ABD’de Kasım 2024 seçimleri için geri sayım devam ederken yapay zekâ üzerinden tartışmalar artıyor. Endişe büyük: Artırılmış gerçeklik, seçimlerde silah olarak kullanılırsa Amerikan demokrasisinin başı derde girebilir.
Strobe Talbott Güvenlik, Strateji ve Teknoloji Merkezinde araştırmacı olarak görev yapan Politika Direktörü Jessica Brandt, yapay zekânın 2024 ABD seçimlerini nasıl etkileyebileceğini anlattı. Brandt’ın tespitleri, dünyanın neyle karşı karşıya olduğunu anlatan ipuçları taşıyor. Anlaşılan o ki küresel siyaseti yine ilginç günler bekliyor.
Uzmana göre yapay zekânın artan karmaşıklığı, ABD'nin ve diğer kutuplaşmış demokrasilerin hâlihazırda boğuştuğu bazı zorlukları yeniden gündeme getirebilir. Brandt tam da bu konuya bir örnek veriyor: “Deepfake'ler yani gerçek olayların sunulduğunu iddia eden üretilmiş fotoğraflar ve videolar; gerçeklik algılarımızı daha temel bir şekilde çarpıtabilir.” Yapay zekânın ayrıca, bireysel kullanıcısını manipüle etmeyi amaçlayan yüksek hacimli, benzersiz, kişiselleştirilmiş içerik üretme konusunda da giderek daha etkili hâle geldiği biliniyor. Ancak belki de Brandt’i en çok endişelendiren şey; ‘nesnel gerçeğin varlığına ilişkin olarak kullanıcılardaki umursamazlık ya da komplo yaklaşımı.’ Bu durumda, her tür seçim medyası, sahte olarak görülebileceği gibi sorgulanmadan da kabul edilebilir.
“YAPAY ZEKÂ AMERİKAN DEMOKRASİSİNİ ZORLAYACAK”
Yapay zekâ sadece başkanlık ve diğer seçim adaylarını hedef almakla kalmayacak. Brandt, bugünlerde dünyada ‘başkan adaylarının deepfake'leri hakkında çok konuşulduğunu’ söylüyor; ancak asıl olarak ‘üretilen içerikle daha sistematik bir algı yönetiminden’ bahsediyor. Yapay zekâ ile içerik üretmenin, güvenilir bilgi kaynaklarını ortadan kaldırarak Amerika’da ‘demokrasinin kurumlarını’ zayıflatabileceğini ısrarla vurguluyor.
Şunu da belirtelim, yapay zekâ 2024 seçimlerinde zaten kullanılıyor. Cumhuriyetçi başkan adayı Ron DeSantis, eski Başkan Donald Trump'ın Anthony Fauci'ye sarılıp öptüğü bir deepfake paylaşmıştı. Demokrat Parti de kampanya için bağış toplama e-postalarını hazırlamak için yapay zekâyı test etmeye başladı. Brandt’ın ifadesiyle “yapay zekâ ve diğer üretilen içerikler sadece birer araçtır” ve iyi ya da kötü amaçla kullanılmaları, büyük ölçüde “hangi ellerde” kullanıldıklarına bağlı.
"SİLAH HÂLİNE GETİRİLMİŞ İÇERİK”
Yapay zekânın silah olarak kullanılmasını engelleyecek tek bir çözüm yok. Uzmanlara göre üretilen içeriğin bir filigranla etiketlenmesi, kullanıcıların gördükleri içeriği daha iyi değerlendirmelerine yardımcı olabilir. Ancak burada da bir risk var. Politika direktörü Brandt, "Bu içeriklerin bazılarını etiketleyip bazılarını etiketlemezsek istemeden de olsa içeriği kutsamış oluruz." diyerek bir endişesini dile getiriyor: "Eğer yakaladığımızdan daha fazlasını kaçırıyorsak etiketlemenin ters bir etkisi olabilir."
Tam da burada ‘iyi bir medya okuryazarı’ olmanın kurtarıcı rolü karşımıza çıkıyor. Böylelikle kullanıcıların yapay zekâ tarafından üretilen içeriği daha iyi değerlendirmeleri mümkün olabilir.
“UYANMIŞ ZİHİN VİRÜSÜ İLE ENFEKTE EDİLMEK”
Yapay zekâda otorite isimlerden Elon Musk da parçası olduğu bu yeniliğin, medeniyeti nasıl şekillendireceği konusunda bir süredir endişelerini paylaşıyor. Musk, özellikle Microsoft ve Google'ın elindeki sohbet robotları ve yapay zekâ sistemlerinin siyasi olarak telkin verebileceğinden, hatta belki de kendi deyimiyle ‘uyanmış zihin virüsü tarafından bu odaların enfekte edilebileceğinden’ endişe duyuyor. Musk ayrıca kendi kendine öğrenen YZ sistemlerinin insan türüne düşmanca davranabileceğinden korktuğunu da belirtiyor. Üstelik çok yakın bir gelecekte, X sosyal medya platformunu (eski adı Twitter); dezenformasyon, yanlı habercilik ve finansal dolandırıcılıkla doldurmak üzere, sohbet robotlarının eğitilebileceğinden duyduğu kaygıyı defaatle dile getiriyor. Elbette tüm bunlar insanlar tarafından zaten yapılıyor ancak Musk’a göre binlerce silah hâline getirilmiş chatbot (sohbet robotları) harekete geçirilirse sorun çok daha kötü hâle gelecek ve kaos kaçınılmaz olacak.
Peki, yapay zekâyı güvenli hâle getirmek için ne yapılabilir? Buna henüz net bir cevap gelmedi.
Son sözü Musk’a verelim: “YZ tehlikesini en aza indirmek ve insan bilincinin hayatta kalmasını sağlamak için ne gibi önlemler alabiliriz? Bununla boğuşmaya devam ediyorum.”