Bir önceki “Yılmaz Özdil zekâsını, espri yeteneğini biraya borçlu “ yazımda Yılmaz Özdil eleştirisi yapmıştım.
Şimdi ise Yılmaz Özdil’e, onun her saçmalığını amansızca alkışlayan avanelerine ve onu TV’lerine çıkarıp istediği gibi saçmalama, Müslümanlara hakaret etme, kendisini alakadar etmeyen dinî konularda ahkâm kesme ortamı hazırlayanlara son bir çağrıda bulunuyorum:
Bilirim İslam deyince tüyleriniz diken diken olur!..
Bilirim Müslüman deyince cin çarpmışa dönersiniz!..
Bilirim sakallı bir Müslüman görünce nevriniz döner!..
Bilirim tesettürlü bir hanımefendi görünce cinnet geçirirsiniz!..
Bilirim bir Müslüman’ın İslami hassasiyetinden dolayı işlemediği her günah sizi gerim gerim gerer!..
Bilirim İslami hassasiyetini dilinden yaşantısına indiren, inandığıyla kalmayıp inandığını yaşam tarzı hâline getiren hiçbir Müslüman sizin için makbul değildir ve elinizden gelse böyle Müslümanları bir kaşık suda boğarsınız, sizinle aynı havayı solumasına bile fırsat vermezsiniz!.
Ama tüm bunları bir kenara bırakıp samimi, halisane bir niyetle sizi biz Müslümanları, inandığımız İslam’ı, hayat nizamı hâline getirmeye gayret ettiğimiz Kuran’ı, tek önderimiz ve ölçümüz olan Peygamberimizi (sav) ve uymaya çalıştığımız sünnetlerini anlamaya davet ediyorum.
Yapacağınız şeyler çok basit… Öyle sizi zora sokacak, tahammül sınırlarınızı zorlayacak şeyler istemeyeceğim sizden!..
Söyleyeceğim küçük şeyleri yapın, bakın dünyaya bakışınız değişecek, içinde bulunduğunuz gerginlikten kurtulacak; bizleri anladıkça sevecek, sevdikçe mutlu olacaksınız!.. Kısacası şimdikinden çok daha fazla insan olacaksınız!..
Neler yapabilirsiniz?
*Öncelikle İslam’a, Müslüman’a karşı önyargılarınızı bir süreliğine rafa kaldırın. (En zoru bu sizin için)
*Şöyle kırk gün sarhoş edici maddelerden uzak durun. (İkinci en zor olanı da bu sizin için)
*Kırk birinci gün Fatih, Eyüp Sultan, Yavuz Selim, Süleymaniye, Üsküdar Mihrimah camilerinin birinde sabah namazına katılın. (Tercihim Fatih’tir ve namaza başlamadan yarım saat önce camide olup havayı bir teneffüs edin.)
*Namazdan sonra özellikle Fatih Camii arkasındaki duvar dibindeki çayevlerinden birine girip uzak yerlerden namaza gelmiş cami cemaatiyle simit poğaça eşliğinde üç beş bardak çay için. (Merak etmeyin oradaki Müslümanlar çay paralarınızı canı gönülden ödeyip helal edeceklerdir, tecrübeyle sabi…) Ön yargıyla yaklaştığınız insanlardaki samimiyeti, insaniyeti, dünya ve ahiret dengesini gözeterek yaşamayı, dünyanın kin ve nefretle değil de sevgi, muhabbetle daha da güzelleşeceğini, daha yaşanılır olacağını gözlerinizle görün.
*Dindar, İslami hassasiyet sahibi öğrencilerin kaldığı öğrenci evlerinden birine bir akşam misafir olun. O gençlerdeki ideali, umudu, dünyayı değiştirecek inancı gözlerinizle görün. Bu gençlerin bir gün önce sizleri, sonra ülkeyi, daha sonra ise dünyayı değiştirecek iradeye sahip olduğunu idrak edeceksiniz.
Sonuçta,
*Dünyanın merkezinde sizin olmadığınızı, dünyanın sizin etrafınızda dönmediğini anlayacaksınız.
*Bir daha fildişi kulelerden ahkâm kesmeyecek, Müslümanlara iftira atıp hakaret etmeyeceksiniz.
*Ülkenin yaşanmaz olmasının, ülkedeki gerginliğin müsebbibinin siz olduğunuzu anlayacak ve bundan sonra halkla ve Hak’la olmak için tövbe edip bizden biri olacaksınız ve dünya sizin için de bizim için de çok daha güzel ve çok daha yaşanılır olacak.
Şimdilik bu kadar, bunları yapınca size yeni taktikler veririm.
Haydi seferinizi kutlu ola!..