Yolumuz Kazan’a düştü

Abone Ol

Yıllar önce “Rusya’da Müslümanlar” adlı belgesel nedeniyle Tataristan’nın başkenti Kazan’a gelmiştim. Türk-İslam mimarisinin güzide eserleriyle süslü bu güzel şehirde uzun süren komünizm nedeniyle toplumun maneviyatını nasıl kaybettiğine şahit olmuştum. Kendileriyle konuştuğumuz toplum önderleri komünizm döneminde toplumun manevi yapısının çökertildiğini ifade etmişlerdi. Komünizm döneminde bütün dinler yasaklanmış camiler ve kiliseler başka maksatlarla kullanılmışlardı.

Yıllar sonra yolumuz İslam Dünyası Zirvesi nedeniyle Kazan’a düştü. Kazan tarihi bölgelerin dışında oldukça büyüyerek modern bir şehir olmuş.

1990’lı yıllarda komünizmin çökmesiyle birlikte toplumun üzerindeki kâbus perdesi açıldı. Ancak bu defa da hafıza kaybı nedeniyle cehalet ortaya çıktı. Tataristan halkı hızlı bir şekilde özüne ve değerlerine dönerek açığı kapamaya çalışıyor.

Tataristan 4 milyon nüfuslu Rusya Federasyonu’na bağlı bir özerk cumhuriyet. Nüfusun yarısı Bolgar Türkleri’nden yani Tatarlardan diğer yarısı Ruslar ve diğer azınlık gruplardan oluşuyor. Burası petrol, doğal gaz ve maden zengini bir ülke. Rusya petrollerinin yüzde 20’si Tataristan’da.

Başkent Kazan, İdil ve Kazansu nehirlerinin birleştiği yerde kurulmuş 1.200.000 nüfuslu bir şehir.

Kremlin,  devlet başkanlığı sarayının da içinde bulunduğu birçok tarihi yapıyı barındıran sembolik bir mekan. Kremlin Türkçede kale anlamına gelirken kelimenin orijinalinin Tatar Türkçesindeki kirmenden geldiğini öğrendik. Kremlin etrafı köşelerinde huni kubbeli burçların bulunduğu kaleyle çevrili yüksek bir tepenin üzerine kurulmuş. İçinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı, askeri binalar, camiler ve kiliseler var. En çok dikkat çeken yapı ise Kul Şerif Camii. Seyyid Kul Şerif bir İslam alimi, şair ve devlet adamıdır. Tataristan’ın hürriyetine kasteden Rusları püskürtmek için talebeleriyle mücadele etmiştir. Korkunç İvan’ın saldırıları sonucunda çok sayıda talebesiyle beraber şehit olmuş ve camisi de yıktırılmıştır. Sovyetler çökünce Tatarlar Cumhurbaşkanı’nın öncülüğünde eski caminin bulunduğu yerin yakınına yeni bir cami yaptırma kararı alırlar.

1996 yılında yapımına başlanan cami 2005 yılında Kazan şehrinin kuruluşunun 1000. yılında ibadete açılır. Kul Şerif Camii, son yıllarda yapılan benim gördüğüm en güzel eser. Yüksek tepeye konuşlanmış bir zarafet abidesi gibi Kazan’ın kimliğini oluşturuyor. Cami 4 büyük ve 4 küçük olmak üzere 8 minareye sahip. Bu minareler cennetin 8 kapısını temsil ediyormuş. Caminin turkuaz kubbesi Kazan Hanlığı’nı, pencereler duayı, lale figürleri uyanışı, turkuaz renkler özgürlük ve sınırsızlığı temsil ediyormuş. Çok ince detaylarla bu ulvi mabede mana katılmış. Alt katta müze bulunuyor ve burada 24 saat Kur’an-ı Kerim okunuyor tıpkı Topkapı Sarayı’nda olduğu gibi…

Kremlin’de turkuaz kubbeli bir Ortodoks kilisesi de var. Bu kilise de çok estetik yapılmış. Rus Ortodoks kiliselerine nazaran içi fazlaca süslü. Kilisenin içi ikon ve resimlerle bezenmiş. Beyaz ve turkuaz renklerin hakim olduğu meydanda kiremit renkli minare Süyümbike kulesidir.

Süyümbike Kulesi’nin efsanevi hikâyeleri var. Burası son Kazan Sultanı Süyümbike Hatun’un adını taşıyor.  Safa Giray Han ölünce hükümranlık küçük oğluna kalır. Bu durum anne Süyümbike Hatun’u sultan yapar. Süyümbike Hatun Kazan’a saldıran Rus Çarı korkunç İvan’a esir düşer Moskova’ya götürülür ve bir yıl sonra ölür. Oğlu da vaftiz edilerek papaz yapılır ancak o da 19 yaşında veremden ölür…

Tataristan hakkında, Kazan hakkında anlatılacak çok şey var.  Haftaya devam edelim.