Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara 2 No'lu Barosu'nun, 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi Konferans Salonu'nda düzenlediği "Değişen Dünyada Avukatlık Vizyonu" sempozyumuna önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye'de avukatlığın geleceğinin tartışılması gerektiğinin altını çizen Tunç, barolarla ilgili, "Maalesef geçmişte barolar, çok iyi sınavlar veremedi. Avukatlık mesleğinin sorunlarından ziyade farklı şeylere odaklandılar. Özellikle adeta bir muhalefet partisi gibi muhalefet partisinden de öte farklı ideolojik birtakım çalışmaların içerisinde bulundular ve bulunmaya da devam ediyorlar. Biz istiyoruz ki avukatlık mesleğine odaklansınlar, meslektaşlarımızın mesleki çalışmalarına katkı versinler ve mesleğin geliştirilmesi anlamında da yürütmeyle yasamayla iyi ilişki içerisinde olsunlar ki görevlerini yapmış olsunlar." dedi.

Tunç, adaletin haklıya hakkını vermek olduğunu belirterek, adaletin tecellisi için de hukuk devletinin şart olduğunu dile getirdi.

Hukuk devleti için de bağımsız ve tarafsız yargının şart olduğunu aktaran Tunç, yargının olmadığı bir toplum düzeninde, devlet düzeninden bahsetmenin mümkün olmadığını söyledi.

Şırnak'ta kaybolan 22 yaşındaki genç aranıyor Şırnak'ta kaybolan 22 yaşındaki genç aranıyor

Tunç, yargının "iddia, savunma ve hüküm" olmak üzere üç sacayağının bulunduğunu ve her birinin de ayrı öneme sahip olduğunu ifade ederek, hukuk devletinin tahkim edilmesi anlamında avukatların güçlendirilmesini önemsediklerini anlattı.

“Avukatlarımız, aynı zamanda vatandaşlarımızın yargı hizmetlerinden etkin, adil yararlanabilmeleri için de bir güvencedir."

Avukatlık Kanunu'nun birinci maddesinde "Avukatlar yargının kurucu unsurlarıdır" ifadesinin yer aldığını dile getiren Tunç, "Avukatlarımız, hak arama hürriyetinin, insan haklarının korunmasının teminatıdır. Avukatlarımız, aynı zamanda vatandaşlarımızın yargı hizmetlerinden etkin, adil yararlanabilmeleri için de bir güvencedir." diye konuştu.

Bakan Yılmaz Tunç, avukatlık mesleğinde kalitenin artırılmasının sürekli gündemde olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Hukuk fakültelerindeki kontenjanların 190 binlerden 125 binlere düştüğünü görüyoruz. Hukuk fakültelerine girişteki puanların yükselmesi, oradaki öğrenci kalitesini artıran önemli bir husus. Mevcut fakültelerimizin akademisyen kadrosunun güçlenmesi lazım, bunun farkındayız. Kontenjanlar noktasında 100 bine kadar indirilmesiyle ilgili sürekli talep dile getiriliyor. Bu konuda da YÖK Başkanımızla birlikte çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hukuk fakültesini bitiren genç hukukçumuz, öncelikle avukatlık stajına başlayabilmek için hukuk mesleklerine giriş sınavını geçmek durumunda olacak. Bu da avukatlık mesleğinde kaliteyi getirecek. Ayrıca hakim, savcı yardımcılığı müessesesini getirdik. 2 yıl sürüyordu hakim, savcı adaylığı. Şimdi 3 yıl süren hakim, savcı yardımcılığı sistemine geçtik."

