve Milli Mücadelenin Yerel Tarihleri adlı bilimsel eserleri yayımlayacağız. Geçmişten geleceğe köprü kuran, kültürel sermayemizin gelişmesini sağlayan bu nadide eserleri ülkemize kazandıran TÜBA'nın çatısı altında gayret gösteren tüm hocalarımıza şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.

Milli araştırma kurumumuz TÜBİTAK da bilim ve teknoloji dünyamızın değerli bir aktörü olarak pek çok başarılı çalışmaya imza atıyor. Sadece son 1 yolda TÜBİTAK eliyle 174 üniversitenin 3734 araştırma-geliştirme projesine 1,5 milyar liradan fazla destek verdik. Bu projelerde yaklaşık 10 bin araştırmacı ve 12 bin bursiyer görev aldı. Stajyer araştırmacı burs programı Star'la üniversite öğrencilerinin araştırma çalışmalarını teşvik ediyoruz. 2020 yılında başlatılan Star programında bugüne kadar 5 bine yakın öğrencimiz 6 ay süreyle 3619 farklı projede görev aldı. Lisans öğrencilerimiz, UNESCO Dünya Miras Listesi'nde bulunan ve tarihin sıfır noktası olarak nitelendirilen Şanlıurfa'daki Göbeklitepe ören yerinde yürütülen projelere de katkı verdi.

Arkeoloji veya kültür varlıklarını koruma ve onarım bölümünde eğitim alan 27 farklı üniversiteden 58'i kız ve 35'i erkek toplam 93 öğrenciyi bu kapsamda destekledik.

Nitelikli insan gücüyle, sürekli gelişen altyapısıyla, ileri düzey laboratuvarlarıyla, teknoloji dünyasının öncü araştırma kurumlarını bünyesinde barındıran Gebze yerleşkesinde TÜBİTAK Fen Lisesi'ni kurduk. Sizlerin de yakından izlediği gibi ülkemizde bir kesim arkasına önüne bakmadan her konuyu istismar etmekte sınır tanımıyor. Bunlardan biri de beyin göçü meselesidir. Öncelikle genç beyinlerimizin kendilerini geliştirmek için yurt dışına çıkmasına karşı olmadığımızı, tam tersine bunu desteklediğimizi belirtmek isterim.

Bugün Çin'in başarısının en büyük sebeplerinden biri olarak yurt dışına okumaya giden gençlerin oralarda kazandıkları tecrübeleriyle ülkelerine yaptıkları katkılar gösterilmektedir. Biz de TÜBİTAK aracılığıyla bu doğrultuda önemli adımlar atıyoruz. Sadece kendi gençlerimizin yurt dışında bilgi ve tecrübe sahibi olmasını sağlamakla kalmıyor, Türkiye'yi dünyanın her yerindeki bilim insanlarımız için cazibe merkezi yapmayı hedefliyoruz. Bu amaçla ihdas ettiğimiz programlarla geri dönen araştırmacılarımız sayesinde bilim ekosistemimizi güçlendiriyor, beyin göçünü tersine çeviriyoruz.

2018 yılında hayata geçirdiğimiz uluslararası lider araştırmacılar programımızla ülkemize dönen 190 üst düzey araştırmacıdan 9'u projelerini başarıyla tamamladı. Uluslararası lider araştırmacılarımızın projelerinde 346'sı doktora öğrencisi olmak üzere toplam 890 araştırmacı görev aldı. Sayıları ve etkinlikleri giderek artan AR-GE laboratuvarları da tersine beyin göçü konusunda önemli rol oynuyor. Sayıları 6'ya çıkan TÜBİTAK destekli AR-GE laboratuvarda, 56'sı doktoralı 130 araştırmacı çalışıyor. Bu merkezlerde katmanlı imalat, otonom sürüş, akıllı 5G ve 6G ağları, malzeme geri dönüşüm, yalıtım, yüzey, filtrasyon ve hijyen teknolojileri gibi konularda kritik araştırma faaliyetleri yürütülüyor. Türkiye, tüm bu çalışmalarla geleceğin teknolojilerine hazırlanıyor. Hamdolsun ülkemiz artık modern, gelişmiş, nitelik ve nicelik açısından dünyayla yarışır bir bilim ve teknoloji ekosistemine sahiptir. Teknoparklarımızda araştırma-geliştirme ve tasarım merkezlerimizde on binlerce proje yürütülüyor.

TÜBİTAK enstitülerinde savunma sanayiinden uzaya, yapay zekadan astronomiye kadar geniş bir alanda başarılı çalışmalar gerçekleştiriliyor. Bilim ve teknoloji atılımlarını kutuplara kadar ulaştıran bir Türkiye var. Bu yıl TEKNOFEST kapsamında düzenlediğimiz lise öğrencileri kutup araştırma projeleri yarışması finalistleri arasından seçtiğimiz 3 öğrencimizi Antarktika Bilim Seferi'ne dahil ediyoruz.

Beyaz Kıta'da kendi projeleriyle ilgili saha çalışması yürütecek öğrencilerimiz, geliştirdikleri tabiatta hızlıca çözünebilen biyoplastiği de yerinde test etme imkanı bulacak. Tabii bilim ve teknolo0jideki tüm bu başarılarda Türkiye'de AR-GE harcamalarının milli gelirimize oranının binde 5'ten yüzde 1,13'e çıkmasının, araştırmacı sayısının 26 binden 222 bine yükselmesinin önemli katkısı var. Görüldüğü gibi bizim bilimsel çalışma yapan, teknoloji geliştiren, üreten insanlarımıza verdiğimiz değer ortadadır.

