Yatırımların büyüdüğü ülke olmak

Abone Ol

Bayram tatilinin sona ermesiyle birlikte kurlarda ki oynama eğilimi kendini hissettirmeye başladı.

Son dönemlerde özellikle 2018 Ocak ayından bugünlere ülkemizde yeni yatırımların çok fazla olmadığını ve yatırım oranlarında çok ciddi düşüşler olduğunu gördük.

Yatırımların ve sıcak para girişlerinin düşmeye başlamasıyla birlikte bu iki kaynaktan gelen miktarın 20 milyar $ civarlarında gerçekleşmesinin karşısında cari açığın 60 milyar $ civarlarında seyretmesi ülkemizin hızlı bir şekilde yatırımların büyüdüğü bir ülke konumuna gelmesini zorunlu hale getirmiş durumdadır.

Cari açık ile yatırım ve sıcak para girişi arasındaki bu büyük fark kurların yükselmesiyle birlikte enflasyonunda büyümesine sebep olmaktadır.

Ardından kur ve enflasyon yükselişi de vatandaşın alım gücünün düşmesine dolayısıyla da sosyal refah sınırının değişmesine ortam hazırlamaktadır.

Özel sektör borçlanmasının çoğunun dövizle olmasından ötürü özel sektörün kredi borcu yükselmesinin yanında ülke olarak dış borç yükümüzde artma yönünde bir hareketlenme göstermektedir.

Dünya da faiz oranlarının yükselmesiyle birlikte finansal kırılganlıklar her geçen gün negatif yönde artışla karşı karşıya kalmaktadır.

Merkez Bankası ve BDDK’nın kur ve enflasyonla ilgili aldığı önlemler ise etkisizliğinin yanında kısa süreli olmaktadır.

Yurtdışı kaynaklı oyunların ülkemiz üzerindeki etkisinin günden güne artmasının yanında cari açığın son 2 yıl içerisinde 2’ye katlanmış olması sebebiyle buradan çıkışımızın en önemli yolu yatırımların büyüdüğü bir ülke olmaktan başka bir şey değildir.

Son periyotta kuruyan dış kaynakların artmasıyla birlikte yatırımların düşmesi ve yeni yatırımların gelmemesi finansal anlamda hareket alanımızı daraltmaktadır.

Daha öncelerde de belirttiğim gibi sadece birkaç sektörde değil ürün ve hizmet üretiminin yapıldığı tüm sektörlerde teşvikler artırılarak iş insanlarına devlet yardımcı olmalıdır. Değilse bu olumsuz durumdan tüm sektörler etkilenerek riskimiz artacaktır.

Tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlılığı sona erdirecek adımlar hızlı bir şekilde atılarak yerli üretimin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde çiftçimizin ürettiği ürünün karşılığını alması zor bir hal alacaktır.

Yatırım çekebilmek için karar mekanizmasının hızlı olması, ekonominin devamlı surette büyümesinin yanında yatırımcıya büyümenin süreceğine dair inancın güçlü bir şekilde verilebilmesi, büyürken sağlıklı ve uzun süreli fonlamayı rahat bir şekilde gerçekleştirebilecek güçlü bir finansal yapının olması oldukça önemlidir.

Tüm bunların yanında piyasada önemli bir büyüklükte büyüme potansiyelinin olduğu gerçeğini yatırımcıya verebilmek, ülkenin nüfus yapısının genç olması (ki yatırım yapacak şirket çalıştıracağı elemanlarını istediği özelliklerde bulabilsin), vergi teşvik sisteminin yatırımcıyı destekleyici nitelikte olmasının yanında yasaların yeni iş kurulabilmesini destekliyor olması.

Ayrıca küresel belirsizliklerin arttığı ve artacağı dünyada bu belirsizliklerin etkisinin az olacağı düşüncesinin yeni yatırımcıya sağlıklı bir şekilde aktarılabilmesi.

Jeopolitik konumun (Avrupa ile Ortadoğu coğrafyasına yakın olmanın yanında bu iki coğrafya arasında köprü olmak bunların yanında dünya devi Rusya ya coğrafi anlamda yakın olmayı iyi kullanabilmek) artılarının iyi bir şekilde anlatılabilmesi de yatırımların büyüdüğü bir ülke olabilmek adına Türkiye için önem arz etmektedir.

Yabancı yatırımcı çekmenin önemi yanında yerli yatırımcımızın da karşı karşıya kaldığı zorlukları unutmadan yatırım ve yatırımcı yolunda verimli işler çıkarmaktan başka çıkar yolumuzun olmadığı bilinerek hareket edilirse ülkemizin önü her anlamda açık olacaktır.