Ötesinden berisinden çekiştirilerek bir surete bürünmesine ve varlığını ortaya koyabilmesine bir türlü izin verilmeyen Yenikapı Ruhu, Devlet Bahçeli ile Erdoğan arasında devam eden mutabakatta yaşıyor ya da yaşatılıyor olabilir mi?
Hayır, olamaz.
Yenikapı Ruhu üç liderin bir masaya oturmasıyla mümkün olabilecek bir şeydi; bugün Kılıçdaroğlu’nun mutabakata yanaşmayan tavırları sebebiyle hiçbir hükmü şahsiyeti kalmamıştır.
Evet, Yenikapı Ruhu diye bir şey yok.
Olmadı; olmuyor, tutmadı; tutmuyor…
Fakat bir ruh var ki, Yenikapı’dan önce de vardı, sonra da var olacak…
İsmet Özel’in “Osmanlı ortadan kalktı ama Türk hâlâ var. Demek ki devam eden şey Türk” diyerek devletler yıkılsa da hayatiyetini devam ettireceğini kayıt altına aldığı bir ruh!
Zaten Devlet Bahçeli ile Erdoğan’ın birlikte açarak, beraber yürüdükleri yolun adına Yenikapı Ruhu veyahut Yenikapı Mutabakatı adını vererek manşetlere taşıma düşüncesi de bundan mütevellit yanlıştır.
Yani artık Yenikapı Ruhu veyahut Yenikapı Mutabakatı demekten vazgeçelim.
Tarih boyunca biriken meseleler ve bu meseleleri hal yoluna koyma tecrübeleri gösteriyor ki, Türkiye’de siyaset ve fikir sahasında bir mecra varsa ve bu mecra açılarak yürünecek yol haline getirilecekse, o yolu genişletme mekanizması yine İsmet Özel’in kelimeleriyle şudur: “Kâfirle çatışmayı göze alan Müslümana Türk denir. Türk olmanın başka bir şartı ya da belirtisi yoktur. Yani Türk dediğimiz insan tarih sahnesine Müslüman olarak ve Allah’ın kılıcı olarak çıkmıştır. Başka bir Türk tabii ki uydurdular ve birçok insana yutturdular ama Allah’ın kılıcı olmaktan başka bir özelliği olan Türk yoktur.”
Aslında Yenikapı Ruhu dediğimizde de anlayacağımız, anlamamız gereken şey de şu olmalıydı. “Türkler başlarında kâfirle hesabını gören insan isterler ondan sonra kendilerini Türk olarak bir yere yerleştirirler. Zaten bize de Türk denilmesinin sebebi budur. Avrupa’da uzun yıllar bir insan Avrupalı olduğu halde eğer o insan İslam’ı tercih etmişse ona Türk oldu denmiştir. Açın bakın yirminci yüzyıla kadar yazılan kitaplarda şöyle ifadeler bulursunuz; “İnsan Yahudi, Hıristiyan veya Türk olabilir.” Böyle derler yani Müslüman zikredilmez.
Neden böyle dediğimizin, yani Bahçeli ile Erdoğan’ı İsmet Özel fikirleri etrafında buluşturmamızın sebebi ise tarihten gelen tecrübe yığınlarının bizi bu sahile atmasındandır.
Erdoğan son konuşmasında Amerika’ya seslenirken, “Çünkü biz Türkiye’yiz, çünkü biz Türk Milletiyiz” derken bu tarihi hasılaya ve tecrübeye yaslanmaktadır.
Sadece bu değil! Erdoğan defalarca Türklük vurgusu yapmıştır.
Demek istediği şudur; Devlet Bahçeli ile Erdoğan’ın fikrî alt yapılarında bir farklılık ve ayrılık varsa -ki olabilir-, bunu İsmet Özel fikriyatıyla temize çekmeleri gerekmektedir.
Bunu sadece bu ikisi değil bütün siyasetçiler ve fikir adamlarımızın yapması gerekmektedir.
Yeniden düşünme ve yeniden yapılanma için başlangıç olarak Necip Fazıl’ın “Bilinmelidir ki, Türk Müslüman olduktan sonra Türk’tür” tespit ve teşhisinden yola çıkılabilir.
Devamı gelecektir…