Yabancı dil öğrenimi problemi: Doğrular ve yanlışlar (II)

Abone Ol

Yabancı dil öğrenimi problemi: Doğrular ve yanlışlar (I)

Bu sebeple, dil öğrenme niyeti olan herkesin doğru bir metot olarak öğrenmek istediği dili, uzun süre sabırla dinleyerek başlamasını öneriyorum. Aynen dili öğrenmekte olan bir bebeğin geçirdiği aşamalar izlenerek yeni bir dil rahatlıkla öğrenilebilir. O aşamalar: dinle, biriktir, gör, eşleştir, dene ve konuş aşamalarıdır. Çocuk önce dinleme sürecindedir ve zamanla kulağı o dilin kelimeleriyle dolar, yani biriktirmiş olur. Daha sonra bu kelimelerle gördüklerini eşleştirir. Daha sonra ilk kelimeler ve cümleler birden bire “mısır patlağı” gibi art arda gelmeye başlar.

İletişim imkânlarının bu denli arttığı bir dünyada, farklı dil ve kültürlerden insanlar birçok noktada birbirleriyle ister istemez temasa geçiyorlar. Bu noktada genellikle ikinci bir dilin yardımına ihtiyaç duyuluyor. Dil öğrenme gereği duyanlar, dil öğrenmenin hiç bu kadar kolaylaşmadığının farkında olmalılar. Günümüzde görsel iletişimin sağladığı avantajlar yabancı dil öğrenimini eskisine kıyasla ciddi yönde kolaylaştırdı. Yalnız çizgi film izleyerek bir dili öğrenen çocukları gördüm. İnternet üzerinde özellikle büyük dillerin sahip olduğu sınırsız kaynaklar da bu kolaylığı sağlıyor. Bugünün dünyasında bunu sağlayacak pek çok araç var. Dünyada konuşulan 5500 dilden birkaç binine ait yazılı ve görsel materyalleri hiç olmazsa örnek düzeyinde de olsa İnternet üzerinden bulabilirsiniz. Böylesi bir erişim kolaylığı meraklıları için büyük bir hazine ve fırsattır.

Dil öğrenmek için sarf edilen zamanın verimli kullanılması için yanlış yöntemler izlenilmemelidir. Aynı dilin farklı aksanları varsa hepsinin birden değil, sürekli aynı kaynakların dili üzerinden öğrenmeye çalışmalıdır. Dili doğru kaynaklardan dinleyerek daha net ve aksansız şekilde öğrenmek de önemlidir. Bunun için dilin en iyi konuşulduğu mecralar olarak devletlerin radyo ve televizyon yayınlarını izlemenizi çekinmeden önerebilirim.

Sık sorulan sorulardan biri de bir insanın aynı anda kaç dili birden öğrenebileceği konusu. Bir bebek aynı anda beş farklı dilde “dil açabilir”, yani konuşmaya başlayabilir. Bunu bizzat yaşadığım örnekler üzerinden yakinen biliyorum: Bosna’da Dağıstan’dan yeni göç eden genç bir aileden bahisle anlatmak istiyorum: Artem ve Mayya Kurbanova’nın dört güzel çocukları var. Bu genç ve sevimli ailenin çocukları, evde Rusça, okulda İngilizce ve Boşnakça, evin avlusunda oynarken Türkçe ve öğretmenleri aracılığıyla Arapça ve Dağıstan’dan bir dili daha öğreniyorlar. Daha doğrusu bu dilleri anadilleri gibi konuşuyorlar. Bunu örnekleri çok, küçük oğlum Bosna’ya giderken yalnızca Türkçe konuşabiliyordu. Döndüğümüzde ise hiç zorlanmadan öğrendiği İngilizce ve Boşnakçayı konuşur haldeydi ve her ikisini aynı anda öğrenmiş oldu.

Burada akla gelen sorulardan bir diğeri de birden çok dilin konuşulduğu ortamlarda dillerin birbirine karışıp karışmayacağı konusu. Diller konuşma sırasında kesinlikle birbirine karışmaz. Hangi dili konuşmanız gerekiyorsa beyniniz ve hafızanız bir anda o dilin formatı ve mantığına göre kelimeleri art arda beyninizden dilinize doğru yönlendirir. Kelimeler zihninizden akarak gelirler. Hiç şüphesiz akış hızı o dildeki birikiminize bağlı. Az bildiğiniz dilde kelimeler ağzınızdan güçlükle çıkarken zihninizde tam olarak yerleşmiş diğer bir dilde kelimeler sizi de şaşırtacak şekilde bir çırpıda ağzınızdan dökülür.

Dili öğrenmeye başladığınızda yanlışlık yapmaktan korkmayın. Çünkü konuşmaktan utanmak ve hata yapmaktan korkmak her işte olduğu gibi dil öğreniminde de sizi geciktirir. Gramer yanlışları olsa da kısa ve basit cümlelerle kendinizi konuşmaya zorlamanız önemli bir adımdır. Önemli diğer bir nokta da muhatabınızın konuştuğu her kelimeyi anlamak yerine konuşmanın bütününü görüp ondan anlam çıkarmaya çalışmanız karşılıklı diyalogun sürmesi için elzemdir.

Ana diliniz dışında diğer bir dile %100 hâkim olmak kolay olmadığı ve çok da iddialı olduğu gibi her zaman gerekli de değildir. Bu şekilde derinlemesine bir öğrenme, ancak dilin konuşulduğu ortamda çok uzun yıllar geçirmiş olmayı, o dilde eğitim alma, görsel izleme ve bol kitap okuma vb. yollarıyla kazanılabilir. Bu süreç uzun bir zaman gerektirir. Bu sebeple, bir dili günlük konuşma pratiği ile öğrenmek ve konuşacak seviyeye getirmek dil öğrenmede yöntem olarak en doğru başlangıçtır. Bunun için de en sık kullanılan 700-800 kelime konuşmak için yeterlidir. Bu sayının üzerine koyacağınız her yeni 1000 kelime sizi “bir seviye” daha yukarı taşır…