Sokaklarda insanların nabzını yokluyor, fikirlerini alıyoruz…
Çarşıda, pazarda, bankada, ev sohbetlerinde, meydanlarda insanların halk oylamasına bakış açılarını soruyoruz…
Eş dost, cemiyetlerle olan sohbetler de var tabi…
Halk oylamasının getireceği şeyler hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz, bir bakıma buna bakıyoruz…
Bunu tahlil etmeye çalışıyoruz…
Evet diyen meseleyi çözmüş kimselere bile neden evet dediğini…
Hayır diyeceğini söyleyen kardeşimize de niye hayır diyeceğini soruyor, nedenlerini merak ediyoruz…
Öyle ya, seksen milyonuz, bir karar vereceğiz ve bu karar bir dönüm noktası…
Sonuç halkın kararı olacak…
Millet ne isterse sandıktan o çıkacak…
Ancak biz iki hür fikrin arasındaki farklılıklar üzerinden bir analiz yapacak olursak…
Onların sözlerini size iletecek olursak…
Halkın sesini burada yazacak olursak durum şu…
Kronik Erdoğan düşmanı olan kitleye sözümüz yok, hakikaten zaman israfı…
Erdoğan takıntısı ile göçer gider dönmez geri…
Evet diyen kesim Anadolu’dan dirilen o ruhun devletleşmesinin mührü…
Kök saldığı medeniyetinin yeniden hayat bulduğu…
Var olma ve yok olma süreci olarak gördüğü bir dönemde evet’in çok geçerli bir doğru olduğunu izah ettiklerini söylesek az söylemiş olmayız…
Hep bir ağızdan vatan diyor başka bir şey demiyorlar…
Ancak hayır’cı olan tarafta, kimisi hakikaten neden hayır dediğini bilmiyor…
Kimisi algıya kanmış, rejim değişirse ya diyor…
Kimisi ona işin aslı iyi anlatılmadığı için bilmiyor…
Kimi kırgınlıktan…
Kimi siyasete kızgınlığından…
Kimi evet diyecektim ama hayır diyenleri çok cepheleştirdiler diye hayır diyeceğim diyor…
Kimi üslup sorunu yüzünden hayır derim herhalde diyor ve daha biri sürü şey…
En fazla duyduğumuz ve üstünde düşündüğümüz konu ise şu…
Evet, bütün terör unsurları hayır diyor doğru ancak benim onlarla hiçbir gönül bağım olmadı…
Lakin hayır dediğimiz için terörist yaftası yiyor olmamız bizi incitiyor, evet diyesim kaçıyor diyor…
Yenikapı ruhundaki o bütünleştirici söylem geri gelmeli diyor…
İktidarın lisanının halkın kararı noktasında çok etkin olacağını arazide görmek mümkün…
Yeni sistemin bütünleştirici bir sistem, güçlü bir sistem olduğunu çok iyi anlatmamız gerekiyor…
Neden evet dediğini çok iyi bilenler neden hayır diyenleri etkileyip ikna edebilir…
Ancak kimsenin inandığı değere asla sövmeden…
Saldırıya geçmeden…
Kimseyi biz adil bir dünya ve yaşanılır tam bağımsız bir Türkiye isterken senin için de istiyoruz kardeşim bakış açısından mahrum etmeden…
Kimseyi sürekli bir başka düşünceye mensup olduğu için örselemeden…
O kıskananlar çatlasın…
İnadına evet gibi bir iticilik ile değil…
Kazanırsak birlikte, kaybedersek birlikte kardeşim diyerek…
Senin inadına değil inandığımız için evet dediğimizi izah edersek çok daha sağlıklı bir yol çizmiş oluruz…
Ana muhalefetin genel başkanının o itici sözlerinin farkında millet…
Ancak devletin ve iktidarın naif ses tonunu duymak istiyoruz havası var meydanların…
On Altı Nisan’ın istiklal ve istikbal seçimi olduğunu anlatmamızın hiçbir zorluğu yok…
Zira mesele lisanımızda…
Üslubumuzda…
İkna kabiliyetimizde…
Kalbimizdeki samimiyetimizi gösterebilmekte…
İktidar partisi içindeki kimselerin dahi kararsız oluşu var algısı bir bilinç ürünü…
Ancak ülkesinin geleceğine önem veren, Batılı emperyalistlerin derdini iyi bilen bu millet sandığa evet için gidecektir…
Lakin kararsızları evet’e çevirmek için yapılacak çok güzel şeyler ertelenmemeli…
Evet dersen şirke girersin diyen sapkına karşı hayır dersen cehennemlik olursun argümanı geliştirmek fikir üretememe kısırlığı içinde olmak demek…
Ancak evet’in kadim bir vatanın beka meselesi olduğunu iyi anlatırsak…
Ve samimiyetimizi iyice ortaya koymayı başarırsak elbette güçlü bir evet ile geleceğe koşarız…
Lakin hiçbir şey çantada keklik…
Biz her türlü alırız…
Biz hiç yenilmeyiz rehavetine kapılmak bize kazanç değil zarar getirir…
Bu defaki seçim bir siyasi partinin ve bir liderin geleceğini oylama seçimi değildir…
Çok daha önemli olan bir ülkenin seçimidir…
Referandum seçim çalışmaları mutlaka şehit Erol Olçok abinin gönül dünyasında yatan o bütünleştirici reklam ve çalışmalar gibi buram buram bir milletin bütünlüğü üzerine kurulmalı…
Millet o çalışmalar ile istenen kardeşlik ruhunun yakalanmasına ben de varım heyecanına dahil edilmeli…
Ve vatan söz konusu olunca bütün ayrılıklar bitmeli…
Ortak düşüncemiz memleket denmeli…
İtici olan her söz kronik hayır’cı cepheye yarar sağlar…
Biz daha mutedil durursak o makul duruşumuza katkı sağlayan çok insan olacaktır…
Ama sokağın sesi On Beş Temmuz’u nasıl geçilemez kıldıysak bunu da kılarız havasında…
Lakin kucaklayıcı ve bütünleştirici olsunlar…
Gerginliklerden çok sıkılmış bir kitle var, artık daha sakin olunması yönünde sözler söylüyorlar…
Doğrunun sözünü güzel anlatamazsak doğrudan uzaklaştırmış olarak vebale gireriz bir bakıma…
Ötekileştirmekten uzak duran daha fazla sevgi biriktirir…
Bir bahar sözümüz var bu ülkeye duruşu kucaklaştırır ve hayır’ları evet yapar…
Evet için kutlu kervana katacağımız her kardeşimiz bize inansın, bizi samimi bulsun, zafer yakın olur…
Bu ülke hepimizin, mutlu olursak hep birlikte…
Galip gelirsek hep birlikte…
Ezilirsek hep birlikte yaşarız her şeyi…
Biz güzel bir ülke için çıktığımız yolu gül bahçesine çevirirsek gönlü güzel olanlar gül kokusuna gelecektir…