15 Temmuz hain darbe girişiminin hemen sonrasında başta bu hain yapılanmanın ağırlıklı olduğu emniyet ve askeriye olmak üzere bütün devlet kurumları ve bürokraside etkin bir mücadele başlatıldı.
Gelinen nokta dikkate alındığında maalesef bazı kurumlarda mücadelenin akamete uğratıldığı ya da zayıflatıldığı dikkat çekmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımızı ve mücadeleyi yürütmekte olan diğer devlet kurumlarının dikkatlerini, FETÖ ile mücadelenin belki de kasıtlı olarak etkin bir şekilde yürütülmediğinin artık kamuoyunca da kabul edildiği YÖK ve üniversitelere çekmek istiyorum.
15 Temmuz hain darbe girişiminden hemen sonra gerek daha önce yapılmış rektör adayı belirleme seçimleri sonucuna göre, gerekse atama ile işbaşına gelen rektörlerin FETÖ-PDY yapılanmasına karşı yürüttükleri ya da yürüt(e)medikleri mücadelenin sorgulanması büyük önem arz etmektedir.
Zira gözlerden kaçırılmış bir gerçek var ki, aslında zaman zaman eleştiri konusu olan mücadeledeki eksikliğin ve zayıflığın bence en önemli sebebini teşkil etmektedir. O da söz konusu rektörlerin büyük bir kısmının bu yapı ile mücadele edebilecek güçte ve kararlılıkta olmadıklarıdır.
Bir defa şunu hatırlatmak isterim ki, 15 Temmuz öncesinde bazı üniversitelerimizde seçimler yeni yapılmış, bazılarında ise birkaç gün önce tamamlanmıştı.
Şimdi şu sorulara cevap bulmaya çalışalım;
Darbe girişiminden hemen önce yapılmış seçimlerde şimdi yargılanan ve üniversitelerden ihraç edilen FETÖ mensubu akademisyenler kimleri destekledi?
Adaylar içinde doğrudan FETÖ mensubu olup olmadığı tespit edilebildi mi?
FETÖ mensubu akademisyenler rektör belirleme seçimlerinde hangi senaryoları hayata geçirdiler ve sonuçları ne oldu?
Rektör aday belirleme seçimleri YÖK kararıyla Temmuz ayının son haftası olarak daha önceden belirlenmiş olan yaklaşık 18 üniversitenin söz konusu seçimleri darbe girişimi gerekçesiyle bazı endişeler dikkate alınarak YÖK tarafından iptal edilirken aynı hassasiyet darbe girişiminden hemen önce yapılmış seçimler için neden gösterilmedi?
Bu hususların bugün üniversitelerde yürütülmekte olan mücadelenin yeterince etkili yapılmamasının en önemli sebebi olduğu kanaatindeyim.
Çünkü atama yoluyla 15 Temmuz sonrasında göreve gelmiş olan bazı rektörler, daha sonrasında malum yapı ile illiyet, irtibat ve iltisak bağlantısı tespit edildikleri gerekçesiyle görevden alındılar.
Hükümetin YÖK, Rektörler ve FETÖ ile mücadele konusunu bir kez daha ciddi bir şekilde sorgulaması ve kamuoyunu ikna edecek adımları bir an önce atması ehemmiyet arz etmektedir.
Bugün birçok üniversitede hâlâ FETÖ mensubu ve yandaşı akademisyenlerin korunduğu, haklarında herhangi bir işlem yapılmadığı yönündeki endişeler kamuoyunu ziyadesiyle meşgul etmektedir.
Bir an önce YÖK, üniversiteler ve rektörlerin yakın takibe alınması, bürokrasi ve belediyelerde başlatılan ve oldukça yerinde bir adım olarak kamuoyunun takdirini kazanan operasyonlar için düğmeye basılması kamuoyu vicdanını rahatlatacaktır.