Rabbim imkân verdiği ölçüde diğer mekânları da anlatırız elbette. Zeytinburnu ilçesinden biraz bahsetmek gerekirse 1 Eylül 1957 tarihinde ilçe olmuş İstanbul ilinin Marmara denizine kıyısı olan bir şahane bir bölgesidir. Tarihi yarımada ile surlarla ayrılmış, E-5 karayoluna sınır, kadim İstanbul kentinin dışarıya açılan bir penceresi diyebiliriz. Eskiden ilçe kıyılarında bulunan zeytinliklere ithafen “Zeytinburnu” denildiği düşünülmektedir. Burada ilk yerleşimin ise İstanbul’un Türklerin eline geçmesini izleyen yıllarda Kazlıçeşme dolaylarında başladığı söylenmektedir. İlçede ekonomik faaliyetlerin temelini ise dericilik ve tekstil oluşturmaktadır.
Tepsi Et
Zeytinburnu’nda bulunan leziz mekânların başında ‘Maraş Tepsi Et’ restoranı gelmektedir. Kahramanmaraş ilimizin İstanbul‘daki en iyi temsilcisi diyebilirim. Buradaki yeriyle birlikte Etiler ‘de de bir şubesi bulunan bu firma, Serap KRAL tarafından kurulmuştur. Bu Restoran, Maraş mutfağının fırında pişirilen meşhur lezzetleri ve kelle paça çorbasıyla ünlenmiştir. Mekâna gittiğimde ilk olarak masaya, o bahsettiğim ünlü Maraş yöresine özel, soğuk algınlığı, kemik ve romatizmal rahatsızlıklara karşın doğal şifa kaynağı olan ‘Kelle Paça’ çorbası geldi. Bu çorba özellikle kuzu kelle etinden yapılmakta ama bence başka yerde bulunmayan bir lezzet içermektedir. Daha sonra masaya gelenlerden, çıtır çıtır olan fındık lahmacun ve çok ince bir şekilde yapılmış mumbarın ise yemesi epey keyifliydi. Ardından haşlanmış içliköfte tam benim sevdiğim, sağlıklı ve pek tombul olmayan cinstendi. Yine kendi ustalarının marifeti ile yoğrulmuş çiğköfte ve ara sıcaklar hepsi çok şahaneydi. Ana yemeklere gelince ‘Tepsi Ciğeri’ ilk defa yedim, yaprak gibi kesilerek ve suyunu bırakmadan pişirilmesi enfesti. Sofranın en kıymetli yemeği ‘Tepsi Kebabı’ aynen Maraş’taki gibi özel etlerle hazırlanmış sofraya bir gelişi var ki ben tüm zamanlarımı burada geçirebilirim diyorsun. Ardından sebze ve etlerle birlikte lavaşın içinde pişmiş haliyle ‘Maraş Tava’ geldi. Şefin Lavaşı keserken içinden çıkan dumanlar var ki daha yemeden sizi mest ediyor. Daha bitmedi arkasından da gelen ‘Tepsi Kaburga’ ise tek kelimeyle efsaneydi. Tatlı olarak da kendi yapımları künefe ise şekeri ve nefaseti olarak tam kıvamındaydı.
Sağlıklı ve diyet yemek
Kahramanmaraş lezzetlerinden tatmak ve ailenizle birlikte güzel bir akşam yemeği için uygun bir restoran arayışında iseniz, helal yemekler sunan, sağlıklı ve diyet yemek seçenekleri olan, paket servisi, gel-al servisi, ücretsiz otoparkı ve diğer hizmetleri ile mutlaka Maraş Tepsi Et restoranına uğrayın derim. Burayı kuran Serap Hanım bu restoranda çok başarılı olmuş ve Zeytinburnu halkına da çok güzel hizmet veriyor. Konukseverliklerinden dolayı Tepsi Et’in tüm ekibine ve sahiplerine teşekkür ederim ve İstanbul’umuza kazandırdıkları bu mekan için de kutluyorum.
Haydin İstanbul
Büyük bir yatırım yapılarak Zeytinburnu’nda yeni hizmet vermeye başlayan Haydin İstanbul, muhteşem özelliklere sahip bir Türk Mutfağı Restoranıdır. Restoranın girişinden itibaren sizi cezbeden bir havası var. Belki özel çini motiflerinden olsa gerek harika bir ambiyans oluşturuyor ve tarihi bir hüviyet kazandırıyor sanki. Yeşil yeşil çamlarla kaplı terası, rahatlıkla yemek eşliğinde yapılabilecek toplantı alanları ile mükemmel dizayn ödülünü hak eden bir işletme olmaya şimdiden aday bence. Kendinizi evinizde gibi hissedebileceğiniz samimi, temiz, sıcak bir işletme anlayışıyla 7 gün 24 saat Zeytinburnu Veliefendi’de hizmet veren bu restoranda 20 çeşidin üstünde çorba bulunuyor. Birçok yöresel çorbadan tutun Türk Mutfağının efsanevi ve yapımı bir o kadar zor yemeklerine varıncaya kadar birçok lezzeti burada bulabilirsiniz.
