Türkiye’deki seçimlere içeridekiler kadar dışarının da nasıl baktığı önemli. Bu bakışın işaretlerini medya ve iş dünyasından görmek mümkün. Seçimler öncesi dışarının istediği “Zayıflatılmış bir AK Parti” modelinin hayata geçirilmesi için herkes elinden geleni yapmaya devam ediyor.
HDP, ilk kez parti olarak seçimlere girme kararı aldığında CHP lideri Kılıçdaroğlu, “AK Parti ile anlaştılar, yüzde 10 barajı altında kalacaklar ve Erdoğan’a başkanlığı verecekler” demişti. Bugün bu ve benzeri sözlerin hiçbirini Kılıçdaroğlu ağzına bile almıyor.
HDP’nin parti olarak seçime girme kararını AK Parti çevresi ise, uluslararası bir istek olarak ifade ediyor. Bütün bunlardan anlıyoruz ki, zayıflatılmış bir AK Parti Projesi’nin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı HDP’nin seçim barajını aşıp aşmamasına bağlı.
Zayıflatılmış bir AK Parti Projesinde ne yapılmak isteniyor:
1- Eğer AK Parti zayıflatılırsa bu otomatik olarak Başkanlık Sistemi’nin engellenmesi demek. Başkanlık Sistemi’nin engellenmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beştepe’ye hapsedilmesi demek.
2- Eğer seçim sonuçlarında HDP yüzde 10’u aşarsa ve AK Parti’nin alacağı milletvekili sayısı 300’ün altına düşerse, tek başına iktidarı sağlar; ama bu Anayasa başta olmak üzere yapılacak deşikliklerin AK Parti’nin istediği gibi olmasını etkiler ve AK Parti sıradan bir hükümet haline gelir.
3- HDP yüzde 10 barajını aşarsa, AK Parti’de ciddi anlamda bir milletvekili kaybına uğrarsa ve koalisyon ihtimali ortaya çıkarsa bu AK Parti’nin kendi içerisinde parçalanmasını getirir.
4- Seçimlerde istediği başarıyı elde edemeyen bir AK Parti’nin Eylül’deki kongresi çok çalkantılı geçer ve AK Parti’yi bugüne kadar getiren birlik ve beraberlik görüntüsü kaybolur. Partinin zayıflatılma projesi başarıya ulaşmış olur.
Bütün bunları 7 Haziran gecesi göreceğiz. Daha önce AK Parti’yi zayıflatma umutları sokaklarda, darbelerde arandı; başarılı olamadı. Bugün sandık üzerinden bir zayıflatma eğilimi içerisine girmeleri sokaklara nazaran iyi olsa da projenin doğal olmayışı başarı sansını yitiriyor.
Türkiye kendi içinde sağladığı güven-normalleşme eğilimini tekrar eski günlere dönerek yok etmek ister mi, bunu da 7 Haziran gecesi anlayacağız. Zayıflatılmış bir AK Parti’ye halk izin verir mi, onu da bir hafta sonra.