LEYLA İLHAN- ÖZEL HABER
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) Gazze'de kalıcı ve sürdürülebilir ateşkese dönüşecek şekilde ramazan ayında acilen ateşkes sağlanması talep edilen karar tasarısı kabul edildi. Ancak bu karar tasarısının ne ölçüde etkili ve sürdürülebilir olacağı tartışılan konular arasında yerini aldı. Alınan karar ile birlikte Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü’nün Gazze’ye gönderilip gönderilmeyeceği ise merak konusu oldu. Türkiye Araştırmaları Vakfı (TAV) Araştırmacısı Dr. Abdullah Musab Şahin, BMGK’da alınan karar tasarısı ile Gazze’de ateşkes sürecinin nasıl işleneceğini Diriliş Postası’na değerlendirdi.
KARARDAN ETKİ BEKLEMEK HAYALCİLİK
Geçtiğimiz aylarda BMGK bünyesinde ateşkes taslaklarının görüşüldüğünü ancak tasarıların ABD tarafından veto edildiğini vurgulayan Şahin, “İlk olarak BMGK tarafından kabul edilen kararda ramazan ayı süresince vurgusu var. Bu sebeple kalıcı ateşkesten ziyade geçici süreli bir ateşkesin hedeflendiği anlaşılıyor. Ramazan ayının sonuna yaklaştığımız gerçeğini hatırlarsak çıkan kararın pratikte bir etki doğurmasını beklemek hayalcilik olur” dedi.
ABD ÇEKİMSER KALDI
Ateşkes taslak müzakerelerinde ABD’nin veto yetkisini kullanmayarak çekimser kalmasının da dikkat çekici olduğunu söyleyen Dr. Şahin, bu durumun uluslararası toplum tarafından ABD’ye yöneltilen baskının etkisinin olduğunu ifade etti.
CEZALANDIRMA MEKANİZMASI MEVCUT DEĞİL
Dr. Şahin, “Teorik olarak bütün devletlerin Birleşmiş Milletler bünyesindeki organların kararlarına uyması bekleniyor. Bununla birlikte uluslararası örgütlerin yerel mahkemelerde olduğu gibi yaptırım kuvvetleri olmadığından dolayı bu karara uyulmaması durumunda bir zorlama ya da cezalandırma mekanizması da mevcut değildir” diye konuştu.
İSRAİL SALDIRGANLIĞINA DEVAM EDECEK
BMGK’nın kararına BM mevzuatı çerçevesinde İsrail’in uyma yükümlülüğü olsa bile İsrail’in saldırgan eylemlerine devam edeceğinin beklendiğini aktaran Dr. Şahin, “Kabul edilen taslağın geçici süre için düzenlenmiş olmasından ve İsrail’in halihazırda Uluslararası Adalet Divanı (UAD) tarafından verilen ihtiyati tedbir kararlarına dahi uymamasından dolayı BMGK kararının pratikte ateşkes noktasında etki doğuracağını düşünmüyorum” dedi.
KARAR SİYASAL BASKIYLA DESTEKLENMELİ
Dr, Şahin, kararın siyasal baskıyla desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak şu şekilde konuştu:
“Yalnızca BMGK’nın ateşkes kararı pratikte bir sonuç doğuramayacaksa da bu kararla birlikte UAD’de devam eden süreç ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) yapılan baskılar birlikte değerlendirildiğinde kıymetli. Bütün bu teşebbüsler uluslararası siyasal düzlemde çeşitli baskı yollarıyla desteklendiği ölçüde sonuç doğurabilir”
SOYKIRIM YARGILAMALARI YAPILACAK
Dr Şahin, “7 Ekim tarihinden bu yana İsrail'in durdurulması noktasında uluslararası toplumun yapabilecekleri tartışılıyor. Bu süreçte uluslararası örgütlerin devreye sokulması gerekliliği veya bu kurumların nasıl çözüm sunabileceği meseleleri uzun süre tartışıldı. Çözüm arayışları noktasında ilk olarak ilginin UCM’ye yöneldiği görüldü. UCM nezdinde savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım yargılamaları yapılabiliyor. Mahkemenin kurucu metni olan Roma Statüsü ağır nitelikteki uluslararası suçlar bakımından UCM’ye yetki tanıyor. Bu suçları işleyen şahıslar UCM’de yargılanabiliyor. UCM’nin devreye sokulması suretiyle suçluların cezalandırılabileceği, buna bağlı olarak da devam eden silahlı çatışma halinin sona erdirilebileceği düşünülmüştü. Bu sebeple ilk arayışlar UCM’ye yönelik oldu. İlerleyen dönemde yargılama sürecinin uzun süreceği endişesi ve UCM savcısı Karim Khan’ın yanlı tutumu sebebiyle ekseriyet çözüm arayışları için Uluslararası Adalet Divanı’na yöneldi. Geçen senenin son günlerinde Güney Afrika ihtiyati tedbir talebini içeren ve 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi’ne dayanan bir başvuruda bulundu. Bu başvuruya bağlı olarak UAD nezdinde ihtiyati tedbir başvurusuna ilişkin sözlü beyanları içeren duruşmalar yapıldı ve mahkeme tarafından Güney Afrika’nın tedbir talepleri büyük ölçüde kabul edildi. İlerleyen dönemde soykırıma ilişkin yargılamalar da yapılacak” ifadelerini kullandı.
BM BARIŞ GÜCÜ KARARI ÇIKAR MI?
Dr. Şahin, çözüm arayışlarının devam ettiğini ve bu kapsamda BMGK nezdinde yapılan oylamada ramazan ayında acilen ateşkes sağlanmasına ilişkin tasarının kabul edildiğini belirtti.
Dr, Şahin, “Bu tasarıyla birlikte daha önce örnekleri olduğu gibi Barış Gücü’nün gönderilip gönderilemeyeceği meselesi gündeme geldi. Barış Gücü’nün şu aşamada devreye girmesi muhtemel gözükmüyor. Öncelikli olarak ateşkesin sağlanması, akabinde tarafların asgari düzeyde de olsa belirli konularda mutabakat sağlaması gerekiyor. Ancak bu mutabakat sonrası Barış Gücü devreye girebilir. Dolayısıyla Barış Gücü’nün mevcut silahlı çatışmayı sonlandırmaktan ziyade ateşkes sonrası gündeme gelen mutabakatın hükümlerini koruma görevi bulunuyor. Bir nevi hakemlik görevi olarak da kabul edilebilir” dedi.
ULUSLARARASI HUKUKTAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜKLER
BMGK kararının sadece geçici süreli ateşkese yönelik olduğunu aktaran Dr. Şahin, “Geçtiğimiz süreçte Uluslararası Adalet Divanı (UAD) kapsamında İsrail’e yönelik bir dizi ihtiyati tedbir kararlaştırılmıştı. 26 Ocak 2024 tarihinde alınan ihtiyati tedbirler kapsamında İsrail’in soykırım teşkil eden fiillerinin sona erdirilmesi, bu kapsamda gerekli tedbirlerin alınması, insani yardıma ilişkin ivedi tedbirlerin alınması ve delillerin yok edilmesinin önlenmesi gibi hükümler kararlaştırılmıştı. BGMK kararıyla birlikte zikrettiğim UAD’nin önceki ihtiyati tedbir kararları İsrail’in genel manada uluslararası hukuk kapsamında sorumluluğunun kapsamını gösteriyor” ifadelerini kullandı.