Dünya ekonomisinin resesyon sürecine girdiği ve bu zamana kadar yaşanan resesyon süreçlerinden çok farklı olacağını rahat bir şekilde söyleyebileceğimiz bu dönemin resesyonunu atlatmak açıkçası oldukça zor olacak gibi görünüyor.
Ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre farklı bir seyir içerisinde olacak bir resesyondan bahsediyoruz.
Çünkü içinden geçilen dönemde işletmelerin yanında vatandaşlarında üzerlerine aldıkları borç miktarları bir hayli fazladır.
Yüklenilen borçlardan kurtulabilmenin de yegâne yolu üretmekten geçer. Üretmeden yani yeni bir katma değer ortaya koymadan borç ödemek hele ki borcu borçla ödemek telafisi güç sonuçlara yol açabileceği için doğru bir yöntem değildir.
Çünkü örneğin aylık 2000 TL ödemesi olan bir kişinin bu borcu işsiz kalması veya giderlerinin artması sonucunda ödeyememesi durumunda borcu kapatabilmek namına tekrar yeni bir borca girmesi son dönemde sıkça rastladığımız ama hiçte hoşlanmadığımız bir durumdur.
İnsanların işsiz kalmaması için üretimin artarak devam etmesi ekonomilerde çok ama çok önemli bir konudur.
Ayrıca giderlerin artmaması demek enflasyonun artmaması demek olduğu için de enflasyonun panzehri olan daha fazla üretimin gerçekleştirilmesi bir diğer önemli konudur ekonomilerde.
Tüm bunları göz önüne aldığımızda çok rahat bir şekilde şu çıkarımda bulunabiliriz; biz ülke olarak üretebildiğimiz kadar ekonomik anlamda büyüyebiliriz aksi durumda tüketim toplumu olmaktan ve borçların her geçen gün büyüdüğü bir toplum olmaktan öteye geçemeyiz.
Üretim yapabilmek için öncelikle iyi bir ortamın bulunması sonrasında da üreticinin ve sanayicinin her anlamda desteklenerek önünün açılması gereklidir.
Hele ki son veriler etrafında bu desteklerin ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılmıştır.
Veriler nisan ve mayıs aylarında korona etkisiyle tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de imalat sanayi endekslerinde büyük gerilemeler olduğunu söylüyor. Bunun yanında üretimin gerilemesiyle istihdam rakamlarında da ciddi bir gerilemeden söz edebiliyoruz.
Haziran ayının başlamasıyla girilen yeni normalleşme döneminde yukarıda bahsettiğimiz verilerin düzeltilmesi için imalatçının her türlü sorunu çözülerek yoluna devam etmesi sağlanmalıdır.
Hafta başında kamu bankalarının açıkladığı destek paketlerinde üreticiye yönelik destekler beklenildiği gibi çıkmamıştır.
Pakette daha çok inşaat ve otomobil sektörüne yönelik ciddi destekler yer alırken yerli üretim yapan sektörlere olan destekler beklentinin çok altında gerçekleşmiştir.
Zor dönemlerden geçilirken insanlar ev ve araba almayı ikinci planda düşündükleri için öncelikle çarkların hızlı bir şekilde eskide olduğu gibi dönebilmesi adına ana ürün kalemlerinin üretimleri çok daha büyük önem arz ederler.
Yapımları bitmiş konutlarda yeni istihdamların da olmayacağını göz önüne alarak ve üretimlerinin büyük bir çoğunluğu yurt dışında gerçekleştirilen otomobillerin satışlarına yönelik desteklerden daha fazlasını ülkemizde üretilen her türlü ürüne vermek durumundayız ki yeni normalleşme süreci ekonomi alanında hızlıca yer edinebilsin.
Ekonomide adımların yerinde ve zamanında atılması bir kelebek etkisi gibi yayılacaktır.
Eğer gerekli alanlara gerekli büyüklükte destekler sunulmaz ise negatif etkilenmenin önü alınamaz ki bu ekonomik anlamda ciddi büyük travmalara yol açabilir.