Bir korku ikliminin içine yuvarlanıyoruz topyekûn. Birbirine besledikleri düşmanlık yüzünden ülkemizin son 40 yılını cehenneme çeviren Kürtçü ayrılıkçılarla, Türk ırkçısı bölücülerin birleşip İstanbul’u teslim ettikleri zat, taksici esnafı kendisini yuhladı diye kendinden geçiyor. Ses çıkartan azıcık cesaretini toplayıp “bendim seni yuhlayan” diyebilse başgan tokadı da yiyecek belli ki. Fakat susuyor.
CHP’nin başındaki zat, ülkedeki her iki kişiden birisinin oyunu almış iktidara oy veren öğretmenleri, öğretmen olarak görmeyeceklerini söylüyor. Fakat başta sendikalar olmak üzere, herkes susuyor.
TERÖR SEVİCİLİKLE KORKU YAYIYORLAR
Korkuyor insanlar artık. Çünkü, ülkenin İletişim Başkanının evini gözetlemek için adam gönderiyor, açığa çıktıklarında ise inkar etmeyecek kadar pervasızlaşabiliyorlar. Tuhaf gibi görünse de, halk “muhalefet” adı verilen ve terör örgütleriyle “anayasa pazarlığından” terörist cenazelerinde ağıt merasimleri düzenlemeye kadar bir dizi etkinliği fütursuzca yapabilen bu güruhtan artık daha fazla korkuyor. Ya “yuh”un bedeli bir tokattan daha fazlası olursa?
Öyle ya, Şişli Belediye Başkan Yardımcısı CHP’li Cihan Yavuz’un PKK’lı olmaktan tutuklandığı; Küçükçekmece Belediyesi’ne PKK propagandası yapmaktan soruşturma açıldığı, DHKP-C’li teröristlerin CHP’li milletvekillerinin davetiyle TBMM’de cirit attığı bir ülkede halkın iktidardan değil de, muhalefetten korkması doğal değil mi?
İsrafı ifşa adına belediyenin hizmet araçlarını Yenikapı’ya dizip, sonra da 698 milyonluk araç kiralama ihalesine neden çıktığını, daha başkan olmadan valiye it diyebilen İmamoğlu’na kim sorabilir korkmadan? Ya bu ihalenin, sırf üç gün önce kurulan, tecrübesiz ve sermayesiz CHP’li bir şirkete usulsüzce verilmesi yüzünden devlet tarafından iptal edilmesini soran bir gazeteci gördünüz mü hiç? Göremezsiniz. Çünkü, tıpkı yoldaş korumasındaki İl Başkanları gibi İmamoğlu’nun da etrafı etten bir duvarla çevrili. Onun dışında ise korku halkası.. Bu halkayı kırıp soru sorma cüreti gösterenler ise ya alaycı bir gülümseme ya da üstü örtük bir tehditle karşılaşıyor zaten.
Aslında başarılı oldukları alanlar yok değil. Mesela 180 bin nüfuslu küçük bir ilçe olan Menemen’de CHP’li Belediyenin bir yıl içinde 50 milyon liralık yolsuzluk yapabilmesi az beceri midir? Halkın malını kişisel borcunu ödemekte kullanan Belediye Başkanı Serdar Aksoy toplantılarında “biz Kızıldere’de ölen Mahir Çayan’larız” sözünü boş yere kullanmamış demek ki. Terörist adıyla korku salıp, milleti soymaya kalkmak işin özeti galiba..
HEYKEL TEDAVİSİ
Artık ateşimin düşüp, ağrılarımın nihayet bulduğu korona tecrübemin bu 5. gününde Rabbime hamd ediyorum. Ya tüm dünyanın hastalıktan kırıldığı bu günlerde hastane yolu yapmak yerine, covid heykeli yaptıran kafa iktidarda olsaydı, ne olurdu halimiz?
Heykel dediğime de bakmayın. Stefano Maderno ya da Lorenzo Ghiberti, heykel sanatının asırlar sonra CHP elinde geldiği yeri görseler, hırsından heykellerini parçalarlardı.