Dünya felaketlerle sınanıyor.
Savaşlarla terbiye ediliyor insanlık.
Yapay hastalıklar, laboratuvar salgınları insanlığın belini büküyor!
Açlıkla sıkıştırıyorlar bizi!
Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler…
Çaresizlik girdabında boğulmaya mahkûm ediliyor.
Âdeta kıyamet senaryosu gibi!
Afganistan, Irak, Doğu Türkistan, Suriye, Myanmar, Sudan, Yemen, Libya, Somali gibi ülkelerde başlatılan savaşlar, yaşatılan felaketler, akıtılan kanlar durmuyor.
Her defasında da aynı yalanla geldiler.
Demokrasi getirme sözü verdiler, meşru müdafaa hakkı dediler, konforlu yaşam yalanıyla ve özgürlük vaadiyle kitleleri kandırdılar.
Peki!
Hangi coğrafya özgürleşmiş, yaşam konforu denilen ne menem bir şey, hangi ülkede huzur var?
Hiçbirisinde!
Getirdikleri kocaman bir felaket; ölüm, açlık, esaret, fakirlik…
Organ kaçakçılığı, çocuk hırsızlığı, tecavüzler, tarihin talan edilmesi de cabası.
On yıllardır sürdürülen bu kalleş strateji son yıllarda başka bir boyut kazandı.
2018 yılında Çin’den dünyaya servis edilen malum salgın, sonun da başlangıcı oldu.
İnsanların yaşama hürriyeti yok sayıldı, üretim gücü bir anda el değiştirdi.
Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna savaşını başlatmasıyla kıtlık provaları da resmiyet kazandı.
Lojistik zincirinde yaşanan kopmalarla arz talep dengesi bozuldu. Tedarik sıkıntıları stokçuluğu tetikledi, emtia piyasalarının altı üstüne getirildi.
Dünyanın tahıl ambarı olarak bilinen Rusya ve Ukrayna savaşa tutuşunca hububat arzında sıkıntılar başladı.
Buğday ve sıvı yağ yetersizliği dünya piyasalarında deprem etkisi meydana getirdi. Afrika ve Uzak Asya başta olmak üzere açlığın kol gezdiği coğrafyalar yasa boğuldu.
Türkiye’nin akılcı siyaseti ve devletler üstü gayretiyle bu kriz bir nebze de olsa aşıldı.
Ancak, ateşten ve kandan beslenenlerin körüklemeye devam etmesiyle kriz tekrar patlak verdi.
Dünya Ukrayna’ya odaklanmışken siyonist İsrail’in Filistin’de katliama girişmesine şahit olduk.
Oyun da aynı, oyuncular da!
Filistin’de, Amerika ve İngiltere sponsorluğunda İsrail soykırımı yaşanıyor.
Kuzeyde Ukrayna üzerinden buğday ve sıvı yağ vurgunu yapan kan emiciler, gözünü güneye dikti! Hedefte çocuklar var; kadınlar, engelliler, yaşlılar, sağlıkçılar, ilk yardım görevlileri var. Bir millet göz göre göre soykırıma uğruyor.
Bir tarafta acımasız bombalar, yakıp yok eden kurşunlar…
Diğer tarafta açlık, susuzluk, evsizlik, anne-babasızlık, çaresizlik!
Geldiğimiz noktada neler kaybettik?
İnsanlığımızı kaybettik!
Peki, bizi ne gibi tehlikeler bekliyor?
Açlık ve buna bağlık olarak kaos!
İsrail'in yıllardır zulmettiği, 7 Ekim 2023’ten bu yana gece gündüz ayrımı yapmadan katliama tabi tuttuğu Gazze, kıtlığın pençesinde can çekişiyor!
Havadan, karadan, denizden ölüm yağıyor. Gazze yok ediliyor, Filistinliler soykırıma uğruyor. Yardım malzemelerinin girişine izin verilmiyor.
Hayatta kalmaya çalışanlar ise bir çuval un bile bulamıyor. Temel gıdalara ulaşmak ise neredeyse imkânsız!
Ekmek yapabilmek için hayvan yemlerini öğüterek hayata tutunmaya çalışıyorlar.
Açlık kol geziyor.
Ancak!
Tehlike gittikçe büyüyor, soykırım ateşi bölgeye yayılıyor. Bu korku dalgası büyüdükçe bölgeden kötü haberler almaya devam edeceğiz.
Karadeniz’de oluşturulan güvensiz yol, buğday ve sıvı yağ kıtlığına sebep olmuştu.
Korku Kızıldeniz’e indi!
Kızıldeniz'de baş gösteren güvensizlik ve lojistik sorunlar petrol fiyatlarını tetikledi, kahve ve kakao fiyatlarına zirve yaptırdı. Kriz çözüme kavuşmazsa benzer gıda ürünlerinde ciddi sıkıntılar yaşanacak.
Asya’dan dünyaya taşınacak tarım ürünleri bu olumsuzluktan etkilenecek.
Maalesef yine masumların canı yanacak!