Virüs hayatımıza girdi, gündemimizden çıktı

Abone Ol

Nerede ise virüsle bir yıl geçirdik. Salgının patlak verdiği Çin’in Wuhan şehrinden gelen görüntüler hepimizi ürkütmüştü ilk başta. Ancak olay uzakta geçiyordu ve de bizimle ilgisi yoktu. Evlerin kapıları kapatılarak insanlar evlere hapsediliyordu. Bu olağanüstü hali Çin’in otoriter rejimiyle açıklamaya çalıştık. Sonra İtalya’dan, İspanya’dan, Fransa’dan salgın haberleri yayılmaya başlayınca tedirginliğimiz arttı. Peşi sıra dünyanın her yerinden salgın rakamları hızla yükseldi.  Bize gelmez ucuz atlatırız diye beklerken bizde de rakamlar artmaya başladı. Hiçbir devlet ve otorite bu yaşananlara etkili bir tedbir geliştiremedi. Hala da tam anlamıyla çözüm konuşulamıyor.

İşin garip tarafı Kovid virüsünün ilk çıkış yeri olan Çin’den uzun zamandır hiçbir haber gelmiyor. Dünyanın en kalabalık ülkesinde virüs bıçak sırtıyla kesilir gibi kesiliverdi. Trump’ın deyimiyle Çin virüsü Çin’de nasıl tedavi edildi? Bilen var mı? Bu dönemde Çin kendini dünyaya kapamadı. Dünyanın üretim merkezi olarak ekonomisini büyütmeye devam ediyor.

Virüs kuzey güney, doğu batı derken dünyanın 190 ülkesinde yaklaşık 55 milyon insana bulaştı. Yaklaşık 1.5 milyon insan hayatını kaybetti. Bu rakamlar devletlerin resmi yetkilileri tarafından açıklanan rakamlar. Gerçek verilerin bunun çok üzerinde olduğu söyleniyor. Bu bulaşıcılığı çözecek derman bulunmadıkça rakamların pek bir anlamı da olmayacak. Sadece devletlerin dünya nezdinde kısa vadeli prestij ve psikolojilerini korumaktan öte bir işe yaramıyor.

Dünya hem canıyla hem de malıyla imtihan oluyor. Ölümler artarken dünyadaki insan hareketleri de asgari seviyeye indi.  Virüsün verdiği maddi ve manevi zararı şu an itibariyle tespit etmek mümkün değil. Dünyanın hemen hemen her yerinde tedirginlik, yılgınlık, ekonomik sıkıntılar had safhada. İşin vahim tarafı ne zaman biteceğine dair herhangi bir işaret yok. Virüs hız kesmeden çoğalarak can almayı sürdürüyor. Daha eski yıllarda yaşanan vebaları ya da salgın hastalıkları dikkate alarak bu işin üç dalgalı olacağını tahmin edenler var. Birinci dalga ilk 6 ayda bitti. İkinci dalga da 6 ay sürecek. Nihayete ermesi için üçüncü 6 ayı beklemek gerekir diyenler var. Bu durumda 2021’in ikinci yarısına kadar bu iş sürecek. Tabii kaç kişi ölecek, yakalanalar üzerinde nasıl tesirler bırakacak belli değil.

İşin daha vahim yanı bu virüsün sun’î olduğunu ve küresel güçler tarafından dünyayı dizayn etmek için üretildiğini iddia eden geniş kitle var. Bu yorumlara göre küreselciler kazanırsa dünyada büyük bir nüfus planlamasının yanı sıra yeni bir küresel kölelik düzenine geçeceğiz. Bu küresel kölelik düzeninin aracı ise dijitalleşme olacak.

Virüsün çok yaygın ve uzun süreli dünyamızda kalıcı olduğunu anladıkça onunla beraber yaşamaya da alıştık. Kendisi hayatımızın bir parçası olunca gündemimizden çıktı. O nedenle alınan tedbirler kimsenin umurunda olmuyor. Hastalığı ağır geçirenler “Aman ha çok dikkatli olun, işin şakası yok” diye uyarıyor.  Aşıyı umutla beklerken üç kelimeye indirdiğimiz tedbiri tekrar etmekte fayda var: “Maske, mesafe, temizlik”.