Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) 40’ıncı Liderler Zirvesi’nin Abu Dhabi yerine bu yıl da yine Riyad’da yapılacağının açıklanması ve zirve öncesi yaşanan bir takım gelişmeler Körfez’deki krizin çözümüne yönelik bir adım atılabileceği yönündeki beklentileri artırmıştı.
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz tarafından Riyad’a davet edilen Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin zirveye katılmaması zirve öncesi oluşan olumlu havanın ve çizilen iyimser tablonun gerçekçi olmadığını gösterdi.
Doha’yı zirvede Katar Başbakanı Abdullah bin Nasır Al Sani temsil etti.
Katar Emiri geçen yıl yine Riyad’da yapılan zirveye de katılmamış ve o zirveye Doha’yı temsilen Katar Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Sultan bin Saad Al Muraikhi katılmıştı.
KİK 40’ıncı Liderler Zirvesi, Kral Selman bin Abdülaziz’in yaptığı beş dakikalık açılış konuşmasından yarım saat sonra sona erdi.
2017 yazında KİK üyesi üç ülkenin Katar’la ilişkilerini kesmesinin ardından Kuveyt’te yapılan ilk zirve de sadece 75 dakika sürmüştü.
Zirvenin açılışından kısa süre sonra sona ermesi konuşulacak bir şey olmadığını gösteriyor.
Her hâlükarda, Katar’ın bir önceki zirveye göre temsil düzeyini devlet bakanı seviyesinden başbakan seviyesine yükseltmesi dikkat çekici.
Bu adımı, “Doha, krizin çözümüne yönelik girişimlerden memnun fakat henüz somut ve yeterli ilerleme görmüyor” şeklinde yorumlayabiliriz.
Zirveye Katar Başbakanı’nın katılması bir iyi niyet göstergesiyken Katar Emiri’nin Suudi Arabistan Kralı’nın davetine icabet etmemesi görüşmelerin en azından Doha açısından istenilen noktaya ulaşmadığına işaret ediyor.
Kral Selman’ın Abdullah bin Nasır Al Sani’yi Riyad’da güler yüzle karşılamasına ve o anları canlı yayınlayan Suudi Arabistan resmi televizyonunun iki ülke arasındaki kardeşlikten bahsetmesine rağmen zirvenin hemen ardından Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid bin Ahmed Al Halife’nin Katar’ı ciddiyetsizlikle suçlayan açıklaması iyimser çevrelerde şoka yol açtı.
Al Halife ayrıca Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır’ın ilişkileri normalleştirmek için ileri sürdükleri 13 şartın geride kaldığını söyleyen Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani’yi yalanlayarak söz konusu şartların hâlâ geçerli olduğunu ifade etti.
Manama’dan gelen bu sürpriz açıklama iki türlü okunabilir:
Birincisi, iyimser beklentiler içerisindeki çevrelerin yorumu ve o yoruma göre Suudi Arabistan-Katar görüşmelerinden rahatsızlık duyan BAE, iki ülke arasında sağlanacak olası bir uzlaşıyı engellemek için görüşmeleri provoke ediyor.
İkinci ve daha gerçekçi yoruma göre ise Riyad ve diğerleri bir tür “iyi polis-kötü polis” oyunu oynuyor.
Katar Emiri zirveye katılmadığı için Doha’yı ciddiyetsiz olmakla suçlayan açıklama Abu Dhabi’den gelseydi ilk yorum belki kabul edilebilirdi.
Fakat Bahreyn Dışişleri Bakanı’nın Suudi Arabistan’a rağmen böyle bir açıklamada bulunması düşünülemez.
Suudi Arabistan ve BAE’nin nihai hedefi Katar’ı kendi çizgilerine çekmek Riyad-Abu Dhabi eksenine boyun eğdirmek.
Amaçlarına ulaşmak için başvurdukları taktikler değişse de hedeflerinde herhangi bir değişiklik yok.