O gizli zındıka komitesi, bütün dünyanın servetine el koyduğu gibi; Tevbe suresinin 60. ayet-i kerimesinde bizzat Allah tarafından tespit edilen sınıfların hakkı olan Müslümanların zekâtlarını da hile ve hud’a ile asıl masraf ve mecrasından saptırıp kendi amaçlarına hizmet edecek yerlere sarf etmekte ve bu konuda hummalı bir şekilde çalışmaktadır. Hâlbuki nass-ı Kur’an’la zekât, sekiz sınıfa taksim ve tahsis edilmiştir. Şöyle ki:
“Farz ve vacib olan sadakalar, ancak ve ancak; fakr-u zaruret içinde perişan olup malı olmayan fukaraya; ve sahip olduğu malları, kendisini zillet ve meskenetten kurtarmaya kifayet etmeyen miskinlere; ve devlet-i şer’iyye tarafından zekâtın ahaliden toplanması, muhafaza edilmesi ve dağıtılmasına me’mur edilen amillere; ve kalplerinin İslam’a ısındırılması istenilen müellefe-i kulublara; ve hürriyetlerine kavuşturmak için, bir mal mukabili azad edilmek üzere efendisiyle anlaşma yapan mükateb kölelere; ve helal yol ile borçlanıp, malı borcuna ve masraflarına kafi gelmeyen borçlulara; ve Kur’an’ı ve ahkam-ı İslamiyeyi hâkim kılmak için cihad eden asakirin-i İslamiyeye; ve vatanlarından uzak düşüp elleri mallarına ulaşamadığı için yolda kalmış olan yolculara verilir.
Bu farz ve vacib olan sadakalar, yalnız zikredilen bu sekiz sınıfa mahsustur ve onların malıdır. Bunlardan gayrısına asla verilemez. Bu taksimat, hiçbir kimsenin müdahalesi olmadan doğrudan doğruya Allah tarafından yapılmış bir farz ve takdirdir. Binaenaleyh herkesin bu taksime riayet etmesi vacibdir. Zira Allahu Teala, her şeyi bildiği gibi bu zekâtın nerelere verileceğini dahi bilir ve her şeyi hikmetle yapıp, hikmetinin muktezasınca hükmettiği gibi zekâtın kimlere verileceği hususunda da hikmetinin muktezasınca hükmetmiştir.”
Demek bu taksimatı, Allah (cc), bizzat kendisi yapmış ve bu taksimatı Habib’ine dahi bırakmamıştır.
Resul-i Ekrem (sav) Efendimiz de zekâtın nerelere verileceğini beyan eden bu ayet-i kerimeyi pek çok hadis-i şerifiyle açıklamıştır. Mesela; Peygamber Efendimiz (sav), Muaz bin Cebel’i Yemen’e vâli olarak gönderdiği zaman, ona şu emri vermiştir:
“Onları Allah’tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah’ın Resulü olduğuma iman etmeye dâvet et. Eğer bu hususta sana itaat ederlerse; onlara, Cenâb-ı Allah’ın kendilerine günde beş vakit namaz kılmalarını emrettiğini bildir. Eğer bu konuda da sana itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine mallarından zekât vermelerini farz kıldığını bildir. Zekât, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilir.”