Belki klasik olacak ama günümüz siyaseti, siyasetçileri, yaşananlar, ülkemiz üzerine oynanan oyunlar; oyun oynayanların kimlikleri, oyuna gelenlerin saflıkları ve gafletleri bize II. Abdülhamid Han Dönemi’ni bire bir çağrıştırıyor.
Ülkede öyle bir algı operasyonu yürütülüyor ki âdeta ülke ortadan ikiye bölündü. Bir tarafta ülkeye, millete hizmetlerinden dolayı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı sevip ölümüne destekleyenler; diğer tarafta ne kadar hizmet etmiş olsa da, ülkeyi dipten alıp zirveye çıkarmış olsa da ona kin ve nefret kusan, onun ülkenin başından gönderilmesi için ülkenin Batı’ya peşkeş çekilmesine, işgal edilmesine bile razı olanlar…
Ey muhaliflik adıyla köleleşenler, ey muhalefet adıyla ülkeye ve millete ihanet içinde olanlar; kendinize gelin, tarihten ders alın!.. Bu ülkenin ve milletin; bugün yapılacak hatalar, yanlışlar yüzünden bir 200 yıl daha kaybedecek lüksü yok!..
Abdülhamid Han’a muhalefet edip onu devlet yönetiminden uzaklaştırınca millete, devlete hizmet edeceklerini, ülkeyi kalkındıracaklarını sananlar, ruhunda ihanet/hainlik olup sonra pişman olanlar, hain olmasalar da gaflet ve delalet içinde olanlar, sonradan pişmanlıklarını dile getirmişlerdir. Ama maalesef ki bazı şeylerin düzelmesi için çok geç kalınmıştır. Kısacası son pişmanlık fayda vermemiştir!..
Rıza Tevfik Bölükbaşı da öncesinde Sultan İkinci Abdülhamid Han‘a olmadık iftiralar atmış, hakaretler etmiş, ona yaptıklarıyla koskoca imparatorluğun çökmesinde pay sahibi olmuştur.
Sonrasında tüm yaptıklarından nedamet getirmiş, pişman olmuş ama artık yaptıklarını telafi etmek için çok geçtir.
Zira artık ne Sultan İkinci Abdülhamid vardır ne de Âlem-i İslam’ın hadimi ve koruyucusu Osmanlı…
Pişmanlığını dile getirmek için şu şiiri yazmıştır:
Sultan Abdülhamid Han’ın Ruhâniyetinden İstimdat
Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han?
Feryâdım varır mı bârigâhına?
Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,
Şu nankör milletin bak günahına.
Târihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, ey koca Sultan;
Bizdik utanmadan iftara atan,
Asrın en siyâsî Padişâhına.
“Pâdişah hem zâlim, hem deli” dedik,
İhtilâle kıyam etmeli dedik;
Şeytan ne dediyse, biz “beli” dedik;
Çalıştık fitnenin intibahına.
Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz.
Sade deli değil, edepsizmişiz.
Tükürdük atalar kıblegâhına.
Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena,
Bir sürü türedi, girdi meydana.
Nerden çıktı bunca veled-i zinâ?
Yuh olsun bunların ham ervâhına!
Bunlar halkı didik didik ettiler,
Katliâma kadar sürüp gittiler.
Saçak öpmeyenler secde ettiler.
Tükürün onların pis külâhına.
Haddi yok, açlıkla derde girenin,
Sehpâ-yı kazâya boyun verenin.
Lanetle anılan cebâbirenin
Bu, rahmet okuttu en küstahına.
Çok kişiye şimdi vatan mezardır,
Herkesin belâdan nasîbi vardır,
Selâmetle eren pek bahtiyardır,
Harab büldânın şen sabahına.
Milliyet dâvâsı fıska büründü,
Ridâ-yı diyanet yerde süründü,
Türkün ruhu zorla âsi göründü,
Hem Peygamber’ine, hem Allah’ına.
Lâkin sen Sultanım gavs-ı ekbersin
Âhiretten bile himmet eylersin,
Çok çekti şu millet murada ersin
Şefâat kıl şâhım mededhâhına.
Recep Tayyip Erdoğan kini ve nefreti ile hareket edenler; bilesiniz ki Recep Tayyip Erdoğan bir fanidir, önünde sonunda yönetimden de bu dünyadan da gidecektir. Ancak o gitse de üç kuruşluk makam ve mevki için ülkeye ve millete yaptığınız ihanetler, ülkeyi uçuruma sürükleyip milletin geleceğini karartmanız tarih boyunca unutulmayacaktır!..
Yol yakınken dönün, Recep Tayyip Erdoğan’ı çeşitli hile ve desiselerle iktidardan indirip birilerinin himmetiyle ülkenin başına geçseniz, makam ve mevki sahibi olsanız, bu makam ve mevkiler ne size ne bu ülkeye ne de bu millete fayda sağlar!..
İktidarı tabii ki eleştirin, Recep Tayyip Erdoğan’a tabii ki muhalefet edin ancak bunları yıkıcı şekilde yapmaktan vazgeçin, yapıcı olun; eksiklerin nasıl düzeltileceğine, yanlışların nasıl doğrultulacağına, geç kalınanların nasıl telafi edileceğine kafa yorun!..
Ülke ve millet söz konusu olduğunda birlik olmayı, ortak hareket etmeyi deneyin!..
Unutmayın ki ikinci bir TÜRKİYE yok!..