İnsan şerefli, değerli, akıl ve irade bakımından diğer canlılardan ayrıcalıklıdır. Yaratılış olarak da üstün yaratılmış, birçok yetenekle donatılmış ve diğer canlılar onun hizmetine sunulmuştur. İnsan ne kadar mükemmel, olağanüstü yeteneklere, akıl ve iradeye sahip olsa da vicdanını çıkarttık mı, geriye hiçbir şey kalmıyor. İnsanın bozulmuşu, ayette de geçtiği gibi hayvandan daha aşağıdır. “İnsan, her şeyin en kutsalı olduğu gibi en kötüsüdür de.” Merhamet duygusunu kaybetmiş, vicdanın sesini susturmuş insanlar, dünyadaki en tehlikeli yaratığa dönüşebiliyor.
Her şeyi menfaate dönüştürmüş insanlar türemeye başladı. İnsanın insana kıydığı, hatta insanın yine insanlar tarafından zulme uğradığı,korkunç zamanlarda yaşıyoruz. Bir yandan insan canı hiçe sayılıyor, diğer yandan çirkin menfaatler havada uçuşuyor. Siyaseti kirletip onu kirli oyunlarına malzeme yapanlara ne demeli? Her gün onlarca masumkatlediliyor ve bu korkunç durum artık normalleşiyor. İnsanlarınsusması ve pasif kalması durumun acı yüzünü bir kez daha gözler önüne seriyor. “Kötülerin kazanması için, iyilerin seyirci kalması yeterlidir.”Susulması gereken yerde konuşuyor, konuşması gereken yerde susuyorsak, durumumuzu gözden geçirmemiz şart.
Birçok şeyden uzak durmaya, soğumaya başladım. Özellikle siyasetin suçsuzların kanıyla kirletilmiş olduğunu düşünüyorum artık. Her gün katliam oluyor ama herkes barıştan yana. Bu paradokslu, yapmacık hal ve hareketlerden yorulduğumu hissediyor, artık kaldıramıyorum. Herkes barıştan yanaysa bu kadar insanı kim katlediyor “Yemin ederim ki dünyanın bütün toprakları, tek bir insanın kanını akıtmaya değmez”.Bu sözü söyleyen büyük usta Cemil Meriç, dünyanın bu halini görse dehşete düşerdi. Halimizin hiç iç acıcı olmadığı ortada ve bu halde nasıl güzel bir gelecekten, parlak bir nesilden bahsedebiliriz? suçsuz bir insan öldürmenin hiçbir bahanesi, savunulacak hiçbir yanı yoktur. Yani “Suçsuzinsanları öldürmenin utancını kapatacak büyüklükte bir bayrak yoktur.”
İnsanların insanlıktan çıkmış hallerini gördükçe, korkuyorum. Çünkü bir gün şeytanın çıkıp; “Allah’ım insana uyduk” demesinden endişe duyuyorum. Bir olay oluyor, birden fazla insan ölüyor, aileler perişan ediliyor ve kimse hatayı kendinde aramıyor. “Düşen bir çığda hiçbir kar tanesi kendisini olup bitenden sorumlu tutmazmış”. Anne feryatlarının yükseldiği, çocukların yetim kaldığı bu dönemde, insanoğlu çok zor bir sınavdan geçiyor. Keşke, ölümü öyle yüksek bir yere koysalardı ki, suçsuz insanlar ve özellikle çocuklar ona ulaşamasalardı. Suçsuz insanlar ölmezler, onlar şehit olurlar. Baraka suresin ’in 154. ayetinde; “ Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Fakat siz sezemezsiniz.” diyerek insanları uyarıyor.
Sanki insanların kulakları sağır olmuş, gözleri görmez olmuş gibi. Bu korkunç olaylar karşısında duyarsızlaşan insanları vicdandan yoksun ve bencil olarak görüyorum.Din, dil, ırk gibi birçok gereksiz ve saçma ayırımlar yapılıyorsa, orada adaletin yeri zaten yoktur.
Dünyadaki en adil şey sanırım herkesin ölecek olmasıdır. Mazlumun sessiz çığlığına kayıtsız kalınıyorsa, kimse bana vicdandan, merhametten ve özellikle insanlıktan hiç bahsetmesin. “Dünyadaki en sağır edici ses, acı çeken bir mazlumun suskunluğudur.”
Allah (CC) elbette ümit kesilmez, kendimizi toparlayıp bu tür insanlar karşısında dik durmalıyız. Allah (CC) zafer çığlıklarının yükseldiği bir dünyadan onları koruması ve o anı bir daha yaşatmaması duasıyla.