Yapıcı muhaliflik…

Abone Ol

HDP Ağrı Mebusu Leyla Zana, Meclis’teki Mebus Yemini’nde (ant’ında) yalan söylememeyi denedi; ama yalanın bütününden kopamadı.

Diriliş Postası’nın ilk sayfasından soruluyordu:  “Yemin metninde tek sorun ‘Türk Milleti’ öyle mi?”

Zana, Türklük yerine Türkiyelilik ifadesini gündemleştirdi; ama laiklik konusuna, Atatürk’ün ilerlemeci ilke ve inkılâpları’na ve Anayasa’ya sadakat’a ses çıkarmadı.

Kenan Evren’in son şeklini verdiği 12 Eylül Darbe Anayasası’nın mebus yemini uzun ve karışık. ‘Devletin varlığı, milletin bölünmezliği, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlılık, Anayasa’ya sadakat,  Türk milletinin hakemliği’ gibi konular…

Artık Meclis’in birinci gündemi, 28 Şubat darbecilerine hukuki zemin oluşturan ve mebusların da sadakat göstermekte zorlandıkları Anayasa’nın değiştirilmesidir.

1- Meclis üyelerinin 1920 yemini ise şöyleydi: ‘Makam-ı Hilafet ve Saltanat’ın ve vatan ve milletin istihlas ve istiklalinden başka bir gaye takip etmeyeceğime vallahi.’

Mustafa Kemal de ‘Vallahi’li yemini etmiş; ama daha sonraki icraatlarıyla bu yemininin ‘yalan’ veya ‘takiyye’ olduğunu göstermişti.

Perşembe günü Hakan Albayrak’ın ‘Atatürkçülük veya Kemalizm kesinlikle bir putperestlik projesidir’ cümlesinin açılımını yaptığı yazısındaki hakikatlere rağmen, bir AK Parti’li mebusun ‘Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağı’ ant’ına ‘Besmele’ ile başlaması, bir ötekinin ‘Türkiye Milleti’ ifadesine tepki olsun diye 23 Nisan çocukları gibi boynuna Türk bayrağını asarak ant içmesi Türkiye sosyolojisinin garipliklerindendi.

Demek ki bu seçimlerde de AK Parti mebus aday listeleri arasında Erdoğan’ın Anayasa reformu sürecindeki kaygılarını idrak edemeyen yaranmacı ve cahil, Türk ulusçuluk kirlerinden arınamayan kişiler yer alabilmiş.

Cahili durumu H. Albayrak özetlemiş: “Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu rejimde vahyin inkârı var, Batı karşısında ‘haddini bilmek’ var, düşmanla özdeşleşmek var, kişi kültü ve despotluk var, ırkçılık var, katliamcılık var.”

Yani Selahaddin Eş’in dediği gibi ‘resmi ideolojinin ikonu’na bağlılık hali.

İtiraz ettiğinizde de karşınıza çıkan keskin bir süngü: 5816 sayılı TCK Yasası.

Cahillik, Kemalist cahiliyyeye bağlılık için söze ‘Besmele’ ile başlanmasında.

Ulusçuluk asabiyesi ve yaranmacılık da, Atatürk’ün ‘Ümmetten ulusa’ inhirafından arınmak için hala ‘biz olma’ yürüyüşünü ve sırat-ı mustakimi kavramamanın etiketlenen zaafları.

‘Kemalizm putperestlik ilişkisi’, riskli yıllarda D.Mehmet Doğan’ın yazdığı ‘Batılılaşma İhaneti’ ve Abdurrahman Dilipak’ın yazdığı ‘Bir Başka Açıdan Kemalizm’ kitaplarındaki mevsuk delillerden daha detaylı olarak öğrenilebilinir.

Ama üzücü olan, Anayasa’nın darbeci ve faşist yanını somutlaştıran bu Mebus yemininin hiç değilse bir kısmına itaat etmeme tavrının, 28 Şubat Süreci’nde bedel ödeyen seçilmiş mebuslardan değil de, Zana gibi bir başka tür ulusalcı mebustan gelmesidir.

Bu düşünce özgürlüğüne karşı ve zihinlere kölelik kelepçesi takan Resmi İdeoloji Yemini’ni kaldırmak için iktidardaki AK Parti’li özgürlükçü muhalif mebuslar behemehâl harekete geçmelidirler.

En azından vicdanı hür mebuslar, yasal gereklilik olarak okunan Mebus yemininden önce, Zana’nın barış çağrısı gibi, ‘Besmele’ yerine ‘Bu metni zorunlu olarak okuyorum ve kaldırılmasını istiyorum’ türü cümleler kurabilirlerdi.

Müslüman mebuslara düşen ise, kimliklerini kirleten dayatmayı reddetmeleridir.

9 yaş gurubunun üstündeki tüm Türkiye tebaasına zorla okutulmuş olan ant tapıncı gibi, Anıtkabir başta olmak üzere tüm seküler tapınç dayatmaları da kaldırılmalıdır.

Türklük ve Türkiyelilik konusu da gelecek yazımda.