Türkiye’de hava tahmin kurumu var mı?

Var, Meteoroloji Genel Müdürlüğü…

Peki deprem tahmin kurumu var mı?

Yok…

Deprem Tahmin Uzmanı Kadir Sütçü, Türkiye’de bir an önce Deprem Tahmin Yasası hazırlanarak, Meteoroloji Genel Müdürlüğü benzeri, Deprem Tahmin Genel Müdürlüğü’nün kurulması gerektiğini söylüyor.

Deprem Tahmin Uzmanı Kadir Sütçü iş adamı İrfan Şenocak’ın davetiyle Samsun’a gelerek yazar Adnan Öz’ün, yerel televizyona hazırladığı Nokta Arası programına katıldı.

Dönüş vaktine kadar sohbet etme imkânımız oldu.

Neler anlattı, neler konuştuk…

Dünyanın hiçbir yerinde deprem enerjisinin doğrudan ölçülmediğini, deprem tahminlerinde deprem oluşmadan ortaya çıkan enerjinin hava olaylarını hesaplamada kullanılmadığını, en temel yanlışın burada başladığını söyledi.

Kadir Bey Hatay - Kahramanmaraş depremi hakkında kendi kurduğu Türkiye ve Çevresi Deprem Kestirim Sayfasında uyarı yapmış.

Depremi 5 gün içinde beklediğini belirterek, “5.5 - 6.5 arası büyüklüğünde deprem olabilir. Bazen verilen sürede meydana gelmeyen depremlerin büyüklüğünde artış olabilir” demiş.

Nihayet, 24 Ocak’ta beklenen 6.5 şiddetindeki deprem 13 gün gecikmeyle 6 Şubat’ta şiddetini 1 derece artırarak 7.6 ölçeğinde meydana geldi.

Kadir Bey depremi nasıl tahmin ediyor;

Kadir Bey, depremlerin meteorolojik olayları meydana getirdiğini, depremler ortaya çıkmadan evvel hava sıcaklıklarında artışlar gözlendiğini söylüyor;

“Türkiye’de depremler sebebiyle kış mevsimi 22 Aralık'ta başladı. Ocak ayının son haftasına kadar kar yağmadı. 24 Ocak tarihinde 72 saat süre vererek Hatay'da 6.5 şiddetinde deprem olabileceğini yazdık. Bu süre biraz gecikince depremin şiddeti 1 puan arttı. Böylece depremin sıcaklıkla ilişkili olduğunu gördük.

Türkiye'de Kızıldeniz'den gelen fay hattıyla depremin olduğu bölgede kavşak var. Bu kavşak, Bingöl'den gelerek Kıbrıs'ın güneyinden geçen kolla birlikte üçlü kavşak oluşturuyor. Depremin büyük olmasının sebebi üçlü kavşakta yaşanmasıdır.”

Kadir Bey, depremlerle iklim değişikliği arasında bağlantı olduğuna dikkat çekerek;

“Düdüklü Tencere Teorisi; Alttaki fokurdama önce sıcaklığı arttırdı. Sonra fay hatlarında kırılmalara sebep oldu. Deprem enerji birikimini boşalttı. Ortaya çıkan enerji sıcaklığı etkileyerek mevsimi değiştirdi. Depremlerden evvel hava sıcaklığı artıyor, depremlerin ardından oluşan artçılar havayı soğutuyor.

Depremlerin birbirine yakın artçılar sebebiyle Doğu Anadolu buz kesecek. İkinci afet dediğimiz durum yaşanacak. Zannediyorum bu sene kış mevsimi mayıs ayına kadar uzayacak. Depremin olduğu illerin çevresindeki bölgede mayıs ayına kadar yaklaşık 15 metre kar kalınlığı bekliyoruz” diyor.

Depremin enerji boşalmasıyla meydana gelen sarsıntılardan oluştuğunu söylüyor;

“Öyle olmasına rağmen dünya sadece sarsıntıyla ilgileniyor her nedense enerji boşalmasıyla ilgilenmiyor” diyor.

İstanbul depremini tahminde kullanmak üzere Otomatik Meteoroloji Gözlem İstasyonu kurmuş.

İstasyonda başta rüzgâr olmak üzere hava olaylarını gözleyerek depremle ilişkisini inceliyor.

Deprem tahmin istasyonunda sensörler, karıncalar, 2012 yılında Dünya Deprem Örgütünden patentini aldığı Sütçü Bulutlarıyla deprem tahmin tutma oranını epey arttırmış.

Sütçü Bulutları sayesinde beş gün evvelinden deprem tahmini yapmaya başlamış.

Diyor ki;

“Deprem olmadan ve deprem sırasında açığa çıkan enerjinin ne iş yaptığını öğrenmek istediğimde cevap alamıyordum. Her nedense kimse deprem enerjisinin hava olaylarıyla alakasını, sonraki depremlerle irtibatını konuşmak istemiyordu. Bunun nedeni yurt dışında veyahut yurt içindeki üniversitelerin, akademik camianın bu hususta yazmış oldukları herhangi bir makalenin olmamasıdır. Düşünün, bizim akademisyenlerimiz, deprem enerjisinin hava olaylarına etkisi hakkında yurt dışında yapacakları atıf bulamadıklarından meselenin üzerinden atlıyorlar. Ben iddialıyım, bütün deprem hatta meteoroloji kitaplarını yaktırıp yeniden yazdıracağım.

Kadir Bey, “deprem öncesinde açığa çıkan enerjiden etkilenmeyen canlı olmadığını" belirterek karıncalar üzerinde çalışmaya nasıl başladığını şöyle anlıyor;

“11 Kasım 1999 günü bahçemdeki erik ağacının gölgesinde karıncaların çay posası şeklinde kümeleştiğini gördüm... Sanki kaçmaya çalışıyorlardı. Ertesi gün Düzce depremi oldu, İstanbul sallandı. Karıncaların depremden kaçtığını düşünerek incelemeye, araştırmaya koyuldum. 9 yıldır Kandilli Rasathanesi’nin deprem kayıtlarıyla karıncaların hareketlerini karşılaştırıyorum. Sonunda depremden günler evvel farklı davranışlarda bulunduklarını tespit ettim; Yuvadan kaçma, sağa sola devrilme, ateş üzerinde yürüyor misali zıplama, yol şaşırma, kasılma, havale geçirme, davranış bozuklukları, sebepsiz ölümleri bulutlarla paralellik sağlayınca gökyüzünü incelemeye yöneldim.

Bulutlar depremin işaretini verdiğinde uydu görüntülerini takibe aldım. ‘Deprem Kuvveti Organize Sistemi’ni oluşturdum.

Depremlerin yerini, büyüklüğünü, zamanını uydu görüntülerindeki oluşum, gezinme, yön istikâmeti, girdabını takip ederek depremlerin analiz edilebilir olduğunu gözlemledim.

Deprem sırasında atmosfere salınan enerjinin hareketlerinin nelere sebep olduğu takip edilirse, depremlerin zamanı, yeri, büyüklüğü tespit edilebilecektir.”

Bitirirken…

Kadir Sütçü çalışmalarını genişletebilmek adına TÜBİTAK’a proje sunmuş. Proje reddedilmiş.

Gerekçesi, proje hazırlanırken imla kurallarına uyulmamış olması…