Hani ‘dijital çağ’ denilince, “Gazete bitti, artık internet var, sosyal medya var” diyenler var ya, hepsi aslında konudan koşarak uzaklaştıklarını belli ediyorlar. ‘Dijital’ denen bu çağın içinde, haber siteleri de kağıt gazetelerle birlikte ölmek üzere olan, tarih öncesi ilkel mecralar artık. Gazete, TV kanalı, haber sitesi vs. ne varsa hepsi aynı; artık bittiler.
Son turu dönüyorlar. Tur bitince alkışlarla ellerine bastonları verilip kenara alınacaklar. İnatlaşan olursa döve döve kenara atarlar. Konu sadece haber de değil; sinema, dizi, film, müzik ve belgesel de dahil “entertainment” iş kolundaki bütün içerikler için geçerli dönüşümün ara katı olan “seçki kataloglar dönemi” çoktan başladı. Atak yapmak için 5G bekleniyor; ve o da 2020’de olacak.
Gazete ya da haber sitesi yok artık. Google News var, Apple News var, Microsoft News var. Yani haberleri bütün kaynaklardan toplayan, aralarından seçip sıraya dizen, kategorilerine göre ayıran platformlar var. Artık TV kanalı yok. Bir kanaldan ‘düğmeye basılır film yayınlanır, reklama sıra gelince film durdurulur reklam yayınlanır sonra tekrar film ya da tartışma programı denilen eğlencesine kavga gürültü yayınlanır’ dönemi bitti artık.
Şimdi Netflix var, Amazon var, Apple Videos var, Google var, YouTube Premium var. Benim için seçerler, sıraya dizerler ve canım istediğinde istediğim kadar izlerim. İstediğim kadar başa alır, istediğim zaman durdururum. Bu, oyunlar için de böyle artık. Apple Game Center var, Steam var, Origin var, Go var, Epic var, Apex var, Google var.
Yok öyle ayrı ayrı her oyunun peşinde koşmak, bitti o dönem. Benim için seçip sıraya dizen kataloglar var artık. Ben tek tek oyun satın almıyorum bu platformlardan, birinden üyelik satın alıyorum. Albüm alan kaldı mı dünyada? Varsa onlar da Retro takılmak için çırpınan birkaç kişidir herhalde. Apple Müzik var, Spotify var; yani benim seçip sıraya dizen kataloglar var. Müşteri parayı platformlara ödüyor artık.
Bir de yeni mecralar geliyor: Giyilebilir teknoloji! Burada aklınıza hemen saat gelmesin; çünkü akıllı saatler bu meselenin en basit hali. 5G ile ağa bağlanan iç çamaşırları, eldivenler, gözlükler ve ayakkabılar var. Mesele, insanı doğrudan ağa bağlayıp, gerçeklik algısına hitap etmek. Bununla ister sınıf açıp eğitim yapın, okyanus ötesi zina yaptırıp fuhuş satın, yeni nesil sosyal medya kurun; isterseniz de seyircinizi filmlerinizin içine ya da mal sattığınız sanal mağazalarınızın içine alın. Özetlemek gerekirse 2020’de başlayıp 5 yıl içinde son sürat yayılması beklenen bu dönemde -inanması güç olabilir ama- süt yumurta satın almak da dahil, yüzden fazla sahada, işler, abonelikler üzerinden yürüyecek.
Hal böyleyken iki şey gerçekten hâlâ ayakta ve uzun süre daha kalmaya devam edecek gibi görünüyor: Kitaplar ve radyolar.
50×70 cm (açtığınızda eni 1 metre olur) saman kağıtlara, ele bulaşan mürekkeplerle basılmış, bu gazete denilen ucubeler bir fiskede devrildiler. Çünkü ölçüleri, dili, biçimi ve özü trajik zorlamalarla dolu, doğaya aykırı şeylerdi ve daha ilk alternatifte kolayca öldüler.
Ama kitaplar öyle değil. Bilgisayara direndiler, tabletlere direndiler, doğrudan kağıdı taklit ve mürekkebi taklit eden E-Reader’lara direniyorlar. Kitabın ölçüsü, insanla olan kadim ilişkisi gazeteye göre mukayese edilmeyecek kadar derin ve sofistike. Akıllı saat, kablosuz kulaklık, adım sayan ayakkabı; hatta kağıda yazdığını bilgisayara kaydeden akıllı kalem kullanan, market alışverişlerini bile telefondan yapan insanlar, kitap okumaya devam ediyorlar.
Radyolara gelince… En çok hapishanelerde ve bir de açık hava hapishanesi olan trafikte dinleniyormuş ama neticede insanlar radyo dinliyorlar. Radyolar felaket anlarında yani telefon ve internet gibi iletişimlerin kolayca bertaraf olduğu durumlarda, can simidi kitle iletişim araçları olarak değerlendiriliyor.
Bu ikisi dışında kalan bütün eğlence ve iletişim tüketimleri, bir üst kata geçmek için asma kata taşındılar; seçki kataloglar çağı. 2025 yılına kadar yükselerek her yeri kaplayacaklar. Asıl mesele, 5G’nin yaygınlaşmasından sonra patlak verecek ve tam olarak dijital kata çıkacak tüketim akışkanlıkları. Asıl çıkılacak olan üst katın adı ise “ekosistem”. Google’ın Android cihazlar ile Apple’ın IOS ve MacOS kullanan cihazlar ile ilk halini kurduğu bu ekosistemler 2025 yılından sonra herkesin çıkmak zorunda kalacağı 3. büyük kat.
Buna 3. kat deniliyor ama ben katların doğru sayıldığından şüpheliyim. 1. kat olan mekanik katı elektriğin icadıyla geçtik. Mekanik katın bir altında, eski çağlarda metafizik katların olduğuna inanan insanlar var ama ellerinde kanıt yok. Kanıtlara göre mekanik çağ, yani yazıların elle yazıldığı çağ. Yaklaşık 3 bin yıla, “mekanik çağ” deniliyor. Elektrik gelince 2. kat başlıyor. Öyleyse elektriğe muhtaç olduğumuz sürece, aradan 10 bin yıl geçse bile 2. kattayız demektir aslında. Bundan sonraki mesele üretim ve tüketim için hangi enerjiyi tüketeceğiniz meselesi.