Kent merkezinden rakım olarak 25-30 metre daha aşağıda olan Karabağlar Yaylası, yaz aylarında bitki örtüsü ve yeşil dokusu ile serin olması nedeniyle son yıllarda dışarıdan da çok sayıda göç aldı. Muğlalıların geçmişte sadece nisan-ekim sonu oturduğu Karabağlar Yaylası'nda günümüzde kış aylarında da çok sayıda kişi yaşıyor.
TÜRKLERİN ÇOK ESKİ ZAMANLARDA YAŞADIKLARI BİR HAYAT ŞEKLİ
Türkiye Yazarlar Birliği Muğla İl Temsilcisi Prof. Dr. Namık Açıkgöz, “Yayla özellikle Türklerin çok eski zamanlarda yaşadıkları bir hayat şeklidir. Yayladaki yay kelimesi esasında yaz demekti. Yaz mevsimine biz yaz demişiz, ama asıl kelimesi yayladır. Yaylaya çıkmakta oradan gelmektedir. Mayıs ayı sonunda, haziran ayı başında havalar ısınmaya başladığında halkımız yaylaya çıkar. Normalde yaylalar yerleşim yerlerinden yukarıda olmalıdır. Muğla’da bir özellik vardır, yayla mekan itibari ile şehir mesafesinden 25-30 metre aşağıdadır. Burada yaylaya inilir. Yayladaki mekanların adı Muğla’ya özgü bir adlandırma ile yurttur. Yani oradaki bağ, bahçe gibi görünen yerlere Muğla halkı yurt derler ve bu yurtta yaşama mekanları da vardır. Yani kulübe ve benzeri yerler de vardır. Genellikle buralarda oturanlar eski zamanlarda doğal ihtiyaçları karşılamak için bulunuyordu bu evlerde ve mekanlarda. Ama modern zamanlarda buralara parası olan zenginler villalar, yazlık evler yaptırdı ve şu anda Muğla kadar insan neredeyse yayladaki yurtlarda ve yurtlardaki evlerde yaşıyor” dedi.
Prof. Dr. Açıkgöz, “Burası su zenginliği olan bir bölge. 5-10 metreden su çıkardı buradan. Ama son zamanlarda bu biraz daha çekildi elbette. Dolayısı ile suyun olduğu, havanın da serin olduğu bir coğrafyada ürün bereketli oluyordu ve buralarda bu bereketi mümkün olduğu kadar rahat bir şekilde yaşıyorlardı. Son zamanlarda arazi bölünmesi, insanların daha çok şehir hayatına intikal etmeleri, yayladaki işçilikleri biraz zayıflattı. Bu yüzden verimi gittikçe düştü. Gönül ister ki bu toprağa dönüş biran önce gerçekleşsin. Bu güzelim Karabağlar dediğimiz yayla, yani Muğla’dan Kötekli’ye ve öbür tarafta Yaraş’a açılan bir üçgenin arasındaki geniş arazi bir şehre yetecek kadar bir arazi" diye konuştu.
Öte yandan 1671 yılında Muğla’yı ziyaret eden Evliya Çelebi de Karabağlar Yaylası'nı görmüş ve yaylanın 11 bin bağdan oluştuğunu, 8 ay boyunca Muğla ve Ula halkının burada kaldığını belirtmiştir. Evliya Çelebi'ye göre burasının Osmanlı ülkesinde bir benzeri yoktur. Karabağlar Yaylası zengin bir bitki ve ağaç türüne sahiptir. Yaylada karaağaç, çınar, meşe, erguvan ağaçları ve yüksek verimli üzüm bağları vardır. Genelde küçük parsellerden oluşan ve parselin köşesinde bulunan bu konutlar tahta dam, Muğla tipi ve Ula tipi olarak üç farklı şekilde yayladaki yerlerini alırlar. Her yurdun bir bağı bulunur. Yurtları birbirinden ayıran ve yayla yollarını da oluşturan yapının elemanlarına ise kesik ve irim denir. Son yıllarda kesim ve irimler sabit yerleşimciler tarafından tel veya beton ile parseller arası ayrılarak gittikçe irim özelliğini yitirmeye başladı.
Kaynak: İHA