Başbakan Binali Yıldırım ile Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’un Çanka’ya Köşkü”nde gerçekleştirdiği görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Yıldırım, Schulz’un Türkiye’ye 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra ilk ziyaretini gerçekleştirdiğine işaret ederek, kendisine darbe sonrası Avrupa Birliği’nden bekledikleri gür sesi duymadıklarını, bazı üyelerin bu konuda gereken açıklamayı gereken zamanda yapmadıklarını söylediğini ifade etti.
Yıldırım, “Ancak geçen zaman içerisinde gerçekler ortaya çıkınca dostlarımızın bizzat ziyaretlerinden ve darbeden geriye kalan tahribatlar, yıkıntılar birebir görüldükten sonra olayın vahameti ve bu örgütün ülkemiz için ne kadar büyük tehdit olduğunun bugün daha iyi anlaşılmış olduğunu görüyorum. Kendisi de yaptığımız görüşmelerde bunu teyit etti.” değerlendirmesinde bulundu.
“FETÖ ilk bakışta anlaması zor örgüttür”
Görüşmede, Avrupa ile yolcuğunda Türkiye’nin her hangi bir kafa karışıklığının olmadığını, ancak zaman zaman Avrupa’daki yetkililerin açıklamalarıyla Türk kamuoyunda bazı hoşnutsuzlukların meydana geldiğini de ifade ettiğini anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu konularda bundan sonraki süreçte daha doğrudan aracısız görüşüp sorunları daha gerçekçi bir düzlemde ele almanın bundan sonraki yolcuğumuza ciddi katkısı olacağı konusunda fikir birliğine vardık. 15 Temmuz darbe girişimine sebep olan FETÖ, hakikaten ilk bakışta anlaması zor örgüttür. Çünkü örgüt kapalı bir örgüttür, saydam değildir. Dolayısıyla faaliyetlerini ne kadar takip etseniz bile tehlikenin boyutunu anlamanız mümkün olmuyor. Bunu 15 Temmuz gecesi yaşadığımız somut olaylarla ortaya çıktığını Sayın Schulz’a anlattım. Nasıl Genelkurmay Başkanının yıllarca yanında taşıdığı insanlar tarafından etkisiz hale getirildiği ve buna benzer birçok örnekler var. Bu örgüt küresel tehdittir. 160 ülkede faaliyeti vardır.
Bugün Türkiye bu tehdidi görmüştür, açık mücadelesini 15 Temmuz’da vermiş ve kahraman Türk halkı göğsünü siper ederek 241 şehit 2 bin 194 yaralı gazi ile bu darbe girişimini etkisiz hale getirmiş, darbecilere darbeyi yapmayı başarmıştır. Bu yüzden 79 milyon kahraman milletimize bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz.”
Hiçbir gazeteci bir terör örgütüne destek olmaz
Başbakan Binali Yıldırım, “Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin bundan sonra daha gerçekçi bir zeminde ve daha yapıcı bir anlayış içerisinde sürdürülmesi konusunda da tam bir anlayış birliği mevcuttur. Bundan böyle konularımızı aracısız, tefecisiz, doğrudan görüşerek iki toplumun, Avrupa Birliği’nin ve Türkiye’nin beklentilerini, ortak beklentilerini, ortak geleceğini kapsayacak şekilde çözüme bağlamak en önemli hedeflerimiz arasında olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım, “Gazetecilerin, medya mensuplarının içeri alındığı, özgürlüklerinin kısıtlandığı yolunda sık sık Avrupa’dan tenkitler, haberler duyuyoruz. Hiçbir gazeteci bir terör örgütüne destek olmaz, terör örgütünün faaliyetlerine iştirak etmez. Eğer bunları yapmıyorsa, o gazetecidir. Hiçbir endişeye kapılmasına gerek yok. Bizdekilerin durumu farklı. Gazetecilik kağıdını, kartını alıyor ama bölücü terör örgütüne ve FETÖ terör örgütüne bilfiil destek oluyor, her yönüyle destek oluyor. Sadece methetmiyor, sadece terör örgütünü övmüyor, terör örgütünün lojistik hizmetlerini de yerine getiriyor.” şeklinde konuştu.
“Terörle Mücadele Yasası’nda bir iyileştirme yapamayız”
“Açık ve seçik AB’ye, Sayın Schulz’a da bir kez daha söyledik ki bugünkü içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı biz burada Terörle Mücadele Yasası’nda bir iyileştirme yapamayız.” ifadelerini kullanan Başbakan Yıldırım, “Bu bizim ölüm kalım meselemiz. Bu, Türkiye’nin güvenliği meselesi, aynı zamanda Avrupa’nın da terörle mücadelesi için olması gereken bir konu. Bunu bir kenara bırakırsak, diğer bütün konuların çözüme kavuşturulmasında bir sorun görmüyoruz.” dedi.
Vize serbestisi
Avrupa Birliği-Türkiye üyelik sürecinin çok uzun geçmişi olduğunu, geleceğinin bu kadar uzun sürmesini istemediklerini dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:
“Artık 60 yıl geride kaldıktan sonra bundan sonraki yol haritasını, güzergahı net şekilde Türk milleti görmek istiyor. Bu konuda, 64. Hükümet döneminde başlatılan geri kabul anlaşması, vize serbestiyle ilgili birtakım hususlar, yerine gelmeyen hususlar konusunda da görüş alışverişinde bulunduk. Bunlar içerisinde şu anda aşılamamış gözüken Terörle Mücadele Yasası’dır. Türkiye terörün her türlüsüyle amansız bir mücadele vermektedir. PKK terör örgütü, PYD terör örgütü, DAEŞ terör örgütü, YPG terör örgütü ve diğerleriyle bu terörle mücadelenin sadece Türk halkının güvenliği için değil aynı zamanda bütün Avrupa’nın güvenliğiyle ilgili de olduğunun bilinmesini isterim. Bu hususu Sayın Başkan ile paylaştım.
Bu kritik dönemde, içinde bulunduğumuz şartlarda terörle mücadeleyle ilgili yasada bir gevşeme yapmak, burada iyileştirme yapmak asla ve asla bizim terörle mücadele konusunda bir katkı sağlamayacağı gibi bu tehdidin daha büyüyeceği aşikardır. Bu yüzden bu konunun bir kez daha yeni gelişen şartlar altında ele alınmasının ve başka çözüm yolunun bulunmasının elzem olduğunu ifade ettik.”