Geçmiş asırların sömürgeci devletlerinin işgal, katliam ve sömürü planlarına bakılırsa attıkları her adımın yalan, hile ve fitneden ibaret olduğu, huzur vaat ederek geldikleri coğrafyaların bir daha abat olamadıkları görülecektir. 15. asırda ana vatanlarından yola çıkan bugünkü Portekiz, Hollanda, İspanyol, İngiliz, Fransız, Alman ve Rus sömürgeci devletlerinin yayıldıkları coğrafyalar Amerika kıtası, Afrika, Asya ve uzak doğunun bir kaç asır önceki hali de şimdiki durumları da tüm açıklığıyla ortadadır. Yani can sıkıcıdır. Kene gibi yapıştıkları bu coğrafyaları, kabuk değiştirerek hala kemirmeye devam etmektedirler.
Geçmiş asırların sömürgeci devletleri modern zamanın da aynı işlevi devam ettiren devletleridirler. Yani coğrafyalar aynı olmakla beraber, sömürü şekli ve yöntemleri değişerek hala bu düzen devam etmektedir.
Medeni olarak bilinen devletlerin yakın dönemlerde “özgürlük” vadederek, nasıl katliamlar yaptıklarını ve canavarca yüzlere sahip olduklarını çok gördük. Bu anlamda dünyayı kandırarak, her adımı ve bilgisi yalan üzerine oturtulan Irak işgali, gelecek nesiller için bir “ibret” dersi olması açısından önemlidir. Yalan ve düzmece bilgiler ile dünyayı “Irak’ın elinde biyolojik silahlar olduğuna” inandıran ve yüzbinlerce insanın ölümüne sebep olan dönemin Amerika Genelkurmay Başkanı ve daha sonra da Dışişleri Bakanı olan Colin Powel pazartesi günü öldü. Fakat geride “kıyamete kadar konuşulacak ve yalan senaryosu üzerine oturtulan” Irak işgali gibi “bir utanç tablosu” kaldı.
Amerika, Afganistan’dan başlayarak tüm Ortadoğu’yu içine alacak şekilde bir kaos planına zaten karar vermiş görünüyordu. Bu sıralarda Saddam rejiminden kaçarak 1995 yılında Almanya’ya sığınan ve Saddam’dan intikam almak için Alman istihbaratına “Irak’ın elinde biyolojik silahlar olduğu yalan bilgilerini” veren kişinin “sahte beyanları”, Amerika için aramakla bulunamayacak malzemeler oldu.
CIA bu yalan bilgileri daha da sistemleştirdi ve Dışişleri Bakanı Powel üzerinden dünya kamuoyu ikna edildi. O dönemde herkes, Saddam’ın ne kadar da tehlikeli, zalim olduğuna ikna olmuştu. Powel’in 5 Şubat 2003’te “sahte deliller” üzerinden BM’de yaptığı konuşma ile de Amerika’nın yapacağı Irak işgali haklı zemine oturtuldu.
Bu şekilde Irak işgal edildi. Ülkenin altı üstüne getirildi. Yüzbinlerce masum insan, kadın, çocuk ve yaşlı öldürüldü. 2003’te başlayan süreçle Irak hala bu felaketin boyutlarını yaşamaya devam etmektedir.
İşgal tamamlanınca dünya gerçeği öğrenmiş oldu. Irak’ın elinde “biyolojik değil kendini korumaya bile silahlarının olmadığı” görüldü. Zaten rejimin birkaç günde çökmesinden her şey belliydi. Önemli olan hedefe ulaşılmış ve Irak parçalanmış oldu.
Yalan deliller ile dünyayı ikna eden Powel, “kandırıldığını” sonradan anladı. Kariyerinin “en utanç anları” olarak bu durumu tanımlasa da Amerika maksadına artık ulaşmıştı.
Irak’ın işgalinin alt yapısına ve gelecek planlarına bakıldığında sömürgeci devletlerin hepsinin aynı yöntemlerle dünyayı mahvettikleri görülecektir. Yalan, fitne ve boş vaatler.
Bir zamanlar Amerikalıların Afrika’dan köle olarak getirdiği bir aileden gelen Powel’ın pişmanlık duyması sadece gerçekleri göstermektedir fakat katledilen yüzbinlerce masum insanı ve harap olmuş Irak’ı bir daha geri getirmeyecektir.