Bilime ve teknolojiye yaptığımız yatırımların meyvelerini her alanda topluyor olmanın da mutluluğu içindeyiz. Bugün nerede durduğumuzu ve yarın nereye gideceğimizi doğru tespit etmek için önce nereden geldiğimizi bilmemiz şarttır. Bir dönem dünya çapındaki bilim insanları hep bizim gönül coğrafyamızdan çıkıyordu. El Cezeri, Ali Kuşçu, Hezarfen Ahmet Çelebi gibi bilim insanlarımız icatlarıyla tarihin yönünü değiştirdiler. Aynı şekilde İbn-i Sina'dan Hayyam'a, Razi'den Cabir'e kadar etkileri hala devam eden bilim insanlarımız vardı. Ancak daha sonra bilim ve teknoloji çalışmalarında önemli bir durgunluk dönemi yaşadık. İnşallah bu Fetret Dönemi'ni bitiriyor, bilim ve teknolojide yeniden şahlanışa geçiyoruz. Allah'ın izniyle bu coğrafya tekrar bilimin ve teknolojinin önde gelen merkezlerinden biri olacaktır. Biz buna canı gönülden inanıyoruz. Çünkü TEKNOFEST kuşağına güveniyoruz. Bilim insanlarımız ve gençlerimiz azimleriyle, özgüvenleriyle, başarılarıyla bize bu ümidi ziyadesiyle veriyor.

Deneyap Teknoloji Atölyeleri'nde daha 8 yaşlarında, 9 yaşlarında yapay zeka, nesnelerin interneti, robotik projeleri geliştiren evlatlarımızı gördükçe bu inancımız güçleniyor. Yeni nesil yazılım okullarında kendilerini yetiştiren binlerce gencimiz sessiz sedasız yazılım dünyasındaki yerlerini alıyor. Teknoparklarda 2 kişi, 3 kişi bir araya gelerek milyar dolarlık değerlemeye ulaşan şirketler kuran parlak beyinlerle gurur duyuyoruz.

Evlatlarımız daha ortaokul lise sıralarındayken TEKNOFEST yarışmalarında dikey roket, insansız hava araçları, kutup araştırmaları, biyoteknoloji gibi projelerde çalışıyor. Ülkemizin ilk yerli otomobili Togg'u niye geçmişte değil de bugün üretebildik sorusunun cevabı işte burada gizlidir.

Dünya bizim insansız hava araçlarındaki başarımızı manşetlere taşıyor, şaşkınlıkla takip ediyor. Adına şarkılar yazılan TB2 ile başladığımız yolculukta önce AKINCI'ya, sonra insansız muharip savaş uçağımız KIZILELMA'ya geldik. Şu anda oranın üretiminde 3 bin gencimiz çalışıyor. Bunların yaş ortalaması 25'le 35 arasında. Demek ki bu millet Türk oğlu Türk, yapar mı yapar. Şu anda bunu yapıyor.

Diğer bir kulvarda ANKA'yla, AKSUNGUR'la, Milli Muharip Uçağımızla yer alıyoruz. Daha havada ATAK'ı, HİSAR'ı, TAYFUN'u, denizde Anadolu'yu, Piri Reis'i, diğer projeleri saymıyorum bile. Bu teknolojiler sadece ülkemizin kendi savunmasında elimiz, ayağımız olmakla kalmıyor, aynı zamanda savunma sanayiimizi küresel düzeyde söz sahibi haline getiren bir vizyonu ortaya koyuyor. Savunma sanayiindeki bu tokyekün değişimin anlamı, dünyanın güvenlik dengelerindeki sarsıntının artacağı önümüzdeki dönemde daha iyi kavranacaktır. Ayrıca savunma sanayiinin diğer alanlardaki teknolojik gelişmelerin itici gücü olduğunu da asla unutmuyoruz. Yani bu alandaki birikime sadece savunma gözüyle bakmıyor, meseleyi çok daha geniş bir perspektifte değerlendiriyor, ona göre destek veriyoruz. Bu tabloya bakıp da umutlanmamak mümkün mü?

Togg banttan indiğinde hep beraber gururlandık değil mi? Orada da şu anda 1400 gencimiz çalışıyor. Kızılelma ilk uçuşunu yaptığında hep beraber duygulandık değil mi? Tabii bunlar daha başlangıç. Bunlar Türkiye Yüzyılının ilk fotoğrafları. Bize bunlar yetmez. İstiyoruz ki bilim insanlarımızla, araştırmacılarımızla, mühendislerimizle bu fotoğrafı her gün daha da zenginleştirelim, geliştirelim. Biz ülkemizi bilimle, teknolojiyle, sanayiyle kalkındıralım istiyoruz. Bunun için de durmak yok yola devam diyoruz. Hiç şüphesiz tarihimizin kritik bir dönemindeki bu kutlu yolculukta TÜBA'ya ve TÜBİTAK'a da büyük sorumluluk düşüyor. Bilim insanlarımıza araştırmacılarımıza hem destek olacak hem moral verecek, çalışmalarınızda daima yanınızda yer almayı sürdüreceğim.

Editör: Haber Merkezi