Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Genel Sekreteri Yorgos Kalancis'in de katıldığı açılış sonrası gerçekleşen olay, azınlık toplumu tarafından "provokatif" bir eylem olarak değerlendirildi.

Batı Trakya Türklerinin Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi'nden yapılan açıklamada, atanmış müftülerin camide namaz kılma girişiminin, azınlık toplumunun iradesine saygı göstermeyen bir hareket olduğu belirtildi. "Azınlığımızın müftülük ve naip tayini konularında iradesi hiçe sayılırken, bu tür provokatif eylemlerin anlamını kavramakta güçlük çekiyoruz. Eylemin yönlendirilmiş olma ihtimali ise endişelerimizi artırmaktadır." denildi.

Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği (BTTÖB) ise müftülerin cami cemaatinin isteği dışında hareket ettiğini ve bu girişimin Lozan Antlaşması'nda güvence altına alınan hakların ihlaline işaret ettiğini belirtti. Açıklamada, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığına yapılan bu uygulamaların "açık bir zulüm" olduğu vurgulandı.

Engelli bireyler zabıta üniformasıyla market denetiminde Engelli bireyler zabıta üniformasıyla market denetiminde

İskeçe Türk Birliği (İTB) de İskeçe, Gümülcine ve Dimetoka’da görev yapan atanmış müftülerin Çınar Camisi'ne girme çabasını "iyi niyetten uzak bir provokasyon" olarak nitelendirdi. Açıklamada, Batı Trakya Türk Azınlığının iradesini hiçe sayan bu tür girişimlerin kabul edilemez olduğu vurgulandı.

"Provakatif Bir Hareket"

Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği (BTAYTD) ise olayın ardından yayımladığı açıklamada, atanmış müftülerin girişiminin provokatif bir hareket olduğunu dile getirdi.

11 Ekim'de gerçekleştirilen olayda, atanmış müftüler Çınar Camisi'nde cuma namazı kılmak için girişimde bulunmuş, ancak cemaat tarafından tepkiyle karşılanarak camiden uzaklaştırılmışlardı. Cemaat, içeride İskeçe Seçilmiş Müftüsü Mustafa Trampa'nın olduğunu belirterek "Bizim müftümüz içeride" şeklinde sloganlar attı.

Batı Trakya Türk Azınlığı, müftülerin seçimle belirlenmesi gerektiğini savunurken, Yunan devleti atanmış müftüleri görevlendirmeye devam ediyor. Bu durum, müftülük meselesinin çözülmeyen bir sorun olarak kalmasına ve azınlık toplumunun tepkilerine yol açıyor. Azınlık mensupları, Lozan Antlaşması'yla güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ve atanmış müftülerin kabul edilmediğini vurguluyor.

Kaynak: Haber Merkezi