Avrupa Komisyonu, Ekim 2021'de tüm üye devletlere İsrail karşıtlığına karşı ulusal stratejiler geliştirme çağrısında bulundu. Ancak üç yıl sonra, Belçika Federal Hükümeti bu çağrıya yanıt vermedi. Özellikle 7 Ekim 2023'te İsrail'in Hamas'a saldırılarından bu yana antisemitizm Avrupa genelinde ciddi bir artış gösterdi. Fransa'da antisemitik olaylar on katına çıkarken, Almanya, Hollanda ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde de benzer bir artış yaşandı.
Belçika’da Antwerp gibi şehirlerde Yahudilere yönelik saldırı planları engellenirken, sosyal medyada İsrail karşıtı ifadelerin yaygınlaşması dikkat çekiyor. Yahudi toplumu ise artan nefret söylemleri ve fiziksel tehditler nedeniyle endişeli.
Belçika Hükümetine Eleştiriler
Belçika, Avrupa’daki Yahudi nüfusunun en yoğun olduğu ülkelerden biri olmasına rağmen, antisemitizme karşı bağımsız bir ulusal strateji oluşturmuş değil. Yahudi topluluğu, hükümetin bu konudaki hareketsizliğinden dolayı kendilerini yalnız ve tehlikede hissettiklerini dile getiriyor. Nisan ayında Yahudi topluluğu Başbakan Alexander de Croo’ya hitaben bir açık mektup yayımlayarak, antisemitizmin arttığını ve hükümetin empati göstermediğini ifade etti.
Çözüm Önerileri ve Gelecek Adımlar
Antisemitizme karşı mücadelede üç ana alana odaklanılması gerektiği belirtiliyor: güvenlik, eğitim ve siyasi liderlik. Avrupa Komisyonu, bu konuda üye ülkeleri desteklemek için bir koordinatör atadı ve fonlar sağladı. Ancak Belçika’nın daha somut adımlar atması gerekiyor.
Belçika’daki Yahudi liderler, gelecekteki hükümetin Yahudi toplumuyla iş birliği içinde bir ulusal strateji geliştirmesi ve uygulaması gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde, Yahudi topluluğu göç etmeyi düşünebilir. Avrupa Birliği’nin bir anketine göre, Yahudilerin %51’i açıkça Yahudi olarak yaşamanın zorlukları nedeniyle göç etmeyi düşündüğünü ifade etti.
Antisemitizm yalnızca Yahudilere yönelik bir tehdit değil; bu nefret dalgası kontrol altına alınmazsa, tüm Belçika toplumunu etkileyebilir. Belçika hükümeti, Yahudi toplumunun haklarını korumak ve toplumda güven ortamını sağlamak için harekete geçmeli. Bu, sadece Yahudi topluluğu için değil, Belçika’nın geleceği için de hayati önem taşıyor.
