Gündem

Yenidoğan skandalında acılı aileler konuştu: Bu insanların hayatta kalmasını istemiyorum!

İstanbul'da patlak veren "yenidoğan suç örgütü" skandalı sonrasında gözler, özel hastanelere çevrildi.  Bebek ölümleri ve haksız kazanç iddialarıyla gündeme gelen özel hastaneler ve yenidoğan çalışanları hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı, mağdur ailelerin şikayetleri üzerine iddianame hazırladı.

Abone Ol

Tuğçe Huy - Özel Haber 

Tüm Türkiye’de büyük yankı uyandıran olayda, çete liderinin ele başı olduğu öne sürülen Fırat Sarı’nın da aralarında bulunduğu bir çok örgüt üyesi gözaltına alındı. Olayın mağdurlarından Ozan Öztürk, ikizlerinden birini kaybederken Neslihan Tuğçe Ünlüsoy ise sağlıklı bir şekilde dünyaya getirdiği çocuğunu hasta olarak teslim aldığını Diriliş Postası’na anlattı.

ÖZTÜRK: “TESTLERDE HER ŞEY NORMALDİ”

Sezaryen ile ikiz çocuklarını İstanbul Reyap Hastanesi’nde dünyaya getirdiklerini belirten Mağdur Aile Öztürk, kızlarını hastaneye yatışlarının 11’inci gününde imza karşılığında isteyerek teslim aldıklarını ancak oğullarını 24’üncü günde hastanenin açıklamasına göre kalp krizinden kaybettiklerini söyledi. Öztürk, “İstanbul Esenyurt'ta ikamet ettiğimiz için,  İstanbul Reyap Hastanesi'ni tercih ettik. Takipte olduğumuz doktorumuz bizimle çok ilgiliydi. 4 Nisan 2019'da çocuklarımız ikiz olarak dünyaya geldi. Kızımı ve oğlumu doğumdan hemen sonra yoğun bakıma aldılar. Doğumu yapan doktora sorduğumuzda, bu işlemin önlem amaçlı yapıldığını söylediler; doğumun gayet normal olduğunu belirttiler. Sezaryen ile gerçekleşen doğumda kızım 2 kilo 250 gram, oğlum ise 2 kilo 400 gram olarak 37 haftalık dünyaya geldiler.” diyerek doktorlarının doğumdan önceki testlerde de her şeyin normale gittiğini belirttiklerini söyledi.

arşiv

“ÇOCUĞUNUZ MAKİNEDEN AYRILAMAZ, DEDİLER”

“Kızımı 11 gün boyunca hiçbir makineye bağlı olmadan, günde 2-3 milim anne sütü ile besleyerek orada tuttular” diyen acılı baba, oğullarının 24 gün boyunca yoğun bakımda kaldığını şu sözlerle dile getirdi:

 “Oğlumu 24 gün boyunca yoğun bakımda tutmaya devam ettiler. Bu süre zarfında Fırat Sarı isimli doktor, bize sürekli güven verdi ve çocuğumuzun durumunun iyiye gittiğini söyledi. Sonunda, kızımın durumu stabil olduğu için imza karşılığında teslim aldık ve hiç bir sıkıntı yaşamadık. Ancak, 2. günden itibaren oğlumu entübe ettiler. Bu süreçte sürekli hastaneye gittik. Bizden anne sütü talep ettiler ama hepsini çöpe atmışlar; beslememişler. Oğlum gözle görülür bir şekilde kilo vermeye başlamıştı ve entübeden hiç ayırmadılar. Ziyaretlerimizde, çocuğun günlük 2-3 saat bazen de 4-5 saat entübeden ayrı tutulduğunu, cihazdan ayrılamadığını söylediler. Biz itiraz ettiğimizde, "Çocuğunuz makineden ayrılamaz" dediler. O anki acımızla ve telaşımızla bu durumu fark edemedik; bir çelişki olduğunu düşünmedik.”

arşiv

“BİR ÖNCEKİ GÜN DURUMU GAYET NORMALDİ”

24 günün sonunda, 4 Nisan'da sabah saat 8:30'da oğullarının vefat ettiğini söyleyen Öztürk, olay sabahı kendilerini hastaneye çağırdıklarını belirterek, “Bir önceki gün durumu gayet normaldi. Hatta dışarıdan çağırdığımız çocuk kardiyoloji doktoru da kalbinde herhangi bir sorun olmadığını söyledi. Fırat Sarı daha önce çocuğunun kalbinde delik olabileceğini belirtmişti, ancak o durumda yoktu. Sonrasında nefes alamadığını, bağırsaklarının çalışmadığını söyledi ve organlarını bir bir saydı. En sonunda da çocuğumuzun kalp krizinden öldüğünü bildirdi; kalbinin üzerinde kan pıhtıları vardı” diye konuştu.

arşiv

“BUNLARI ORTAYA ÇIKARAN YÜREKLİ SAVCILARI GÖNÜLDEN TEBRİK EDİYORUM”

