Özellikle bankacılık ve otomotiv sektörleri bu olumsuz koşullardan en çok etkilenen alanlar olarak öne çıkıyor. 2024 yılı boyunca Avrupa borsaları, Wall Street gibi küresel endekslerin oldukça gerisinde kaldı. Bu durumun temel sebepleri arasında teknolojik yeniliklerin yetersizliği, jeopolitik gerilimler ve Çin ekonomisindeki yavaşlama bulunuyor.
2025 yılına girerken bu zorlukların devam etmesi bekleniyor. Trump’ın başkanlığı sırasında uygulayacağı politikalar ve Çin’in büyüme rotası, piyasalar üzerinde önemli bir etki yaratacak iki ana faktör olarak öne çıkıyor. Öte yandan, Almanya ve Fransa’daki siyasi çalkantılar piyasa güvenini zayıflatmayı sürdürecek.
Küresel Baskılar: Trump’ın Tarifeleri
Avrupa Birliği ekonomisi, küresel ticarete sıkı sıkıya bağlı olduğu için Trump’ın öne sürdüğü tarifeler büyük bir endişe kaynağı. Özellikle Alman otomobil üreticileri ciddi risklerle karşı karşıya. Trump, seçim kampanyası sırasında Avrupa otomobil üreticilerine ABD’ye taşınmadıkları takdirde gümrük tarifeleri uygulama tehdidinde bulunmuştu.
Trump, Kanada ve Meksika’ya %25, Çin’e ise %10 oranında yeni tarifeler getireceğini açıklamış ve bu kararın Ocak ayında yürürlüğe gireceğini duyurmuştu. Euro bölgesine özel bir tarife henüz açıklanmamış olsa da, bu haber Avrupa otomotiv hisselerinde keskin bir düşüşe yol açtı ve sektörün küresel ticaret dinamiklerine karşı ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koydu.
Eğer ABD, Avrupa ürünlerine yönelik tarifeleri uygulamaya koyarsa, zaten Ukrayna’daki savaşın ve Çin’deki zayıf talebin etkisi altında olan otomotiv sektörü daha derin bir resesyona sürüklenebilir. 2024 yılında Euro Stoxx Otomobil ve Parçaları Endeksi %13 değer kaybetti. Mercedes-Benz, Porsche, Volkswagen ve BMW gibi Alman otomobil üreticilerinin hisseleri %13 ile %25 arasında düştü.
Çin’in Ekonomik Yavaşlaması
Çin’deki zayıf tüketici talebi, Avrupa piyasaları üzerinde özellikle lüks tüketim malları sektöründe büyük bir baskı oluşturdu. Pekin’in teşvik çabalarına rağmen, Çin’in ekonomik toparlanması tutarsız bir seyir izliyor.
Pepperstone Londra’dan kıdemli stratejist Michael Brown, “Çin yetkilileri iç talebi canlandırmaya odaklanmadıkça, teşvik önlemlerinin Avrupa hisselerine etkisi sınırlı kalacaktır” dedi.
Çin hükümeti, 2025 yılı için daha proaktif mali politikalar ve ılımlı para politikaları uygulayacağını taahhüt etti. Ancak, ABD-Çin ticaret savaşının yeniden alevlenmesi riski, Çin yuanının daha da değer kaybetmesine yol açabilir ve bu durum Avrupalı ürünlere olan talebi zayıflatabilir.
Yerel Zorluklar: Almanya ve Fransa’daki Siyasi Belirsizlikler
Avrupa’nın en büyük ekonomilerindeki siyasi belirsizlikler, piyasa hissiyatını olumsuz etkilemeye devam ediyor. Fransa’da kamu borcu GSYİH’nin %112’sine ulaşırken, 2025 bütçesi üzerindeki siyasi çıkmaz bankacılık sektörünü baskılıyor. Fransız CAC 40 endeksi, bu yıl küresel endeksler arasında en kötü performansı sergileyenlerden biri oldu.
Almanya’da ise DAX endeksi, teknoloji ve savunma sektörlerindeki güçlü performans sayesinde yeni zirvelere ulaştı. Ancak, Şubat ayında yapılacak erken seçim\u2014koalisyon hükümetinin çöküşü nedeniyle planlanandan yedi ay önce gerçekleşiyor\u2014piyasalarda belirsizliği artırabilir. Yeni koalisyon görüşmelerinin aylarca sürebileceği tahmin ediliyor.
Michael Brown, “Euro bölgesi varlıkları, muhtemelen akranlarından daha yüksek bir risk primi taşımaya devam edecek” dedi. Bu durum, yükselen devlet tahvili getirilerinde ve daralan likidite koşullarında kendini gösteriyor.
Gelecek Görünüm
Avrupa piyasaları 2025 yılında ciddi zorluklarla karşı karşıya olsa da, bu sorunlara yönelik stratejik çözümler riskleri azaltabilir. Teknolojik yeniliklerin artırılması, siyasi liderliğin istikrara kavuşturulması ve uluslararası ticaret ortaklıklarının güçlendirilmesi, bu zorlu ekonomik ortamda kritik öneme sahip olacak. Şimdilik, yatırımcılar Euro bölgesinde devam eden oynaklık ve yükselen risk primlerine hazırlıklı olmalı.
