Türkiye’de yüzde 85 çoğunluk, sokakta başıboş köpek sorunundan muzdarip.
Önce sorunu ortaya koyalım. Ardından da yeni bir sorun olarak çocuğu köpekler tarafından parçalanan ailelere çemkiren milletvekillerini konuşalım.
Bakınız, son iki yılda 50'si çocuk olmak üzere 107 kişi sahipsiz köpeklerin saldırısında öldü.
Son beş yılda hayvana çarpmayla gerçekleşen 3 bin 534 trafik kazasında, 55 ölüm ve 5 bin 147 yaralanma vakası kayıtlara geçti.
2023'te, kuduz riskli temas sayısı 438 bine ulaştı ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından Türkiye, kuduz riski açısından yüksek kategorisinde tanımlanıyor.
Birçok ülkenin dışişleri bakanlıkları, Türkiye'ye gidecek vatandaşlarını başıboş köpekler ve kuduz riski konusunda uyarmaya ve seyahat öncesi kuduz aşısı olmalarını tavsiye etmeye başladı.
Türkiye’de sokaklar güvenli bulunmuyor.
Hastane, metro ve parklarda sahipsiz ve hastalıklı köpekler rastgele geziniyor.
Okula giden çocuklar, sabah camiye giden yaşlılar ve erken saatte işine giden yetişkinler korku ve tedirginlik içinde yolculuk yapıyor.
Hâl böyleyken sesi çok çıkan yüzde 15, kalan yüzde seksen beşi hayvanları aç bırakmakla, köpeklere yönelik doğru tutum sergilememekle, yalan haber yaymakla itham ediyor. Hiçbir şekilde sorunu kabul etmiyor, mağdur olan çocuk ve anne-babaları suçluyorlar.
Bu tipolojinin bir yansımasını, geçtiğimiz gün Meclis komisyonunda gözlemledik.
İnanılır gibi değildi.
TBMM, böyle bir profili nasıl bünyesinde barındırıyordu? Üzüldük!
Malumunuz, sokak köpeği sorununu çözmek adına kitlelerin sesini dikkate alan AK Parti, 17 maddelik bir yasa teklifi hazırladı. Bu teklif, komisyonda tartışılıyor.
Kabul ediyorum. Tartışmanın insani boyutlarda geçmesini beklemek hataydı.
Köpeklerin başıboş şekilde sokaklarda serseri mayın gibi dolaşmasını isteyen milletvekilleri var ve âdeta militan gibi hareket ediyor, halkı asla dinlemiyor, diyalogdan değil agresyondan yana tavır sergiliyorlar.
Bu tarzı biliyoruz ama konunun en acı tarafı, aynı sığlığı, çocuğunu kaybetmiş bir anneye ve çocuğu on sene boyunca tedavi görmek zorunda kalan bir babaya yöneltmeleri oldu.
CHP, DEM Parti ve TİP'li milletvekillerin Antalya'da başıboş sokak köpeklerinden kaçarken kamyonun altında kalıp hayatını kaybeden 10 yaşındaki Mahra Melin Pınar'ın annesi Derya Pınar’a ve Ankara'da okula giderken sokak köpekleri tarafından parçalanan ve 15 kez ameliyat olan Tunahan Yılmaz'ın babası Halil Yılmaz’a ses yükseltmeleri ve suçlayıcı tavır içine girmeleri büyük hataydı.
Kendisine "Sen kimsin?" diye bağıran muhalefet vekillerine tepki gösteren baba Halil Yılmaz, "Benim çocuğum diri diri yendi, 10 yıl tedavi görecek." dedi. Acılı baba sinir krizi geçirirken muhalefet milletvekilleri "Çocukları alet etmeyin." diye bağırdı, bazıları ise baba Halil Yılmaz'ın üstüne yürüdü.
Gelişmeler, komisyon için utanç kaynağı oldu.
Şimdi bu tabloyu nasıl yorumlayacağız? Bu vekiller bizi temsil etmiyor, net!
Bu vekiller, mazlum vatandaşımızı çemkirirken kimlerin savunuculuğunu yapıyor?
İspatlı ve delilli bir şekilde bağışları zimmetlerine geçiren STK’ları mı acaba?
Neyse ki tek tesellimiz “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” düsturuyla hareket eden vekillerimizin varlığı…
Sonuç olarak teklif yasalaştığı takdirde sorun aşamalı olarak çözülecek.
Peki, ne olacak?
1. Sokaklardaki köpekler, belediyeler tarafından toplanmak zorunda olacak.
2. Barınaklarda rehabilite edilen köpekler, sokaklara salınamayacak.
3. Köpekleri uyutmak zorunlu değil, sadece bu konuda yetki verilmektedir. Ancak belediyeler köpekleri tekrar sokaklara bırakamaz. Köpekler sahiplenilene kadar barınaklarda tutulmalıdır. Bununla birlikte yeterli imkânı olmayan belediyeye, uyutma yetkisi verilmektedir.
Tüm bunlara rağmen köpekler sokaktan toplanmaz ya da toplanıp “Rehabilite edildi.” denilerek yeniden sokaklara bırakılır ve sonrasında bir insanın ölümüne ya da yaralanmasına neden olunursa; artık ilgili kamu görevlilerinin ceza hukuku sorumluluğu gündeme gelebilir.