Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mavruk, dünya genelinde yaklaşık 37 bin balık türü kayda alındığını ve bunlardan 18 bininin denizlerde yaşadığını belirtti. Balık çeşitliliğinin, farklı habitatların varlığıyla doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı.
En Yüksek Biyoçeşitlilik: Malay Takımadaları
Mavruk, dünyanın en yüksek balık biyoçeşitliliğine sahip bölgesinin Malay Takımadaları olduğunu, bu bölgenin Pasifik ve Hint Okyanusu'nun kesişim noktasında yer aldığını söyledi. Buna karşılık, Atlantik’in batı kıyıları, özellikle Meksika Körfezi ve Brezilya kıyıları, yüksek biyoçeşitliliğe sahip bir diğer bölge olarak öne çıkıyor. Akdeniz’in, özellikle Doğu Akdeniz’in balık biyoçeşitliliği ise bu bölgelere kıyasla oldukça düşük.
Stokların Durumu ve Sürdürülebilirlik
Dünyada en çok avlanan balık türünün Peru hamsisi olduğunu belirten Mavruk, bunu küçük ve orta pelajik türler takip ettiğini ifade etti. FAO'nun raporlarına göre, avcılıktan elde edilen balıkların yaklaşık %75’i sürdürülebilir stoklardan geliyor; ancak bu durum stokların %75’inin sürdürülebilir olduğu anlamına gelmiyor. Uzun yaşam döngüsüne sahip iri balık türlerinin doğal stokları ise ciddi şekilde yıpranmış durumda. Akdeniz’de, stokların %60'tan fazlası aşırı avlanmış ve sürdürülebilir durumdaki stoklar diğer bölgelere göre daha düşük seviyelerde bulunuyor.
Kirlilik ve Ötrofikasyon
Kirlilik ve ötrofikasyon (bitkisel planktonların aşırı çoğalması), balık varlığı üzerinde baskı oluşturan diğer faktörler arasında yer alıyor. Ötrofikasyon nedeniyle oksijen tükenmesi ve toplu balık ölümleri yaşanabiliyor; İzmir Körfezi’ndeki durum bunun bir örneği.
Yabancı Türler ve Süveyş Kanalı
Süveyş Kanalı’nın açılması, Akdeniz’de yabancı türlerin yayılmasına neden oldu. Bu türler, yerli türler üzerinde baskı oluşturuyor ve Akdeniz’in biyoçeşitliliğini etkiliyor. Artık Akdeniz, biyoçeşitlilik açısından Kızıldeniz’in bir parçası haline gelmiş durumda.
İklim Değişikliği ve Gelecek Tahminleri
İklim değişikliği, tropikal türlerin daha ılıman bölgelere yayılmasına neden oluyor. 30-40 yıl içinde, Ege ve Adriyatik gibi serin bölgelerde yaşayan soğuk su türlerinin önemli bir kısmı uygun yaşam alanlarını kaybedecek. Prof. Dr. Mavruk, 2060’a kadar 20, 2099’a kadar ise 54 türün Akdeniz’de görülmeyeceğini öngördü. Nesilleri tükenme tehlikesi altındaki türler arasında mersin balıkları, mezgitler, dil balıkları ve pisi balıkları bulunuyor.
Balık Avcılığı ve Yetiştiricilik
Dünyada balık avcılığının 1990'lardan bu yana yaklaşık 90 milyon ton seviyesinde olduğunu ve mevcut tekniklerle bunun artırılmasının sürdürülebilir olmadığını belirten Mavruk, yetiştiriciliğin önemli bir alternatif olduğunu vurguladı. Yetiştiricilikten elde edilen ürünler, bu yıl itibarıyla avcılıktan elde edilen ürünlerin yaklaşık %51'ini oluşturuyor. Bu, hem doğal stokların korunması hem de alternatif bir protein kaynağı olarak önem taşıyor.