Yeni Asya'nın tavsiyesi: öğrenilmiş çaresizlik!

Abone Ol

Malum olduğu üzere, 7 Ekim’den sonra İsrail zulmü neredeyse arşa ulaştı. Hamas’ın “Aksa Tufanı” bahane edilerek girişilen soykırımda 15 bin Filistinli katledildi. 

Bunların yarıdan fazlası kadın ve çocuklardan oluşuyor. Cami, kilise, hastane gibi dokunulmaması gereken mekânlar bile yerle yeksan edildi. 

Mezkûr hadise sebebiyle siyonist İsrail’e tepkiler çığ gibi büyürken yapılan soykırıma hak (!) verenler de çıkıyor. Siyonist İsrail’i haklı gören gayrimüslimleri gayet iyi anlıyoruz da Müslüman olduğunu söyleyenlerden bazılarının katliamlara hak veriyor olması, üzüntümüzü katbekat artırıyor.

Karnından konuşanlardan, lafı eğip bükenlerden ve bahsettiği saçma fikirlerini dinî terimlerle desteklemeye çalışanlardan pek hazzetmem. Onun için de yanlışını ya da yalanını gördüğüm kişi veya zümrenin açık açık ismini vermeyi yeğ tutarım.

ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİĞİ TAVSİYE EDİYOR…

Önceki gün Yeni Asya’dan Orhan Ali Yılmaz’ın yazısı dikkatimi çekti. “Savaş” yoluyla “cihad” dönemi bitmiştir…” başlıklı yazının; tutarsız ve mesnetsiz cümleler ihtiva ettiğini gördüm. Ayrıca “hoşgörü ve dinler arası diyalog” safsatasına inananların izleriyle bezenmişti yazı. İslam dünyasının muktedir olduğu güç ve kuvveti unutturmaya yönelik kaleme alınmış maatteessüf... “Öğrenilmiş çaresizliği” tavsiye (!) eden yazıda, selametimiz için küffara “Eyvallah” dememiz gerektiği vurgulanıyordu.

PEYGAMBERLİK İDDİASI MI VAR?

Mekke’de Ashab-ı Kiram’ın sayıları 40’a ulaşınca 40 senede, 40 devleti cihat yoluyla mağlup ederek ilmi, ameli ve edebi sahada  Kur’an’ı ve onun reçete ettiği adaleti hâkim kılmıştır Peygamber (asm)…

Kur’an’ın 35 ayetle sabit olan cihat emrini, Peygamber (asm) ömr-i saadetlerinde 63 defa tatbik etmişlerdir. Bunun 28’ine bizzat kendisi katılmış, 35’ine ise “seriyye” göndermiştir. O günden bugüne kadar 35 ayeti, dolayısıyla binlerce ayeti nesh edecek yeni bir ayet nazil oldu da bizim mi haberimiz yok? 

Yukarıda zikrettiğim şahıs gibi zevatın “peygamberlik iddiası” mı var? Bu ne hadsizliktir ki; Resulullah’ın (asm) getirdiği ahkâmı bozma cüretini gösteriyorlar!

HADSİZLİKTE ISRAR EDİYORLAR!

Bunlar; 500 talebesinin 498’ini, 1. Dünya Savaşı’nda Rus küffarının karşısında şehit veren Bediüzzaman’dan güya delil getiriyorlar. İstanbul’u işgal eden İngilizler lehine fetva veren Meşihat Dairesi üzerinde oynanan oyunu, yazdığı Hutuvat-ı Sitte isimli eseriyle bozan Bediüzzaman’ı, bozuk fikirlerine dayanak yapma hadsizliğinde ısrar ediyorlar.

Bakınız Bediüzzaman Kastamonu Lahikası’nda ne diyor: “Cihad gibi hâdiseleri kendi şefkatine sığıştırmamak ve tevile sapmak; Kur'an’ın ve edyan-ı semaviyenin bir kısm-ı azîmini inkâr ve tekzib olduğu gibi, bir zulm-ü azîm ve gayet derecede bir merhametsizliktir.”

Keza Mektubat isimli eserinde "(İncil’de) Sahib-üs seyf ve cihada memur bir peygamber gelecektir.” diyen Bediüzzaman, Divan-ı Harbi Örfi isimli eserinde de “Cihad farz-ı kifaye iken farz-ı ayn olmuştur, belki muzaaf bir farz-ı ayn hükmüne geçmiştir…” hakikatini haykırmıştır!

Hakeza yine Kastamonu Lahikası isimli eserinde Cihad-ı diniyi inkâr eden batıl fikir sahiplerinin hastalıklı bir kalp ve ruh taşıdığını şu şekilde ifade etmektedir: “Dalalete ve ilhada sirayet eden bir maraz-ı ruhî ve bir sekam-ı kalbîdir.”

Ebu Amr ed-Dani (Es-Sünenu’l-varidetu fi’l-Fiten, Riyad, 1416, 3/751/h. no:371) nakledilen bir hadise göre, Peygamber (asm) bu gibi efkâr-ı batıla sahiplerini şu şekilde haber vermiştir: "Gökten yağmur yağdıkça cihad tatlı ve yeşil kalacaktır. İnsanların üzerine bir zaman gelir ki, onlardan bazı kurralar; ‘Bu zaman cihad zamanı değildir.’ derler. ‘Sizden kim, bu zamana yetişirse; o dönem ne güzel cihad dönemidir.’ Dediler ki: ‘Ey Allah'ın resulü! Onlardan biri mi bunu söyleyecek?’ Buyurdu ki: ‘Evet! Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların lanetlediği kişidir?’"

NEFSLE MÜCADELE, HARİCİ CİHADI İNKÂR ETMEK DEĞİLDİR!

Mamafih, bu gibi kişiler okuduklarını değil de kulaklarına üfleneni kendi fikirleri zannederek bilinçsiz bir şekilde o batıl fikre sahip çıkıyorlar. Hâlbuki bu fikir (!) küfrü işmam eden dehşetli bir inançtır.

Hülasa: Evet kişinin nefsiyle olan cihadı, hariçte küffarla olan cihattan daha efdaldir. Nefsle mücadele, harici cihadı inkâr etmek anlamına da gelmez. Zaten Peygamberimiz (asm) dahi, bunu tatbikiyle ispat etmiştir ki; maddi cihat, devlete ait bir vazifedir.

Selam ve dua ile

Fiemanillah