Gündem

Yurt dışı ayağı da kırılmalı

Abone Ol

Türkiye’nin bağımsızlığını ve halkının özgür iradesini hedef alan darbe girişimi başarısızlığa uğrarken, o gece darbecilere karşı halkın gösterdiği direnişin ne kadar yüce olduğu her geçen gün daha da net bir şekilde ortaya çıkıyor.

Ülke olarak çok büyük bir tehlike atlattık.

Birçok şehit verdik.

Yaralıyız.

Sevindirici olan ise hain darbe girişiminin bastırılmasının ardından ülkemize bu kötülüğü yapan ve ucu dışarıda olan terör örgütüne yönelik tedbirlerin hızla alınıyor olması.

Çoktan yapılması gereken bir şey yapılıyor ve resmi kurumların bağırsakları temizleniyor.

FETÖ’nün Türkiye içindeki yuvalarına ve devlet içindeki hücrelerine yönelik operasyonlar yeterli değil.

Türkiye aleyhine faaliyetlerini önlemek için yurt dışı yapılanmalarının da olabildiğince etkisiz hale getirilmesi gerekiyor.

Somali, Fethullah Gülen liderliğindeki paralel yapılanmaya bağlı Nile Academy’nin faaliyetlerini durdurdu ve çalışanlarına ülkeyi terk etmeleri için bir hafta süre tanıdı.

Örgüt faaliyetlerinin en yoğun olduğu ülkelerden biri de Fas.

Fas’ta da iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi yetkililerine FETÖ hakkında bilgi verildi.

Bu şekilde yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da terör örgütünün ve hücrelerinin etkisiz hale getirilmesi için gerekli her türlü çaba gösterilmeli.

Elbette bu örgütü ve üyelerini koruyup kollamak isteyen ülkeler olacaktır.

En azından bu tavırlarıyla Türkiye’ye düşmanlık beslediklerini göstermiş olacaklarını bilsinler.

FETÖ’nün Suudi Arabistan’daki faaliyetlerini de mercek altına almak gerekiyor.

Riyad’daki Hira Dergisi ofisi örgütün Suudi Arabistan’daki önemli merkezlerinden.

FETÖ, son yıllarda Suudi Arabistan’daki üniversitelere çok sayıda öğrenci gönderdi.

Fakat en önemlisi Medine’deki karargâh.

Çünkü birkaç yıl önce eski binadan ayrılıp yeni yaptırılan binaya geçen örgütün Medine karargâhı dünyanın dört bir yanından hac ve umre bahanesiyle gelen örgüt liderlerinin ve üyelerinin buluşma yeri.

Kutsal topraklara ibadete gidenlerden kimse şüphelenmeyeceği için gözlerden uzak toplantıların gerçekleştirilmesi için gayet uygun bir mekân.

Bir diğer konu da darbe girişimine bazı Arap ülkelerinden verilen destek.

Arap sokağında genel kanı Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu işte parmağı olduğu yönünde.

Abu Dhabi’nin darbe girişimine finansal destek sağladığı ve planlanmasına katkıda bulunduğu iddiaları var.

Türkiye’de darbe planının Mısır’daki darbenin başarılı olmasının hemen ardından yapılmaya başlandığı ve bazı emekli generallerin BAE’yi sıkça ziyaret ettikleri söyleniyor.

Darbe girişimi başarısız olunca Türkiye’nin öfkesinden korkan BAE Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed’in apar topar Doha’ya giderek Katar’dan arabulucu olmasını istediği konuşuluyor.

Bu iddiaların ne kadarı doğru, önümüzdeki günlerde mutlaka ortaya çıkacaktır.

Fakat Birleşik Arap Emirlikleri’nin darbe girişiminin başarılı olmasını yürekten arzu ettiği ve medya desteği verdiği kesin.

El Arabiya ve Sky News Arapça kanallarının yayınları açıkça darbe yanlısıydı.

Bu konuda o kadar ileri gittiler ki, asılsız haberler yayınlamaya başladılar.

Hatta Anadolu Ajansı, Ankara’da büyük bir patlama olduğu yönünde yayınlanan yalan haberin ardından “SKY News Arapça, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından Türkiye’ye ilişkin asılsız haberler yayınlamaya devam ediyor” diyerek söz konusu kanalın alçaklığına dikkat çekti.

Sky News Arapça kanalının sahibi, BAE Başbakan Yardımcısı ve Başkanlık İşleri Bakanı Mansur Bin Zayed El Nahyan.

Yani Abu Dhabi’nin resmi çizgisinde yayın yapıyor.

Arap sokağında en çok sorulan sorulardan biri şu:

“Türkiye, BAE’nin kendisine yönelik saldırıları karşısında neden sessiz?”

Bu soru önceki gün bana da yöneltildi.

Twitter’daki bir takipçim BAE’nin gayri resmi sözcüsü Dhahi Khalfan’ın Türkiye aleyhindeki son paylaşımlarına işaret ederek, yargı yoluyla niçin peşine düşmediğimizi sordu.

Şu cevabı verdim:

“Türkiye bugün gördüğünüz gibi büyük köpeklerle uğraşıyor. Rahasızlık verici bir köpek yavrusuyla ya da küçük bir böcekle uğraşmaya vakti yok.”

Günü geldiğinde o köpeklere ve haşerata da gerekli cevap mutlaka verilecektir…

İsmail Yaşa