Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kabul ettiği Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faisal bin Farhan Al-Saud, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile basın toplantısı düzenledi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ortak basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Fidan, İsrail'in Hamas'ın ateşkes tekliflerine olumsuz yanıt vermesini eleştirerek, "İsrail'e baskı yapılması gerekiyor. Hamas'ın bu şartları kabul etmiş olması İsrail tarafından zayıflık ve teslimiyet olarak algılanıyor. Bu son derece tehlikeli bir anlayıştır" dedi.
Ateşkes ve Gazze
Bakan Fidan, Gazze'de süregelen çatışmaların durması gerektiğini belirtti. "Gazze'de kanayan yaranın durması gerekiyor. Netanyahu'nun ateşkes ve barışla ilgili hiçbir yaklaşımı yok. Barış için elimizden geleni yapıyoruz. Hamas'ın son tekliflere verdiği olumlu cevapların İsrail tarafından karşılık bulamaması soruna neden oluyor. Dünya kamuoyuna sesleniyorum; İsrail'e baskı uygulanmalı," diye konuştu.
Suriye'de Barış Süreci
Toplantıda Suriye ile ilgili de önemli mesajlar veren Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın barış çağrısına vurgu yaptı. "Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon barışla ilgili bir vizyon. Suriye uzun zamandır kanayan bir yara. Diyalog kapılarını açık tutmak istiyoruz. Zamanın ruhu bizi barış aramaya zorluyor. Cumhurbaşkanımız en üst düzeyden bir barış çağrısında bulunmuştur. Çağrımız önemli, karşılık bulmasını tavsiye ediyoruz," dedi.
Normalleşme Süreci ve Uluslararası Görüşmeler
Fidan, Suriye ile normalleşme sürecine de değindi ve Rusya ile İran'ın aracılık ettiği Astana sürecinin önemini hatırlattı. "2017'de başlayan kanalın neticeye ulaşması gerekiyordu. Ancak son 1 yıldır görüşmelerde çok fazla bir hız yok. Zamanın ruhu bizi barışı aramaya zorluyor. Cumhurbaşkanımız bir barış çağrısında bulundu, inşallah bunun kıymetini bilirler," dedi. Ayrıca, Türkiye'nin Suriye muhalefetine desteğini sürdüreceğini ve DEAŞ ile PKK ile yapılan mücadelenin önemini vurguladı.
Bu basın toplantısı, Türkiye'nin Orta Doğu'daki barış sürecine verdiği önemi ve bölgedeki çatışmaların durdurulması için uluslararası toplumun daha aktif rol alması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.