Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, katıldığı bir TV programının canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Spekülatörlerin dolar üzerinden Türkiye’ye yapmak istediği ekonomik darbenin, TCMB’nin üst üste yaptığı hamleler karşısında gerçekleşmemesinin ardından Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, doların kontrol altına alındığını söyledi. TL’de kayıplar olduğunu belirten Şimşek doların yükselişinin nedenlerini şu şekilde sıraladı:
“Bunun bir iç bir de dış boyutu var. Değer kaybının dış boyutunda 3 temel trend var. ABD doları yılbaşından bu yana tüm para birimlerine karşı değer kazandı. İkincisi, küresel olarak faizlerin arttığı bir dönemdeyiz. Üçüncü faktör ise petrol ithal eden ülkelerle ilgili. Petrolün bir anda 80 dolara çıkması TL’nin değer kaybına neden oldu.”
Başbakan Yardımcısı Şimşek’in konuşmasından öne çıkanlar:
KOMPLE TEORİSİ DEĞİL HER ŞEY ORTADA
Bir seçim kararı aldık. Belirsizlik azalıyor. Tekrar reformlarla yoluna devam edecek. Tam bu arada bir kredi derecelendirme kuruluşu notumuzu indirdi. Normalde Ağustos’ta açıklaması gerekiyordu ama erken açıkladılar. Piyasalar kararı olumlu karşılamışken bu kuruluşun açıklaması havayı değiştiriyor. Bunu küresel yatırımcı dikkate alıyor. Para politikasına yönelik tartışmalarda değer kaybında etkili oldu. Son olarak da seçime giden partilerin vaatleri etkili oluyor. Bu vaatlerden en az popüler olan AK Parti’dir. Para politikasından güçlü bir adım attık, iletişim tarafını güçlendirdik. Londra’da çok faydalı görüşmeler yaptık. Bunun arkasından Ficth 25 Türk bankası ile ilgili açıklama yaptı, daha sonra Moody’s Türkiye’nin kredi notunu izlemeye aldığını açıkladı. Ben komple teorilerine sığınmıyorum. Ama her şey ortada.
MALİ DİSİPLİNE DEVAM EDECEĞİZ
Türkiye’ye karşı endişeniz cari açık ve enflasyon ise bu yavaş yavaş düzeliyor. Dışarıdan büyük bir talep var. Enflasyon düşüyor, turizm şahlanmış durumda. İç talepte daha makul bir seviyede gidecek. Bu cari açık ve enflasyon yaratmıyor. Bu ekonomide her şeyin rayına oturacağını görüyoruz. Para politikasında sadeleşme sağlandı. Maliye politikasına yönelik endişeler yersiz. Bizim geçmişimiz belli. Biz mali disiplini yine devam ettireceğiz. Yapısal reform ayağında ise uzun bir süredir zaten yapıyoruz. Seçim kararı aldıktan sonra piyasalar olumlu tepki vermişken bir kuruluş notumuzu düşürüyoruz. Biz takdiri halkımıza bırakıyoruz. Aynı gün ABD İran’a bir yaptırım listesi açıkladı, içerisine de bir kaç Türk isim koydu.
AVRUPA İLE ARAYI 33 PUAN KAPATTIK
Türkiye son 15 yılda ortalama 5.7 büyüdü. Çin, Hindistan gibi ülkeler dışında bu hızda büyüyen başka bir ülke yok. Bu dönemde satın alma paritesinde AB ile arayı 33 puan kapatmış durumdayız. Türkiye, kendisine benzer ülkeler arasında sürdürülebilir büyüme oranı ile TL’de güçlenmeyi sağlayacaktır.
SEÇİMDEN SONRA TARİH OLACAK
Devlet borcunun milli gelire oranı dünya genelinde yüzde 80 civarında iken Türkiye’de bu oran yüzde 28 civarında. Bu oran 2002’de Türkiye’de yüzde 78’idi. Son birkaç yıldır Türkiye’ye karşı bir kara propaganda var. FETÖ, terör örgütü vs… Seçim sonrasında bunların hepsi tarih olacak. Çünkü 5 yıllık yeni bir dönem başlayacak. Güçlü bir yapı Meclis’e yansıyacak.
EMEKLİYE İKRAMİYE
Popilizm aslında bir tuzaktır. Benim prensip olarak ülkenin kendi imkanları içerisinde yoluna devam etmesini tercih etmişimdir. 2015 yılında CHP’nin emekliye ikramiye konusunu gündeme getirdiğinde biz bütün beyannamelerini inledik ve 180 milyara yakın bir vaat listeye tepki göstermiştim. 22 milyar TL olarak görünüyor. Üzerine 65 yaş aylığı ile 24, ek göstergelerle birlikte toplam 27-30 milyar TL’ye denk geliyor. Yani milli gelirin yüzde biri bile değil. Şuanda muhalefet partilerini vaatlerini inceliyoruz ve rakamların 200-400 milyarları bulduğunu görüyoruz. Muhalefetin vaatlerinin oranı ise milli gelire oranı yüzde 10 civarında. Vaatlerde bulunurken bunların kaynağının da ortaya koymak gerekiyor. Harcama kesintisi yapmak en büyük kaynaktır. Devlet büyütülmez. Bunun için bakanlık sayısın düşüyor bu da harcamaları düşürecek. Vergiyi artırmadan tabana yaymak.
Türkiye’nin bütün borcu yani içeri ve dışarıya borcu milli gelire oranı yüzde 142. Bize benzer ülkelerde bu oran yüzde 221. Yani Türkiye en az borçlu ülkeler arasında. Kim devletin aşırı borçlu olduğunu söylüyorsa rakamları okumayı bilmiyor demektir. Vatandaş borç batağında diyorlar. 81 milyonun hane halkının borcu milli gelire oranı yüzde 18. Dünyada bu oran yüzde 59.
Dış borcun milli gelire oranı yüzde 53. Bunun yüzde 37’si özel sektörün borcu. Bunların borcu var ama ellerinde varlıkları var. Bunlara çok borçlu diyemezsiniz.