Son olarak yetkililere seslenen Ozan Öztürk, “Çürük elmaların bulunmasını sağlayan yürekli savcıları gönülden tebrik ediyorum; bu cesaret, insanların bilinçlenmesi ve çocuklarını sürekli takip etmeleri açısından önemli. Tek bir doktora bağlı kalmamalarını, gerekirse diğer sağlık kurumlarından da yardım alarak farklı doktorlara görünmelerini öneriyorum. Bu kişilerin benim vicdanımı rahatlatacağını düşünmüyorum ama gerekli yasal işlemleri başlatacağım. Vicdanım rahatlamasa da, bu kişilerin en üst seviyeden ceza almalarını diliyorum ve umarım adalet yerini bulur.” diyerek cümlelerini sonlandırdı.

arşiv

ÜNLÜPAKSOY: “HIZLI SOLUNUM İÇİN YOĞUN BAKIMA ALDILAR”

Oğlunu sezaryenle sağlıklı bir şekilde dünyaya getiren Neslihan Tuğçe Ünlüpaksoy, Diriliş Postası’na yaptığı açıklamada bebeğinin yoğun bakımda yanlış uygulamalar nedeniyle ciddi sağlık sorunları yaşadığını dile getirdi. Ünlüpaksoy, sürecin doktor hataları nedeniyle ağırlaştığını ve ihmallerin, oğlunun hayatını tehlikeye attığını belirterek, bu ihmallerin ve hataların sorumlularının cezalandırılması için hukuki mücadele başlattıklarını söyledi.

Antalya’da yaşayan ve 2020 yılında İstanbul’da yaptığı doğumda oğlu Poyraz’ı dünyaya getiren anne Neslihan Tuğçe Ünlüsoy ise yaşadıklarını şöyle anlattı:

“22 Haziran 2020’de kendi isteğimle sezaryen doğum yaptım. Oğlum sağlıklı doğdu, ama ameliyat sonrası yoğun bakıma aldılar, solunumu hızlı dediler. En fazla 1-2 gün kalır dediler ama 5 gün oldu ve hiç haber alamadık. Pandemi yüzünden yoğun bakıma da giremedim, sadece bir kez doktor fotoğraf attı.  Her gün umutla bekledik, belki gösterirler, bilgi alırız diye yoğun bakımın kapısına gittik ama kimse açıklama yapmadı. 7. gün taburcu edeceklerini söylediler, kan tahlili yapıldı ve yüksek enfeksiyon çıktı. Oğlum taburcu olamadı, 10 gün kadar enfeksiyon nedeniyle yoğun bakımda kaldı. Taburcu olduğunda ultrason istediler, karaciğerinde pıhtı görüldü. Doktor Fırat endişelenmememizi, pıhtının açılacağını söyledi ama açılmadı. Başka bir doktora gittik, portal hipertansiyon olduğunu, bunun göbeğe takılan kateterden kaynaklanabileceğini söyledi. İki farklı hastanede de aynı şeyi duyduk. İlk fark ettiklerinde kan sulandırıcı ilaç kullanılsaydı, sorun çözülürdü dediler. Genetik test temiz çıktı, doktor hatası olduğu söylendi. Hastaneye gittik, Fırat Sarı hatasını kabul etti ve özür diledi.”

arşiv

“DAVA AÇSANIZ DA BİR ŞEY ÇIKMAZ, DEDİLER”

Olayın sonunda İzmir’de başka bir doktora gittiklerini belirten Ünlüpaksoy, “Doktor, bir yıl içinde komplikasyonlar olacağını, kanamalarla üç çocuktan birinin ölümle sonuçlanacağını söyledi. Oğlumu ölüm korkusuyla büyütmeye başladık. Hastaneye dava açmak istedim, yoğun bakımda imzaladığımız kağıtları istedim. Bana, "Zaten eşiniz komplikasyonlar için imzalamış, dava etseniz de bir şey çıkmaz" dediler. Umutsuzluğa kapıldım ve üstüne düşmedim. Ama sonra 2020'de ölen ya da sakat kalan çocukları düşündükçe her şey kafama dank etti” diyerek oğullarının 3 kilo doğduğunu ancak 1 kilo kayıpla teslim aldıklarını bunun neticesinde çocuğunun beslenmediğini dile getirdile diyen Acılı anne, çocuklarına belki de kötü davranılmış olabileceğini söyledi.

arşiv

BU İNSANLARIN HAYATTA KALMASINI İSTEMİYORUM

Avukat tuttuklarını ve suç duyurusunda bulunacaklarını söyleyen Ünlüpaksoy, sorumluların en ağır cezaları almalarını istiyor. Ünlüpaksoy, “Çocuk öldürmekten bahsediyoruz! Yasal olsun ya da olmasın bu insanların hayatta kalmasını istemiyorum! Ahlarımız hepsinin üzerinde olsun!" dedi.