Yiyecek içecek sektörü piyasayı ayakta tutuyor

Abone Ol

Ekonomik şartlar ne olursa olsun!

Hayat devam ettiği müddetçe beslenme ve barınma ihtiyacı da devam edecektir.

Dolayısıyla yeme içme sektörü her dönemde önemli bir yere sahip; üretim, iş gücü, istihdam, beslenme, barınma açısından… Hayatın hemen her alanına pozitif etkisi olan muazzam bir sektörden bahsediyoruz.

İŞKUR,  sektörlerle ilgili önemli bir rapor yayınladı. Raporda yer alan verilere bakınca yiyecek içecek sektörünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış oluyoruz.

Sektörün alt meslek kollarına baktığımız zaman, garsonluk, kasiyerlik, aşçılık ve mutfak yardımcılığı, fırıncılık ile motokuryeliğin öne çıktığını görüyoruz.

Yiyecek içecek sektöründe aşçı olmak, mutfakta çalışmak hayli zor ama günümüz şartlarında gelir skalasının en tepesinde bulunan bir çalışma alanı. Fedakârlık isteyen, sevgi isteyen, lezzet isteyen, temizlik isteyen çok özel bir alan.

Misafirperver olmanın, hanedarlığın piri olarak kabul edilir aşçılar. Tarih boyu hürmet ve ilgi görmüşlerdir. Ateşbaz-ı Veli’den Aşçı Dede’ye kadar hemen hepsi aynı silsilenin eşsiz temsilcileridir. Mesleki derinlik, adap, erkân, reçete bilgisi, lezzet hassasiyeti, temizlik sorumluluğu gibi konularda en iyi bilgiye sahip donanımlı insanlardır aşçılar…

Garsonluk… Her alanda yapılabileceği kanaatinin hâkim olduğu ancak uygulaması en zor alt mesleklerden biridir garsonluk. Pratik zekâ gerektirir, kavrayış gerektirir, anlayış gerektirir, sektörel alt kültür gerektirir, sosyal çevre gerektirir, güncel piyasa bilgileriniz eksiksiz olmalıdır; garsonluk sıradan bir satış elemanlığı değildir.

Hele hele kurye olmak… 2018 yılı ve öncesinde pek değeri bilinmeyen motokuryeler, şimdi en fazla aranan elaman konumunda. Pandemi ile birlikte yıldızı parlayan motokuryeler, şirketler tarafından paylaşılamıyor. Hatta yeme içme sektöründe aşçı, yamak, garson vb. alanlarda çalışan birçok ara elemanın, bu dönemden sonra kuryelik yapmayı tercih ettiğini sektörün işverenleri ifade ediyor.

Çünkü çok kazanıyorlar. Çünkü kuralları onlar koyuyorlar, alternatif iş alanı çok. Bu aralar biraz da nazlılar doğrusu!

Öncelikle şunu ifade etmekte fayda var; her ne iş yaparsanız yapın nitelikli olun, işinizin hakkını verin. Son işinizmiş gibi ihtimam gösterin. Ki hedefinize ulaşabilesiniz, başarıyı yakalamanız kolay olsun.

Bu kısa uyarıyı da araya sıkıştırdıktan sonra esas konumuza geçebiliriz.

Evet!

İŞKUR’un son yayınladığı istihdam raporuna göre, yiyecek ve konaklama sektöründe istihdam rekoru kırıldığını görüyoruz.

Türkiye’de iş arayan sektörlerin başında garsonluk geliyor. Bunu, yeme içme alanındaki diğer alt iş kolları takip ediyor. Buradan hareketle İŞKUR’un yaptırdığı araştırmada, konaklama ve yiyecek hizmeti sektörünün istihdamda rekor kırdığını görebiliyoruz. Turizm sezonunun devam etmesi demek, sektörde istihdamın gelecek aylarda da artması anlamına geliyor.

Son günlerin tartışmalı kurumu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de başat sektörler olan sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörlerindeki ücretli çalışan sayısı mayıs ayında 15 milyon 669 bin 792 ile tüm zamanların rekorunu kırmış.

Burada dikkat çeken husus, yiyecek içecek ve konaklama sektöründe çalışan sayısı.

Türkiye'de yeme içme ve konaklama hizmeti sektöründe ücretli çalışan sayısı, mayıs itibarıyla 1,3 milyonu aşarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmış. Yani Türkiye’de her 100 çalışandan dokuzu, yeme içme ve konaklama sektöründe çalışıyor.

Yeme içme sektörü diri tutulmalı, ayakta kalmalı ki istihdama katkısı daha fazla olsun. Sürekli yeni istihdam alanları açılsın, çalışan sayısında artış yaşansın istiyorsak yeme içme sektörünün önündeki engelleri kaldırmak mecburiyetindeyiz.

Sektörün eğitim seviyesini yükseltmeliyiz, rekabet şartlarını adil hâle getirmeliyiz, hammadde tedariki konusunu kolaylaştırmalıyız. İmar-iskân sıkıntısı bulunan işletmelere yeni alanlar açmalıyız, işletmeleri hızlı yemek akımının getirdiği yıkıcı selden koruyacak tedbirler almalıyız. İlave istihdam destekleri ve vergi avantaj paketleriyle bu güzide sektörü ayakta tutabiliriz.

İşin bir de ekonomik yönü var. Özellikle turizm alanında kaliteli hizmet sunan yeme içme mekânları sayesinde hatırı sayılır döviz girdisi sağlanıyor.

Yeme içme sektörü, toplum sağlığı açısından bambaşka öneme sahip. Ülkemizin geleceği adına sağlıklı nesiller yetişmesini istiyorsak yeme içme sektörüne gözümüz gibi ilgi göstermek zorundayız.