Antalya'da Kur'an-ı Kerim dersi vermek için bisikletle çıktığı yolda otomobilin çarpması sonucu 4 Nisan'da hayatını kaybeden imam hatip Tokgöz'ün ailesi memleketi Konya'da taziyeleri kabul ediyor.
Hayatını insanlığa faydalı olmaya çalışarak geçiren 43 yaşındaki Tokgöz, mesaisinin dışında görev yaptığı yerlerde gençlere hem spor dersleri hem de dini dersler verdi.
Uzak Doğu sporları antrenörü de olan Tokgöz, yetişkinlere Kur'an-ı Kerim öğretti.
Hafız olan 3 çocuk babası Tokgöz'ü, 17 yıllık hayat arkadaşı 42 yaşındaki Kur'an-ı Kerim öğreticisi Yeliz Tokgöz anlattı.
Sportif yönüyle çocuklara dini eğlenceli şekilde öğretmeye çalıştı
Tokgöz, eşinin hiç kötülük düşünmediğini, hep insanların iyiliği için çabaladığını söyledi.
Bu doğrultuda süren yaşamının cami yolunda sona erdiğini belirten Tokgöz, "Özellikle çocuklar ve gençler için çabalardı. İyi olsunlar, iman ehli, çalışkan olsunlar diye çalışırdı. Sportif yetenekleri vardı. Onları kullanarak, 'Çocukları dine ne kadar yaklaştırabilirim, nasıl fayda sağlayabilirim' gayesiyle çalışırdı. O yolda da vefat etti." dedi.
Eşinin imamlığa 2015'te Diyarbakır'ın Silvan ilçesi Eşme Mahallesi'nde başladığını anlatan Tokgöz, insanların ilk önce kendilerini orada kabullenmediğini, sonra çok sevdiklerini dile getirdi.
Tokgöz, insanlara faydalı olabilmek için çeşitli etkinlikler düzenlediğini belirterek şöyle konuştu:
"Eşim 'Kendimizi nasıl sevdirip, faydalı oluruz' diye düşündü. Çocuklara spor yaptırmaya başladı. Caminin yanındaki evi temizleyip sınıf haline getirdik. Ben de Diyanette fahri öğreticilik yaptığım için kadınlara ve kızlara ders veriyordum. Yediden yetmişe herkese ulaştık. İki yıl sonra Çermik ilçesinin Belvan köyüne atandık. Orada daha geniş kapsamlısını yaptı. Köy okulunu tadilat ettirdi. Dersliğin birini spor salonu, birini kütüphane yaptı. Gençlere, çocuklara spor yaptırıyordu, oyun oynuyorlardı. Akşam yetişkinlere ders veriyordu. Bazen ders yapıyorduk, bazen de pikniğe gidiyorduk. Hep, 'Onlara biraz daha yakınlaşalım da bir şeyler daha öğretelim.' gayesindeydik."
"Eşim kendini vurana bile hakkını helal etti"
Köydeki faaliyetlerinin terör örgütü PKK'nın tepkisini çektiğini, sık sık tehditler almaya başladıklarını aktaran Tokgöz, şöyle devam etti:
"Teröristler, çalışmalarımızdan rahatsız oluyorlardı. Eşimi, bizi tehdit ediyorlardı. Eşim 'Ne olursa olsun devam edeceğim' dedi. Maalesef orada terör saldırısına uğradık. Bir gün yine eşim çocuklarla ilgilenirken köyün gençlerinden birine eşimi vurdurdular. Yüzüne saçmalar isabet etti. Alnından yaralandı. Hatta saçmalardan biri göz pınarında, diğeri alnında kaldı. Risk yaratabileceği için çıkarmadılar. Bu olaydan sonra köylüler terörden korktukları için bize yaklaşamadılar. Biz bunu yıkmak için mücadele ettik. Eşimi vuran gencin annesi geldi bizden özür diledi. O genç, annesine, 'Birileri bana, 'Git hocayı vur, öldür' dedi. 'Vurdum ama ölmedi' demiş. Yine de eşim onlara hakkını helal etti. Hiç kin gütmedi. Sadece 'Benim hakkımı Rabbim alsın' dedi."
Başka bir ile göndermek istediklerinde aynı yerde devam etmek istedi
Tokgöz, eşine gazilik unvanı teklif edildiğini ancak "mükafatını Allah verir" diyerek kabul etmediğini anlatarak, şunları kaydetti:
"İyileştikten sonra tayin olması gerektiğini söylemelerine rağmen eşim, 'Ben burada göreve devam etmek istiyorum, buradaki hizmetim daha bitmedi' dedi. 'Burada senin için hizmet bitti' deyip Diyarbakır'dan Antalya'ya atandık. Orada da durmadı, Diyanetin gençlik koordinatörü oldu. Gençlik ve Spor Bakanlığının, gençleri bağımlılıktan koruma projesini yürütmeye başladı. 400'e yakın öğrenciye ders veriyordu. Kazanın olduğu gün de kursa gidiyordu. Yatılı okuldan izne gelen büyük oğlumla vedalaştı. İçimde kötü bir his vardı. 'Bugün gitme ya da beraber gidelim.' dedim. 'Arabayla gitmek istemiyorum, bisikletle gideceğim' dedi. Çok sevdiği bisikletiyle evden çıktı. Emniyet şeridinden giderken de araba arkasından vurmuş. Bize orada vefat ettiğini söylediler."