Yarım yamalak itiraf

Abone Ol

CNN International televizyonu, önceki gece yayınladığı son dakika haberinde, Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı olayıyla ilgili bir rapor hazırladığını ve ünlü gazetecinin İstanbul’daki başkonsolosluk binasında sorgulama sırasında yanlışlıkla öldüğünü kabul edeceğini öne sürdü.

Günlerdir en yetkili ağızlardan Kaşıkçı’nın işlemlerini tamamlayıp başkonsolosluk binasından ayrıldığını iddia eden Riyad, nihayet gerçekleri daha fazla gizleyemeyeceğini anladı.

Suudi Arabistan’ın cinayeti itiraf etmek zorunda kalmasında Türkiye’nin kararlı tavrı etkili oldu.

Kaşıkçı gibi Türkiye dostu büyük bir yazarı kaybetmiş olmanın acısı büyük.

Tek tesellimiz, Ankara’nın süreci başından bu yana çok iyi yöneterek vahşice işlenen cinayeti örtbas etme girişimlerinin önüne geçmesi.

Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürüldüğü itirafı şüphesiz önemli bir gelişme.

Fakat rapor medyaya yansıdığı gibi hazırlanırsa, gerçeklerin bir kısmını gizlemek amacıyla yapılmış yarım yamalak bir itiraf olur.

Çünkü iddiaya göre Riyad söz konusu raporda, olaya müdahil olanların bu işi yönetimin bilgisi dışında gerçekleştirdiklerini, Kaşıkçı’yı kaçırmak isterlerken beklenmeyen bir durumun ortaya çıktığını ve Suudi Arabistanlı yazarın hayatını kaybettiğini söyleyecek.

Yani alt düzeyde birkaç yetkili “günah keçisi” ilan edilerek asıl sorumluların paçayı kurtarması sağlanacak.

Suudi Arabistan hükümetine yakın Elaph sitesinin iddiasına göre, Suudi Arabistan İçişleri Bakanı Abdülaziz Bin Suud Bin Nayif ile iç istihbarat birimi El-Mebahis El-Amme Başkanı Abdülaziz Bin Muhammed El-Huveyrini görevden alınacak.

Yani Riyad, işin ucunun Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’a uzanmasını önlemek için her yolu deneyecek ve sonuna kadar direnecek.

Fakat yırtık o kadar büyük ki yamayla kapatılabilmesi mümkün görünmüyor.

Kamuoyu haklı olarak şu soruyu soruyor:

“Veliaht Prens’in haberi olmadan böyle bir operasyonun gerçekleştirilmiş olması mümkün mü?”

Suudi Arabistan’ın yönetim şeklini göz önüne alınca bunun imkânsız olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Gerçek failin ve azmettiricinin ortaya çıkmaması için suçu bir başkasının üstlenmesi organize suç örgütlerinde ve mafya hesaplaşmalarında sıkça görülür.

Katili ya da azmettiriciyi korumak amacıyla cinayeti hiç kimsenin emri olmadan kendi başına işlediğini söyleyene, “Cezaevinde seni koruyup kollayacağız, ailene ve çocuklarına çok iyi bakacağız” türünden sözler verilir ve suçu üstlenmesinin bedeli bir şekilde ödenir.

Tehdit ve teşvikle sessiz kalması sağlanır.

Suudi Arabistan’ın da aynı taktiğe başvuracağı anlaşılıyor.

Cinayete karışan 15 kişi çoktan toplanmış ve olası bir uluslararası soruşturmada senaryoya uygun konuşmaları için kendilerine gerekli talimatlar verilmiş dahi olabilir.

Her şeye rağmen Riyad’ın bu planının sorunsuz bir şekilde işleyeceği şüpheli.

Çünkü hâlâ cevap bekleyen bir dizi soru var.

Cemal Kaşıkçı yanlışlıkla öldüyse bu gerçek iki haftadır kamuoyundan neden gizlendi?

Suudi Arabistanlı yazarın cesedi nerede?

Başkonsolosluk binası sorgu ve işkence merkezi mi?

Cesedin veya herhangi bir parçasının ortaya çıkması üzerine yeni kanıtlara ulaşılabilir.

Kısacası, Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ni yayınlanması beklenen itiraf niteliğindeki rapor da kurtaramayabilir.

Çünkü olay üzeri örtülebilecek olmaktan çoktan çıktı.

ABD Başkanı Donald Trump bedeli karşılığında Prens Muhammed Bin Selman’ı aklamaya kalkışsa bile Avrupa’da sorun yaşadığı ülkelerin ve hatta Amerika içindeki muhaliflerinin cinayetin peşini bırakmayacakları kesin.

Kaşıkçı’nın laneti katillerin ve azmettiricilerinin peşini bırakmayacak.