Diriliş Postası Muhabiri Ebubekir Doğan/New York
Hollywood’un “Fırsatlar ülkesi” olarak pazarladığı “Amerikan rüyası” yemek kuyruğunda bitti. 1 milyon 215 bin vaka ile yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının merkez üssü haline gelen ülkede, salgının faturası da ağır oldu. Ülke genelinde sosyal mesafe kurallarına uymak için kapatılan işyerlerinde çalışan insanlar işsiz kalınca işsizlik maaşına başvurmak zorunda kaldı. Ortaya çıkan verilere göre son 6 ayda işsizlik maaşına başvuran sayısı 30 milyonu aşarken, söz konusu rakamın “ABD’deki çalışan kesimin yüzde 18’ine denk geldiği” belirtiliyor.
47 MİLYON İNSAN BAŞVURDU
İş ve işçi bulma kurumunun yayımladığı rapora göre böyle devam etmesi halinde işsizliğin %30’ları geçeceğini, bunun da 1929 ekonomik buhranından daha kötü olacağını açıkladı. İşini kaybedenler ise geçimlerini ‘‘Food Bank’’ adı verilen “Yemek Bankası” vasıtasıyla sağlıyor. Bedava yemek için başvuru yapanların sayısı 2013’teki 47 milyon rakamını geçerek rekor düzeye ulaştı.
KİŞİ BAŞINA 192 DOLAR
Yemek bankasına başvurularda kullanılan ölçüler ödenen miktara bakıldığında yetersiz kaldığı ortada. Kişilerin ekonomik durumlarına göre Yemek Bankasından faydalanıp faydalanmayacağı yerel otoriteler tarafından belirleniyor. Ödenen miktar kişi başına ayda 192 dolar. Başvurusu kabul gören kişilere pul veriliyor ve bu pullar kabul eden yerlerde alışveriş için kullanılabiliyor.
Ayrılan bütçe yetmeyecek
1939’da ilk kez uygulanan ve 1964’te Başkan Lynden Johnson’ın Başkanlık Kararnamesi ile kanunlaşan Yemek Bankası projesine bütçeden her yıl yaklaşık 95 milyar dolar pay ayrılıyor. Söz konusu 95 milyar doların salgın öncesi dönemler için kabul edilen bir rakam olduğu, işsizliğin had safhaya çıktığı son dönemde ise bu rakamın aşılacağı ön görülüyor.
GÖNÜLLÜ SAYISI AZALDI
Bunun yanında bu işletmelerde çalışan sıkıntısı çekiliyor. Genelde gönüllülük esasına göre istihdam sağlayan bu işletmeler, son zamanlarda uygulanan sosyal mesafe kuralları gereği çalışanlarının yarısını nerdeyse kaybetmiş durumda. Bunun en büyük sebebi ise gönüllü çalışanların genellikle yaşlı ve emekli kesimden oluşması. Kovid-19 pandemisinin en çok yaşlıları ve kronik hastalığı olanları etkilediği düşünüldüğünde çalışan kişilerin azlığı anlaşılabilir bir durum. Bu sebeple yemek bankalarının ve aş evi hizmetleri veren kuruluşların önünde kilometrelerce kuyruk oluşmakta.
BEYAZLAR DA SIRAYA GİRİYOR
Bu serviste yararlananların etnisitesi ise bir diğer ilginç konu. 2018 verilerine göre Yemek Bankası pullarına başvuranların yüzde 39’unu beyaz Amerikalılar, yüzde 24’ünü siyahiler, yüzde 11’ini de hispanikler oluşturuyor. Halbuki diğer istatistiklere baktığımızda Amerika’nın en yoksul kesimini siyahiler ve hispanikler oluşturuyor. Bu durum bize gösteriyor ki Amerika’daki ayrımcılık burada da kendini gösteriyor.
HUZUREVLERİ KAN AĞLIYOR
Amerika genelinde huzurevleri ve yan kuruluşlarında kalan insanların sayısı yaklaşık olarak 4 milyon civarlarında tahmin ediliyor. Kovid-19 salgını sonrasında huzurevleri tartışmaların odağını oluşturmuş durumda. Amerika genelinde huzurevlerinde pandemiden kaynaklı hayatını kaybeden insanların sayısı 25 bin civarlarında. Birçok huzurevi ölen insanların uygun bir şekilde cenaze defin işlemlerini yapamıyor. New York’ta faaliyet gösteren İsabella isimli huzurevinde 98 kişi pandemiden kaynaklı hayatını kaybetmiş, ölenleri koyacak yer bulamayan yetkililer çareyi soğutucu kamyon kiralayarak cenaze evlerinin ölen kişilerin almasını bekliyor.
“BEYAZ SARAY’DA ‘GANGSTER’ VAR”
Dünyaca ünlü dilbilimci Profesör Noam Chomsky Amerika’da yayın yapan Democracy Now! sitesine verdiği röportajda Donald Trump’ın politikalarını eleştirerek şöyle devam etti: ‘‘Binlerce ölümün yaşanmasından sonra sorumluluğu kabul etmeyerek suçlayacak mecralar aramak, otokrat ve diktatörlerin başvurduğu bir yoldur. Amerika bu başkanla uçuruma sürükleniyor’’ açıklamasını devam ettirdi. Savaş karşıtlığı ile bilinen Yahudi asıllı Chomsky, İsrail ve Filistin konularında da çalışmalarda bulundu. İki devletli çözüme inanan ve İsrail’in işgal politikalarını eleştiren Chomsky, 2010 yılında konferans vermek üzere gittiği İsrail’e girişi İsrail makamları tarafından engellendi.