Berfin Bitirim-Muhabir 

Çizgi romanlar çoğu kişiyi bir kara delikmişçesine kendine çeken rengarenk bir dünyadan oluşmasına rağmen Türkiye’de çizgi romanın çektiği ilgi henüz çok taze. Piyasası ise yeni oluşmaya başlayan bir yazınsal/görsel edebiyat ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemiz insanlarının kafasında en başta canlanan o keyifsiz “Az yazı çok görsel, harika!” düşüncesinin aksine çizgi romanların dünyası bol aksiyon, bol bilimkurgu ve bolca hayal gücü barındıran yoğun, hatta zaman zaman yorucu bir tempoda devam eden olaylar silsilesinden oluşur.

Çizgiroman

Turistler İstanbul'u Kapalıçarşı'nın yenilenen çatısından görüyor Turistler İstanbul'u Kapalıçarşı'nın yenilenen çatısından görüyor

Tür fark etmeksizin böyledir bu durum. Yahut böyleydi demek daha doğru bir tabir olacak; nitekim insanların dünyasını çepeçevre sarmaya başlayan basmakalıplık, her şeyde olduğu gibi çizgi romanda da karşımıza çıkmaya başladı. Benzer olaylar, tekrarlayan görüntüler, birbirinin aynısı olan cümleler hatta bir köşesinden oynanmaya tenezzül dahi edilmemiş kopya karakterler. Her şey aynı eksen doğrultusunda hiç değişmeden sürüp gidiyor. İşte çizgi romanda karşılaştığımız klişelerden bazıları:

 “BEN HİSSETMİŞTİM!”

Diğer bir deyişle aşırı gelişmiş altıncı his. Diziler ve bilumum filmlerde karşımıza çıkan bu durum çizgi romanlarda da gözümüze sokulmaya devam ediyor. Hayatı mükemmel devam eden başkahranımızın içine bir kurt düşüyor ve o andan itibaren yediği içtiği haram oluyor, sürekli ‘ya kötü bir şey olursa’ diye düşünüyor ve eskilerin deyimiyle tüm kötülüğü kendine çekercesine türlü felaket gerçekleşmeye başlıyor ve durdurmak bu olayı yaşanmadan hisseden süper kahramanımıza  düşüyor. Bu durumun  en yaygın örneklerinden biri olarak 1962 yılında Stan Lee tarafından yaratılan ve radyoaktif bir örümcek tarafından ısırıldığı için örümcek güçlerine ve ‘örümcek önsezisine’ sahip olan Örümcek Adam’ı sahneye çağırabiliriz.

ÖLÜMSÜZ KAHRAMANLAR

Hayatın döngüsü bellidir ve yadsınamayacak kadar mutlaktır. Yaşam sonunda ölümle sonuçlanacaktır. Aslına bakarsanız fantastik dünyanın bilimkurgu ve hayalgücü ile birleşiminden oluşan bir dünyada mutlak gerçeklere ve mantığa yer olmamasına rağmen ­­karakterlerin yaşam ve ölüm arasındaki çizgideki şeffaf varlıkları okuyucuyu yorabiliyor. Bir noktada süper güçlümüz, kötü adam tarafından köşeye sıkıştırılır yada tüm dünyayı kurtarmak için kendini feda etmesi gerekir. Ölür. Birkaç sayı için! Dünyanın en fedakar ve güçlü karakteri birkaç sayı sonra veya başka bir seride sevenlerinin karşısına çıkarak okuyucuya da sürpriz yapar ve mükemmel diriliş hikayesini anlatır. Genelde yavan ve beklendik bir hikayedir. Birçok kez ölüm ve yaşam arasındaki çizgiyi aşmış karakterler arasında : Elektra (Daredevil), Professor X (X Men), Superman, Kaptan Amerika  ve Demir Adam’ı gösterebiliriz. Her zaman dönerler…

İYİYE YA DA KÖTÜYE ÇARK

Değişim tek çaredir. Her şey olgunlaşarak bir doyuma ulaşır ve devam etmesinin tek çaresi değişmesidir. Fakat çizgi roman karakterlerinde bir anda gelişen bu değişim öylesine keskin ve önlenemezdir bir noktada daha önce okuduğunuz her şeyi kafanızda sınırlamak zorunda kalırsınız. Dünyayı ele geçirmek için sayfalarca planlar yapan, kahramanları öldüren o kötü adam bir bakmışsınız dünyanın en yumuşak kalpli insanına, defalarca evreni, insanlığı kurtarmış süper kahramanımız dünya için kendini ateşe atmamışçasına değişmiş ve bir canavara dönüşmüştür. Karakterlerde kat edilen tüm yolların bir anda sıfırlanması ve bu keskin dönüş genellikle okuyucu tarafından iyi karşılanmaz ve tepki çeker. Genellikle değişim geçiren  kötü karakter daha önce yaptıklarının kefaretini ödemek için kendini iyiliğe adarken, adı efsanelerle bir anılan iyi adamımız hayatını insanlığı kurtararak geçirerek heba ettiğini düşünerek herkesten intikam alma duygusuyla hareket eder. Karakterin popülaritesine bağlı olarak çizer bu dönüşümü belli bir nedene bağlanarak ortadan kaldırılabilir.En kötü ihtimalle ise sevdiğiniz karakteri tamamen başkalaşmış şekilde okumaya devam etmek zorunda kalabilirsiniz. İyiliğe sonradan gönül veren Kara Dul ve kötülüğün pençesine sonradan kapılan Jean Grey (X Men) örnek olarak gösterilebilecek karakterler.

 ANNE/ BABA SORUNSALI

Eğer alkolik baba, üvey çocuk olmak, sevgiden yoksun anne, dayakçı ebeveyn… ve benzeri elemanları bir araya getirerek yeterince çocukluk ve ergenlik travması elde edebilirsek mükemmel anti-kahramanımız hiç vakit kaybetmeden ortaya çıkacaktır. Tüm hayatı boyunca dünyanın bütün çilesini çektiğini ve geri kalan hayatını istediği gibi hesap vermeden, küstahça ama gerektiğinde kahramanca yaşamak isteyen başkahramınımız genelde babadan zengin veya sonradan voleyi vurmuştur. Ortalarda “ En çok ben bilirim.” edalarında dolaşırlar ve hiç beklenmedik yerde aşırı duygusal patlamalar yaşayarak aşırı tepki verirler. Asla değişmez kural olarak iki seçenek vardır. Ya alkoliktirler yada alkolün yanından dahi geçmeyerek herkese ültimatom verirler. Bu konuda gösterilebilecek en uygun örnek şüphesiz yukarıda yazan tüm şartları bir bedende toplayan ve kötü ebeveyn türlerinin hepsine aynı anda sahip olan Demir Adam ünvanlı Tony Stark olacaktır.

Devamlı aynı çizgi romanı okuyormuş hissi vererek insanın ağzında mayhoş bir tat bırakan klişelerden kurtuluşumuzun olmadığı gibi artık bu belirgin konulara ve karakterlerin aynılaşmasına alışmış görünüyoruz. Tanıdık olanın güvenli kolları git gide okuyucuyu kendine çekiyor ve yenilik yaratmak isteyen yazarlar/çizerler sosyal medyada linç ediliyor veyahut yapmak istedikleri işler engelleniyor. İşin özünde okuyucunun şikayet ettiklerinden kurtulamama nedeni yine kendisine dönüştü ve sürekli bir kısır döngüye hapsolan çizgi roman karakterleri umutsuzca aynı şeyleri yaşamaya mecbur bırakılarak yazarlarının/çizerlerinin kalemi kırıldı.

Editör: Berfin Bitirim