Konya’da yürütülen Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında ifadesi alınan ve bir dönem Konya’da örgütün sözde “bölge imamlığı”nı yapan F.G, Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesindeki ifadesinde, kendisinden “cemaat”le hiçbir alakası olmayan ve kod adları verilen 5-6 kişiyle ilgilenilmesinin istendiğini söyledi.
“Bu kişiler ve onların abilerinin isimlerini ezberle. Gittiği zaman hangi abiden hangi ismi soracağını iyi belle. Bu kağıdı da imha et. Bundan sonra özel iletişim için telefonuna ByLock sisteminin yüklenmesi gerekiyor.” dendiğini anlatan F.G, ancak telefonunda sistemin çalışmadığını savundu.
İfadesinde, 17-25 Aralık sürecinden sonra örgütte yaşananlara da değinen F.G, şunları kaydetti:
“17-25 Aralık sürecinde genel kanı, hükümetin siyasi harakiri yaparak bittiği inancı vardı. En yakın seçimlerde AK Parti’nin ve dolayısıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük bir hezimete uğrayacağı kanısı hakimdi. Tüm cemaat mensubu kişiler arasında bu söylemler inanılmış bir şekilde sürekli dile getiriliyordu. Yerel seçimlerde AK Parti’nin oyunu artırarak birçok ilde yerel yönetimleri kazanması üzerine cemaat içerisinde en büyük kırılma başlamış oldu. Yüzde 50’ye yakın cemaat mensubu ve öğrencisi Fetullah Gülen cemaatinden ayrıldı.”
F.G, çözülmeyi durdurmak için çeşitli yollara başvurulduğunu belirterek, “cemaat”in ileri gelenleri tarafından sürekli hükümet ve Recep Tayyip Erdoğan aleyhine kampanyalar yapıldığına dikkati çekti.
Çözülmeyi engellemek için her yolu denemişler
AK Parti’ye oy verilmemesi konusunda sürekli baskı yapıldığına işaret eden F.G, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra da cemaatin ileri gelenleri çözülmeyi durdurmak için bu kez de HSYK seçimlerinde cemaat mensubu hakim ve savcıların göreve geleceğini, hükümeti hukuk yönünden sıkıştırıp cemaat üzerindeki baskıyı bitireceği algısını yaymaya başladılar. HSYK seçimlerinde de hükümetin desteklediği adaylar seçimi kazanınca cemaat içerisindeki kopma daha da hızlandı. Durum içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamıştı. Bu olaylar yaşanırken ben hala dernekte çalışıyordum. Seçimden kısa süre sonra derneğe gelen kişi, Fetullah Gülen’e ait tüm kitapları topladı. Bunun yanında Fetullah Gülen’in gönderdiği söylenen fotokopi şeklindeki kağıtlar, önemli şirket evrakları, bilgisayar hard diskleri, hafıza kartları, flaş bellekler, Gülen’e ait vaaz CD’lerini toplayarak aracına götürdü. Bu kişi, 8 ayrı derneğe daha gidip temizlik yapacağını söyledi.”