Yunan Hükümeti, Türkiye ile Libya arasında imzalanan mutabakat muhtıraları sonrasında, Libya kriziyle yakından ilgilenmeye başladı. Atina’nın Libya krizine müdahil olma çabasının ardında, iki neden bulunuyor. Birincisi, Doğu Akdeniz’de iddia ettiği deniz yetki alanlarını kaybetme korkusudur. İkincisi ise Türkiye’nin askeri, siyasi ve ekonomik varlığını, Yunanistan’ın güneyinde yer alan Libya’da güçlendirme yönünde attığı adımlardır. Bunların dışında Atina’nın Libya’daki iç savaşı durdurma veya süregiden istikrarsızlığın sona erdirilmesine katkı sağlama gibi bir kaygısı şimdiye kadar hiç oluşmamıştır.
Türkiye’nin Libya’daki her türlü varlığını kendisine tehdit olarak gören Yunanistan’a göre, Libya’daki tek yasal ve seçilmiş tek meşru otorite, Tobruk’taki Temsilciler Meclisi’dir. Dolayısıyla Atina, Birleşmiş Milletler’in tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin hiçbir kanuni tarafı olmadığını iddia etmektedir. Yunanistan’ın bu iddiasının hiçbir hukuki dayanağı olmadığı gibi söz konusu tez, Birleşmiş Milletler himayesinde imzalanan Libya Siyasi Anlaşması’na ve Berlin Konferansı kararlarına da aykırıdır.
Yunan Hükümeti’nin bu tezi ileri sürmesinin nedeni, Libya’nın tanınmış meşru hükümetinin, Atina’nın çıkarlarına aykırı bir şekilde Türkiye ile kurmuş olduğu işbirliğidir. Bu yüzden Yunan Dışişleri Bakanlığı Libya’da meşru hükümetle değil de Temsilciler Meclisi ile siyasi ilişkiler kurma kararı aldı. Bu bağlamda Yunan Dışişleri Bakanlığı, Aralık 2019’da Akile Salih’i Atina’ya davet ederek Libya’da tek otorite olarak Temsilciler Meclisi’ni tanıdıklarını kendisine bildirdiler.
Atina’daki görüşmenin ana gündem maddesi Türkiye’ydi. Yunan makamları Akile Salih’ten, Yunanistan’ın ve Avrupa Birliği’nin desteği kazanmak için “Trablus-Ankara anlaşmasının geçersiz” olduğunu Atina’dan ilan etmesini talep ettiler. Akile Salih de bunu kabul etti.
Akile Salih’in Atina ziyaretine, Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias 1 Temmuz 2020 tarihinde Tobruk’a giderek yanıt verdi. Akile Salih ile görüşen Dendias’ın ajandasında iki konu vardı. Bunlar, Temsilciler Meclisi ile münhasır ekonomik bölge anlaşması imzalamak ve Libya’nın doğusunda Yunanistan’ın etkisini güçlendirmek.
Bazı diplomatik kaynaklar ise bu görüşmede, Yunanistan’ın Bingazi’de bazı askeri kazanımlar için nabız yokladığını da iddia ediyor. Fransa, Mısır ve Yunanistan’ın sahada ciddi yenilgiler alan Hafter’e alternatif olarak Akile Salih’i hazırladığı bilinmektedir. Adı geçen üç ülkenin siyasi planına göre,Fayiz es-Serrac’ın yerine Libya’da başbakan Akile Salih olmalıdır. Bu hesaptan dolayı Yunanistan Akile Salih’e, Türkiye-Libya ilişkilerini kesmesi karşılığında başta Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası destek vaat etmektedir.
Akile Salih başkanlığındaki Temsilciler Meclisi’nin hukuki çerçevede; Yunanistan ile münhasır ekonomik bölge anlaşması yapma, Atina ile Trablus’u aşan diplomatik ilişkiler kurma ve Yunanistan’a bazı askeri üsler tesis etme şeklinde yetkileri bulunmamaktadır. Siyasi bakımdan ise Yunanistan’ın ve Akile Salih’in bu girişimleri, uluslararası hukukun en temel ilkesi olan egemenlik prensibine aykırıdır.
Yunanistan’ın maksadını aşan bu girişimleri, Libya’nın bölünmesine kapı aralayan adımlardır. Miçotakis Hükümeti’nin Libya konusunda aldığı tek meşru karar, Yunan Parlamentosu’nun Yunan-Libya Dostluk Komitesi’ni yeniden etkinleştirme kararıdır. Bunun haricindeki tüm kararları, uluslararası hukuk nazarında yok hükmündedir.