Barış ve Demokrasi havarisi, yedi nesildir Kürt halkı için mücadele edip bedeller ödeyen bir ailenin evladı, özü-sözü bir, dini bütün mümine, sevgi pıtırcığı Figen Yüksekdağ(!) HDP grup toplantısında konuşuyor…
Diyor ki: “Hükümet Sur’un yüzde 95’ine el koymuş. Kim adına? Kamu adına. Kamu kim? Halk. Peki halka sordunuz mu?!”
Figen haklı!
Hem zaten:
☆PKK, Devrimci halk savaşı ilan ederken Kürtlerin tümüne tek tek sormuştu…
☆PKK/HDP/DBP, Silahlı Özyönetim ilan etmeden önce Silvan, Cizre, Sur, Silopi, Nusaybin, Yüksekova ve Şırnak’ta referandum yapmıştı…
☆PKK/YPS/YDG-H, hangi sokağa çukur kazıp barikat kuracağına o sokağın halkı ile birlikte karar vermiş hatta oy çokluğunu yetersiz bulmuş; ‘Bir kişi bile istemiyorsa onun özgürlüğünü engelleyemeyiz, bu yaşam hakkı ihlalidir’ diyerek sadece oy birliği ile evet diyen sokaklarda karar kılmıştı…
☆PKK, kimin evinin önüne EYP koyacağına ev sahibinin talebine göre karar vermiş; ‘Lütfen benim de evimin kapısına bir EYP göm, benim de evim yıkılsın, benim de ocağım sönsün’ ricasında bulunmayanların kapısına EYP döşememişti…
☆PKK, Evleri delerek veya tünel ile diğer bir eve bağlama işlemini de ev sahibinin ricasına bağlamış; hatta halkın bir kısmı PKK’nın ‘Ben sizin yatak odanızdan başkasının evine kapı açamam, bu mahremiyete tecavüzdür’ dediği halde ısrarla ‘hayır benim de yatak odamı deleceksin, beni de özgürleştireceksin’ talebini kıramadığı için istemediği halde yatak odasını da başkasının salonuna bağlamak zorunda kalmıştı…
☆PKK militanları, girdikleri evlerde yatak odasının gardırobundan giymek için aldıkları etek için evin hanımından telefonla müsaade istemiş, müsaadeye rağmen kıyamamış; hak geçmesin diyerek etek parasını dolaba koymayı ihmal etmemişti…
☆Bazı siviller PKK’ya ısrarla ‘Biz size canlı kalkan olmak istiyoruz, canımızı size feda etmek istiyoruz’ demelerine rağmen PKK; ‘Hayır olmaz ! biz sizin için varız burnunuzun kanamasına izin vermeyiz’ diyerek buna müsaade etmemiştir…
☆Çocuklar PKK’ya gelip ‘Biz de bu haklı ve tarihte binlerce örneği olan meşru savaşta yer almak istiyoruz’ deyince; PKK, kimisini ‘Siz reşit değilsiniz, okulunuza devam etmeli bir gelecek kurmalı ve Kürt halkına kaleminiz ve fikirlerinizle katkı yapmalısınız’ diyerek kat’i olarak geri göndermiş diğerlerine de ‘Git ailenden de muvafakatname getir, anne baban da razı olduğunu beyan etsin öyle gel’ demişti…
☆Hem zaten PKK, aslında HDP vekillerinin ikamet ettiği mahallelerde çukur kazacak, HDP belediyelerinden ihale alan müteahhitler, HDP’li vekil ve başkanların aileleri ve çocukları savaşacaktı ama;
Kenar semtlerin laftan anlamaz cahil ve fakir halkları ısrarla:
“Hayır olmaz! Siz bizim sahibimiz ve geleceğimizsiniz; siz ölmemelisiniz, sizin o güzelim evleriniz zarar görmemeli, ilerde bizim çocuklarımızı da özgürleştirecek olan çocuklarınızın eğitimi yarım kalmamalı, sevgilileriyle canlı müzik dinledikleri cafeler zarar görmemeli, lütfen biz fakirler ölelim, bizim ocağımız sönsün” deyince….
Kendini halkların huzuruna vakfeden bay Duran ve Kürkçü, bayan Nursel ve Figen çaresiz kalmış ‘Biz halk için varız, halk ne istiyorsa o olacak’ deyip savaşı fakirlerin semtine taşımak zorunda kalmıştı…
Buna rağmen HDP’li Vekil, Başkan, Encümen, Müteahhitler ve aileleri bu onurlu direniş için canlarını ve mallarını feda edip şerefli ve onurlu özgür bireyler olmak için her sabah Sur’un kapısına gelmiş ama faşist devlet onlara ‘Ben sizi bu şereften mahrum bırakacam’ diyerek Sur’a almamıştı…
Ah bu kandan, savaştan ve şiddete tapmaktan başka bir şey bilmeyen zalim Kürtler… (!)
40 yıldır ekolojik dengeyi korumak için Kürdistan dağlarında çiçek ekip, böcek kanadı temizleyen, kendini doğaya ve insanlığa vakfetmiş mağdur, mazlum ve Müslüman PKK’yı zorla Marksisit/Leninist ideolojilerine kurban edip; onu İslamdan uzaklaştırmak, ümmetten koparmak, yaşam alanlarını yıkmak ve huzursuz etmek için elinden geleni yapıp ocağını söndürdü…
Yerseniz tabi…
NOT: Sur’da şehri yıkan, halkı göç ettiren, bir hiç uğruna Kürt çocuklarını öldüren ve öldürten şehir eşkıyalarına yönelik yapılan operasyon bittikten sonra;
Bakanlar Kurulu ‘Acil Kamulaştırma’ kararı aldı.
Bu karar halkın evini istimlâk etme kararı değil (fiyat takdiri yapılmış, tapu devri yapılmış kat’i bir istimlâk yok) bir tedbir kararıdır. Emlak talanını engelleme ve halkın mülkünü koruma kararıdır.
Çünkü şehir eşkıyalarından sonra bu defa da emlak eşkıyaları devreye girmiş; mazlum ve mağdur halkın evini kelepir fiyatına satın almaya çalışmaktaydı.