"MEVZUATIMIZIN TAMAMINI YENİLEDİK, AVUKATLIK KANUNU'MUZU YENİLEMENİN VAKTİ"

Avukatlık Kanunu'nun yenilenmesiyle ilgili Bilim Komisyonunun çalışmasının belli bir aşamaya geldiğini bildiren Tunç, şöyle konuştu:

"Bu taslağı tartışmaya da açmamız lazım, tüm baroların katkılarını almamız lazım. Bu anlamda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kanun yapma yetkisi milletvekillerine ait. Biz ise taslak çalışmalarımızı milletvekillerimizin takdirine sunarız ve yasalaşması sürecinde de katkılarımızı sağlamanın gayreti içerisinde oluruz. İnşallah 69'dan beri eskiyen, değişen dünyaya, gelişen Türkiye'ye ayak uyduracak bir avukatlık kanununu hayata geçirmenin gayreti içerisinde oluruz. Çünkü son 22 yılda Türkiye, mevzuat anlamında en çağdaş mevzuata sahip ülke. Avrupa'nın kanunlarından daha öndeyiz. Tüm temel kanunlarımız değişti. Genç meslektaşlarımız bu kanunlarla okudular ve uygulamayı da onlarla yapıyorlar. Mevzuatımızın tamamını yeniledik. Avukatlık Kanunu'muz da önemli bir temel kanunumuz. O nedenle Avukatlık Kanunu'muzu da yenilemenin vakti."

Bakan Tunç, "Önümüzdeki günlerde, haftalarda Yargı Reformu Strateji Belgemiz tamamlanmak üzere. 2028'e kadar yol haritalarımızı belirleyecek olan hem İnsan Hakları Eylem Planı hem de Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni Cumhurbaşkanı'mıza arz edeceğiz. İnşallah Cumhurbaşkanı'mız kamuoyuyla paylaştığında biz de o hedefleri gerçekleştirmek için yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla hiç durmadan çalışmaya devam edeceğiz." dedi. Tunç, vatandaşların yargı hizmetlerinden memnuniyetini en üst noktaya taşımanın gayreti içinde olacaklarını söyledi.

AVUKATLIK MESLEĞİ DE ADALETİN GERÇEKLEŞMESİNDE ÇOK ÖNEMLİ BİR YERE SAHİPTİR”

Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı ise adaletin, tarih boyunca insanların sürekli gerçekleştirmeye çalıştığı bir ideal olduğunu söyledi.

Sosyal düzenin kurulması ve devamı açısından gerekli olan adaletin, kurumsal olarak en üst düzeyde uygulama alanını devlet teşkilatında bulduğunu ifade eden Kıratlı, şunları dile getirdi:

"Adalet, devletler ve toplumların düzenini belirleyen bir ölçüdür. Bir devletin kuruluşundan itibaren devamını sağlayan, toplum düzenini oluşturan, eşitliği ortaya koyan ve düzgün bir şekilde uygulandığı taktirde huzuru getiren bir kavramın ifadesidir. Avukatlık mesleği de adaletin gerçekleşmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Bu meslek, bireylerin haklarını korumaya alır ve hukukun üstünlüğünü sağlar. Avukatlar, yalnızca müvekkillerinin değil, aynı zamanda insan haklarının da savunucusudur. Bu nedenle avukatlık, sadece bir hukuki meslek olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir görev olarak da ele alınmalıdır."

"AVUKATLIK KANUNU'NUN DEĞİŞMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ"

Ankara 2 No'lu Baro Başkanı Sabri Hafif de savunmanın, adaletin en önemli unsurlarından olduğunu ifade etti.

Avukatlığı sadece serbest meslek veya kamu hizmeti olarak tanımlamanın değişen ve gelişen dünya şartlarına uygun olmadığını belirten Hafif, "Avukatlar açısından en önemli kurum, bizim meslek örgütümüz barolar. Avukatlık mesleğinin gelişimi, sorunlarının çözülmesi, çalışma refahlarının artırılması için sorumluluk üstlenen kurumlar barolar. Baroların anayasal güvencesinin olması biz avukatlar açısından en büyük kazanım." dedi.

Bugün birçok baronun "siyasi vesayetle, ideolojik bağnazlıkla yönetildiğini" söyleyen Hafif, şu ifadeleri kullandı:

"Ortaya konulan her değişikliğe karşı olmak mesleği korumak olarak değerlendirilerek ele alınmaktadır. Muhalefet partisi gibi davranmak, meslektaşların sorunlarını çözmek için yeterli olması gereken bir davranış kalıbı değildir. Ankara 2 No'lu Barosu olarak, avukatlık mesleğinin olması gereken yere gelebilmesi için ivedilikle Avukatlık Kanunu'nun değişmesi gerektiğini düşünüyoruz."

 

Kaynak: AA