Karadeniz mutfağından örnekler
Geçenlerde gittiğim mekân için öncelikle şunu söylemeliyim ki çok şık ve konforlu döşenmiş. Çorba kâseleri de aç̧ doyuran cinsten çok büyük, yani sadece çorba içseniz bile doyarsınız. Ben ilk olarak az yuvalama çorbası içtim, çok nefisti. Ardından onlarca yemek arasından haşlama et yemeğini seçtim oda fevkalade iyiydi. Etin pişmesi, suyunun lezzeti vs. hepsi dengeliydi. Ayrıca restoranda Karadeniz mutfağından örnekler de var, kavurma, fasulye ve sarma gibi. Yakında sanırım Türk usulü kebap da devreye girecek. Ve tabi yemeğin ardından çeşit çeşit sütlü̈ tatlılar arasından yediğim üstü fındık dolu sütlaç̧ tam bir lezzet bombasıydı. Haydin İstanbul Restoranı, yatırımcı Çetin Çelik Bey tarafından büyük sermaye konularak yapılmış ki güzel bir eser çıksın. Hiçbir masraftan kaçınılmamış. Alt katlara indiğimde mutfak bölümü ve lavabolar 5 yıldızlı bir otel konforunda ve hijyen konusunda da tam puan aldı. Çetin Bey, oğluyla birlikte işletiyor burayı, sektörde deneyimi ise Topkapı’da muhteşem çorbalar yapan bir mekânın ortaklığından geliyor. Bence bir gün mutlaka Haydin restorana gitmelisiniz.
Levent Börek Zeytinburnu
Adana usulü nefis lezzeti ve uzayan peyniriyle öne çıkan bu yeni nesil börekçilik oldukça rağbet görüyor diyebilirim. Neredeyse Türkiye’nin her yerinde açılan bu börekçilerin içinde bence en başarılı olanlarından bir tanesi ‘Levent Börek’tir. Aslında Levent Böreğin hikâyesi çok uzun yıllar önce başlıyor. Babasından öğrendikleri ile kendi yeteneklerini bir araya getiren Levent Usta, kendisine özgü tarifleri ile genç yaşlarda insanların ilgisini çekmeyi başarıyor. Bu ilgi Levent Usta’yı Türkiye çapında bir börekçi olma noktasında motive diyor ve heyecanını bir kat daha artırarak daha iyisini yapmak için harekete geçiriyor. Araştırmaları ve denemeleri sonucu süper bir lezzeti yakalayan ve onu standart haline getiren Levent Usta, bugün 100 şubesi ve çeşitli lezzetleri ile tüm Türkiye’ye ulaşmayı başarıyor. Peyniri uzadıkça lezzeti de artan Levent Börek, bu börek lezzetinin ilhamını ta seneler önce başlayan bir seyyar tezgâhtan almakta ve bu günlere ulaştırmaktadır.
Halka böreği sevdirdi
Aslında Zeytinburnu Levent Börek şubesini açan Hüseyin Egilmezgil Bey’in daha enteresan bir hikâyesi var. 40 yılı aşan bir tekstil duayenliğinden sonra börekçiliğe soyunan Hüseyin Bey, Zeytinburnu halkına böreği sevdirmeyi başarıyor. Sarar Giyimde çok küçük yaşlarda başlayan Tekstil sektörü deneyimi sonrası burada uzun yıllar yöneticilik yapan Eğilmezgil, daha sonra 5 yıl kadar genel müdürlüğünü yaptığı Çift Geyik Karaca Giyimi çok iyi noktalara getiriyor. Hüseyin Bey daha sonra ise Dufy Giyimi ortaklarıyla beraber satın alarak, gömlekleri ile meşhur bu giyim markasının canlandırılmasını sağlıyor. Şimdi de gıda sektörüne atılan Eğilmezgil, börekçilik nasıl yapılır bunu göstermek istiyor zannımca. Bu mekâna börek yemeğe gelenler sanırım tekstil sektörünün geçmişi ve geleceği ile birçok konuşmaya da şahit olmaktalar. Börek yanında şahane tatlıların da bulunduğu bu mekânda Mantı gibi başka yemek hizmetleri de sunulmaktadır. Şahane bir börek yemek istiyorsanız mutlaka buraya uğramalısınız ve Hüseyin beyle tanışmalısınız. Benden söylemesi…