16 Nisan referandumu ile birlikte değişen yönetim sistemi, Türk siyasal hayatında etkin bir konuma sahip siyasi partileri edilgen bir konuma getirecektir. Siyasi partilerden boşalan bu koltuğu ”Sivil Toplum Kuruluşları” (STK) dolduracaktır ve STK’lar ön plana çıkacaktır. Siyasetin temelde rasyonel bireyler arası müzakereden ziyade kolektif karşıtlıklar yaratmak olduğu unutulmamalıdır.
2019 Başkanlık Seçimleri için büyük öneme sahip olacak STK’lar şimdiden kurulmaya başlandı. Bugün size 2019 seçimleri için şimdiden çalışmalara başlamış ve birçoğunuzun ismini ilk defa duyacağı sosyal medya üzerinden örgütlenen bir illegal STK’yı anlatacağım. Buna geçmeden isterseniz tüm dünyada STK’lar üzerinden siyaseti dizayn etmeye çalışan George Soros’un STK faaliyetlerine bakalım. Sizlere bir bakış açısı kazandırması için önemli diye düşünüyorum.
Soros’un STK’lar aracılığıyla toplumları dönüştürmek istediğini söylersek yanlış söylemiş olmayız. Bu kuruluşlar demokratik yolla seçilmeden toplumu içten değiştirmeye çalışmaktadır. Yurt dışından maddi destek alarak iç siyasete müdahalede ederek klasik STK’lar gibi olmayıp, gizli ajandaları olan ve küresel yapının çıkarlarını korumak için siyaset yapan kuruluşlardır
Örnek verecek olursak; 1983 yılında ABD’de, dünyada demokrasiyi güçlendirme amacıyla kurulmuş National Endowment for Democracy (NED) isimli yarı-özerk görünümlü ABD hükümet kuruluşunun, beraberindeki Freedom House, USAİD gibi kurumlarla Mısır’daki Sisi darbesinin tezgâhına milyonlarca dolar aktardığı bir dünyada Türkiye olarak uyanık olmamız şart.
Küresel yapıya ve ”üst akıl”a şubelik yapan bu ABD’li STK’ların en önemlilerinden Açık Toplum Enstitüsü-OSI Soros’a ait mesela. Ayrıca Soros sermayesiyle Türkiye’de kurulmuş önemli STK’lar da bulunmakta. Örn; Anadolu Kültür-Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu, Boğaziçi Üniversitesi-Türkiye’de Siyasetin Anlam Haritasını Çizmek, Bellek ve Kültür Sosyolojisi Çalışmaları Derneği gibi birçok STK. Bunları verdikten sonra gelelim asıl meselemize.
Twitter üzerinden gruplaşmaya başlayan ve paylaşmak, yardımlaşmak, doğaya saygı, şefkat, merhamet gibi terimleri kullanarak kurulan Anadolu Halk ve Barış Partisi. Genel başkanlığını Haluk Levent’in yaptığı ve illerde il başkanları ve yönetimleri, ilçelerde ilçe başkanı ve yönetimleri şeklinde örgütlenerek hayatı güzelleştirmeyi, paylaşmayı amaç edinen ve siyasi parti olmadıklarını savunan bir platform.
Seçimlerin ”Dijital Sevokratik” denilen bir sistemle belirlendiği ve seçilen başkanların illerinde, ilçelerinde, mahallelerinde yardıma muhtaç kişileri belirleyip sosyal medya üzerinden yardım toplaması, ”AHBAP” diye adlandırdıkları oluşumu daha sempatik kılarak her geçen gün taraftar topladığını da söyleyebilirim. Bu oluşumun birden bu denli yayılması ister istemez bende soru işaretleri doğurduğu için gündeme taşımak istedim.
Yukarıda anlattığım STK hareketleri ile bu oluşumu bağdaştırırsak geç kalınmadan bir kanun çıkartılarak tüm STK’ların ve bu tür oluşumların destek aldıkları yerli-yabancı fonları ilan etmeleri gerekir. Bu bir baskı değil, aksine herkesin arzu ettiği demokratik şeffaflığın gereğidir. Görelim kim kimden ne destek alıyor, neyi ne amaçla yapıyor…